Hukukçulardan çok tartışılacak iddia

Hukukçular, Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda yer alan "Mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir." bölümünün hakimler ve savcılar üzerinde baskı oluşturduğu görüşünde birleşti.

Hukukçulardan çok tartışılacak iddia

Eski Savcı Sacit Kayasu, kanundaki belirsizliğin keyfi uygulamalara sebep olduğunu söyledi. Yozgat eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ise, "Hâkim ve savcının eylemi suç teşkil etmiyor, hükümlülüğü gerektirmiyor ama HSYK doğrudan meslekten ihraç kararı verebiliyor. 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu Anayasa'ya aykırı hüküm içeriyor." dedi. Hakimler ve savcıların herhangi bir suç veya disiplin soruşturması gerekçesiyle meslekten çıkarılmasını kapsayan 2082 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin hukuka aykırı olduğunu belirten hukukçular, kanunun 'hakim ve savcıların özgürlüğünü tehdit eder' bir nitelikte olduğunu söylüyor. Maddenin son fıkrasında yer alan "Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmese ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir" bölümünün çok ağır ve keyfi uygulamalara sebep olduğunu belirten hukukçular, maddenin biran önce düzeltilmesi gerektiği hükmüne varıyor. Hukukçular, aksi taktirde çok önemli konulara bakan hakim ve savcıların olayların üzerine cesur ve kararlı bir şekilde gidemeyeceği uyarısında bulunuyor. Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin son fıkrasının Anayasa'nın 139. maddesine aykırı olduğunu belirten Eski Savcı Reşat Petek, "Anayasa'ya göre hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Anayasa'ya göre hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Yine Anayasa, hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler hükmünü içermektedir." diye konuştu. Hakim ve savcılarla ilgili teminatın sözde kaldığını belirten Petek, "Bir defa hakim ve savcıların anayasal teminatlarını sağlaması gereken HSYK'nın oluşumunda hakim ve savcıların hiçbir rolü yoktur. Kendileri hakkında karar veren HSYK kararlarına yargı yolu kapalıdır. Anayasanın 125.maddesi idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır derken, idari görev ifa eden HSYK kararlarına 159.madde ile yargı yolunun kapatılması tam bir tenakuzdur. Bu düzenleme evrensel hukuk ilkelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) de uygunluk göstermemektedir. Hâkim ve savcılar yargıya başvurma ve kendilerini savunma hakkından mahrumdurlar." şeklinde konuştu. - "HANGİ DİSİPLİN SUÇUNUN CEZASI NEDİR BELİRLENMELİ" - '2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun meslekten çıkarma cezasını düzenleyen 69.maddesi'nin ceza hukuku ilkelerine aykırılık örneği olarak doktora tezlerine konu olabileceğini savunan Petek, "Hâkim ve savcının eylemi suç teşkil etmiyor, hükümlülüğü gerektirmiyor ama HSYK doğrudan meslekten ihraç kararı verebiliyor. HSYK'ya bu yetki yasa ile verilmiş. HSYK bu konuda evrensel hukuku da dikkate almıyor.. AİHM'den gelen kararları bile uygulamıyor. Anayasa'nın 139. maddesi meslekten çıkarma için öncelikle meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suç işlemeyi şart koşarken, 2802 Saylı Hakimler ve Savcılar Kanunu Anayasa'ya aykırı hüküm içeriyor." ifadelerini kullandı. Selçuk Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Atar, kamu görevlileri bakımından hem cezai hem de disiplin sorumluluğu olduğunu belirtti. Bazen bir fiilin hem hapis cezası hem de disiplin cezası gerektirirken, sadece amirine karşı uygunsuz davranışta bulunduğu için disiplin soruşturmasına tutulacağını belirten Atar, ancak Türkiye'de özellikle disiplinle ilgili mevzuatta çok geniş kapsamlı hükümlerin bulunduğuna dikkat çekti. Disiplin mevzuatının hem hakimler ve savcılar hem de kamu görevlileri açısından 'hukuk devleti'ne uygun olmadığını belirten Atar, "O kadar geniş kavramlar var ki. 