Mengi'nin aklının almadığı sistem

Pek seyretmiyordum.Dün denk geldi, şöyle birkaç dakikalığına seyrettim. Ruhat Mengi abla, toplamış kafa dengi adamlarını, “Anayasa değişikliği” konusunu tartışıyorlar..

Mengi'nin aklının almadığı sistem

Benim seyrettiğim o birkaç dakikada, Ruhat ablamızın sözleri şöyle idi: “Bugünkü gazetelerde, Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçilmesi şeklinin değişikliği ile ilgili çalışma başlatıldığı haberleri var. Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin seçilme şeklinin değiştirilmesini, ben aklıma bile getirmek istemiyorum.” Ruhat abla, Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçilme şeklinin değiştirilmesinin, tüm rejimi yıkacağını düşünüp, böyle bir ihtimali aklına bile getirmek istemese de, biz hem kendisine, hem de onun hukukçu(!) misafirlerine bir hatırlatma yapalım.. Yapalım ki; gerçekleri, ideolojileri uğruna gizlemesinler. Gerçekleri söylesinler. Doğruları savunsunlar.. Nedir gerçek? Nedir savunulacak doğru? Anayasa Mahkemesi’nde görev yapacak üyelerin seçilme şeklinin, bundan 50 yıl önce, bugünkünden çok daha demokrasiye uygun olduğu.. Bugünkü sistemin, vazgeçilmez bir sistem olmadığı! Dünyada birçok ülkede, alternatif seçim tarzlarının olduğu.. Aslında işi fazla dallandırıp, budaklandırmaya da gerek yok. Dünyadaki örneklere bile gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin 1961 Anayasasındaki düzenlemesine bakalım.. Anayasa Mahkemesi üyeleri, nasıl belirleniyorlarmış, 50 yıl öncesinin Anayasasına bakalım... Konuyu, 1961 Anayasasının 145. maddesi düzenliyor. Madde şöyle: “Anayasa Mahkemesi, 15 asıl ve 5 yedek üyeden kuruludur. Asıl üyelerden 4’ü Yargıtay, 3’ü Danıştay Genel Kurullarınca kendi başkan ve üyeleriyle Başsavcı ve Başkanunsözcüsü arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Bir üye, Sayıştay Genel Kurulu’nca kendi başkan ve üyeleri arasından aynı usûlle seçilir. Millet Meclisi 3, Cumhuriyet Senatosu 2 üye seçer. Cumhurbaşkanı’nca da 2 üye seçilir.” Ruhat ablanın aklının almadığı sistem bu işte.. Rejimi altüst edeceğini, Cumhuriyeti yıkacağını düşündüğü sistem bu.. Atatürk Türkiye’sini, geri dönülmez bir sona götürecek sistem, işte bu! Evet, “TBMM’nin, Anayasa Mahkemesi üyelerinden bir kısmını seçmesi usûlü”, ilk defa bugün gündeme geliyor değil. Bu usûl, daha önce hem gündeme gelmiş, hem de fiilen uygulanmış! Ama Ruhat ablanın aklı almıyor bu sistemi.. Almadığı için de, “yandık, bittik, kül olduk” türünden laflarla, değişiklik çalışmalarını provoke etmeye çalışıyor! Oysa, yanıp bitecek bir şey yok.. Bu sistemin bir benzeri, 1961’de Anayasa Mahkemesi ilk defa kurulduğunda, uygulanmaya başlanmış.. Türkiye, Anayasa Mahkemesi’ni bu usûl çerçevesinde seçilmiş üye yapısı ile tanımış. Mahkemenin üyeleri, yıllarca bu usûl uygulanarak seçilmiş ve bu üyelerle çalışılmış. Bugün 16. sayfamızda okuyacağınız röportajdaki, Anayasa Mahkemesi’nin en çok tanınan eski Başkanı Yekta Güngör Özden de, TBMM tarafından seçilmişti zaten.. Ama, Özden’in TBMM tarafından Anayasa Mahkemesi’ne seçildiğini, Ruhat abla nereden bilsin.. O oturuyor, “Cumhuriyet, rejim, sistem” diyor. Kalkıyor, “Lâiklik, Atatürk ilkeleri, devrimler” diyor.. Başka bir bildiği yok.. Olmadığı için de, 1961 Anayasasındaki sistemi, 2010 yılında dahi “aklıma bile getirmek istemiyorum” diye yorumluyor.. “Atatürk döneminde Anayasa Mahkemesi yoktu” desem, Ruhat abla şaşırır mı acaba? Nasıl şaşırmasın. O sanıyor ki; Atatürk, Cumhuriyeti kurdu, ardından da Anayasa Mahkemesi ile güvenceye aldı.. Nereden bilsin, Atatürk’ün, Anayasa Mahkemesi’ni gereksiz bir yargı organı olarak gördüğünü.. Biraz okusa, biraz değişik kaynakları araştırsalar, öğrenecekler de.. Okurlarsa, “lâikliğin yıkılacağı”nı sanıyorlar da, bundan kaynaklanıyor cehaletleri! ALİ KARAHASANOĞLU-VAKİT
<< Önceki Haber Mengi'nin aklının almadığı sistem Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER