Usta gazeteci Birand'ın cenazesinde yaşadıklarını anlatan Uluç 'Bu CHP'ye oy verirsem elim kırılsın!..' diyerek CHP için öyle bir ifade kullandı ki...
"Bunlara oy vereceğiz de, halkçı, demokrat bir ülke olacağız öyle mi?.. Halkını iten kakan, halkını ezen ve kendisini halkın önünde, halktan imtiyazlı gören asilzadeler, şikayet ettikleri iktidarın yerini alacaklar da, demokrasinin temel ilkeleri, "Eşitlik" gelecek ülkeme öyle mi?. "Adalet" gelecek?. "İnsan Hakları" gelecek ha?.. Güldürmeyin beni.. "
1988 Avrupa Şampiyonası final maçı ve 1998 Dünya Kupası final maçında başından geçen iki olayı köşe yazısında anlatan Uluç, Münih'te Almanya Başbakanı Helmut Kohl ile vatandaşların birlikte yürüdüğünü, rahatça yanına yaklaşarak biletini imzalattığını, Paris'te ise Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın yemek için sırada beklediğini, kendi sandviç ve meyve suyunu kendisinin aldığını yazdı.
İşte Uluç'un yazısının bir bölümü;
Mehmet Ali Birand'ın cenaze töreni için Teşvikiye Camisi'ne erkenden yola çıktım.. Yolu Akaretler Yokuşu tepesinde kesmişler. 5 metrede bir polis var. "Beş metrede bir polis" Allahın günü her şikayette "Eleman sıkıntısı" diye ağlayan İstanbul Emniyeti'nin, kente bir "Hazret" geldiğinde kuyudan çıkardığı sistem demektir. Dolandık, uzakta indik.. Yürüdük.. Camiye geldiğimde saat 11.30.. Öğle ezanına daha bir saat var. Ama millet sabahtan gelmiş.. Kuyruğa girdik, baş sağlığı dilemek için.. Saat 12.30'du, Cemre'ye üç metre kaldığımda.. Ama sıra yan yana beşer kişiden falan oluşuyor.. Ailenin tam önüne bir kırmızı şerit çekmişler ki, millet son anda araya sızmasın ve beş kişilik kuyruk, tek kişiye insin. Bir huni vaziyeti yani.. En az 15 dakikamız daha var demek ki..
Birden nerden çıktığı belli olmayan yarmalar kuyruğa saldırdı.. Birisinin Amerikan futbolundaki gibi kucaklanıp kenara alındığını gördüm. İte kaka yol açtılar ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve şürekasını Cemre'nin tam karşısına kondurdular.. Sabahtan beri bekleyen vatandaş itildi, kakıldı.. Lider (!) ve şürekası hiç beklemeden Cemre'nin tam önüne kondular.
Ben de olduğum yerden (Beni itme cesareti gösteremedi, yarmalar.. ) bağırdım..
"Bunlara oy vereceğiz de, halkçı, demokrat bir ülke olacağız öyle mi?.. Halkını iten kakan, halkını ezen ve kendisini halkın önünde, halktan imtiyazlı gören asilzadeler, şikayet ettikleri iktidarın yerini alacaklar da, demokrasinin temel ilkeleri, "Eşitlik" gelecek ülkeme öyle mi?. "Adalet" gelecek?. "İnsan Hakları" gelecek ha?.. Güldürmeyin beni.. "
Kılıçdaroğlu, o gün o sıraya girip beklemeyi akıl edebilse, ya da yanındaki sözüm ona lider ekibinden birisi ona bunu fısıldayabilseydi, o gece bütün televizyonlarda 1 nolu haber, ertesi gün bütün gazetelerde boy boy fotoğraflarla manşet olacaktı. Adam farkında değil. Koca (!) CHP'de farkında olup akıl veren yok!..
.. Ve bu Kılıçdaroğlu'nun kaçıncı vukuatı..
Bu CHP'ye oy verirsem elim kırılsın!..