'Memurluk vakarıyla bağdaşmayan davranış' Hangi eylemin memurluk vakarıyla bağdaşacağı yada bağdaşmayacağını soruşturmacı belirleyecek. Aynı şekilde Hakimler ve Savcılar Kanunu da benzer hükümler içeriyor. Hangi davranış hangi cezayı gerektirir bunun kesinlikle belirlenmesi gerekiyor. Bunun baştan sona gözden geçirilmesi ve disiplin suçlarının daha açık tanımlarının yapılması gerekiyor" şeklinde konuştu. HSYK'nın yapısının ve aldığı kararların yargı yoluna kapalı olmasının 'hukuk devleti' ne tümüyle aykırı olduğunu aktaran Atar, HSYK'nın işleyiş siteminin şeffaf olmadığını ve hiçbir hukuk sistemiyle bağdaşmadığını sözlerine ekledi. HSYK'nın disiplin soruşturması sonucu meslekten ihraç ettiği eski Bayrampaşa Savcısı Necati Özdemir ise, 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ve 2461 sayılı Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nun 12 Eylül sonrası çıkarılan 'sıkı yönetim kanunlarından' olduğunu ileri sürdü. Halen yürürlükte bulunan Anayasa'nın 159. maddesinde Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun kararları aleyhine herhangi bir idari ve kazai mercilere başvurulamayacağı hükmünün halen geçerliliğini koruduğunu belirten Özdemir, HSYK'nın kararlarının hukuka uygun olup olmadığının ise, denetleyecek hiçbir kurum olmadığı için açıklık kazanamayacağını belirtti. HSYK'nın kararlarında hem mağdur, hem iddia makamı, hem de karar makamı olarak hareket ettiğine dikkat çeken Özdemir, böyle bir uygulamanın dünyada hiçbir hukuk sisteminde böyle bir şeye izin verilmeyeceğini savundu. HSYK tarafından meslekten men edilen hakim yada savcının avukatlık da yapamayacağına dikkat çeken Özdemir, "Bu ceza karşısında artık ilgili Cumhuriyet Savcısı 'nın Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında avukatlık, noterlikte dahil olmak üzere hiçbir kamu görevi yapması mümkün değildir. Böyle bir gerçeklik karşısında hakim ve savcıların içinde bulundukları hal üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gerekmektedir. " diye konuştu. - "KANUN KEYFİ UYGULAMLARA SEBEP OLUYOR" - Kişinin bilmediği fiili engelleyemeyeceğine işaret eden eski Savcı Sacit Kayasu, 'Kim mesleğin şeref ve haysiyetine zarar verir?, Hangi suçlar ihracı gerektirir o fiillerin net olarak belirlenmesi gerekir? Kişi bilmediği bir fiili engelleyemez. Öyle olunca da her fiil her söz her davranış meslekten çıkarmaya gerekçe gösterilebilir." ifade kullandı. HSYK'nın kararlarının gizli olduğunu ve ceza alan hakim ve savcının cezayı hangi suçtan aldığını dahi bilmediğine dikkat çeken Kayasu, aksi halde keyfi uygulamalara yol açılacağını belirtti. "Keyif uygulamaları çok gördük." diyen Kayasu, Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinde yer alan "Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir" bölümünün çok ağır bir ifade olduğunu vurguladı. Söz konusu kanun maddesi karşısında savcı ve hakimlerin korumasız olduğunu ve cesur davranamayacağını aktaran Kayasu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bırakın onu her şeyden önce HSYK'nın verdiği kararlar başka bir mercie itiraz edilemiyor. İkincisi gizli. Bu karar hangi gerekçesiyle alındı, hangi fiil hangi suçu teşkil etti o da belli değil. Üçüncüsü bu kararlar yayınlanmıyor. Yayınlansa 'Ahmet'e şu ceza verildi aman ben ayağımı denk alayım.' Bir emsal teşkil edecek karar da gözükmüyor. Yani belirsizdir. Belirsiz her şey tehlikelidir. Demokrasilerde ise her şey şeffaftır. Bu istenerek yaratılan boşluk onu da söyleyeyim. Çünkü devlet memurları kanununda bu boşluk yok. 657 sayılı devlet memurları kanununun 125. maddesine bakın. Devlet memurlarına hangi suçlardan hangi cezalar var, hepsi belli. Ama hakimler ve savcılarda bu yok." (Cihan)
<< Önceki Haber Hukukçulardan çok tartışılacak iddia Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER