O kazada Gül'ü şaşırtan 2 nokta

İki yıl önce helikopterinin düşmesi sonucu hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu davasındaki ilginç gelişmeler konuyu yeniden gündeme getirdi.

O kazada Gül'ü şaşırtan 2 nokta

Olay mahallinde Hava Kuvvetleri'ne ait uçakların olduğunun gizlenmesi ve helikopterdeki GPS cihazlarının resmî yetkililer tarafından kaybedildiği iddiaları kamuoyunun soruşturmaya olan ilgisini yeniden uyandırdı. Gelişmelerle ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüşen BBP'nin yeni Genel Başkanı Mustafa Destici bildiklerini Taraf'a anlattı. Helikopterdeki GPS cihazlarını resmî yetkililerin sökerek kaybettiklerini iddia ediyorsunuz. Evet, Ulaştırma Bakanlığı'nın olay yerinde yaptığı incelemede, 28 ve 29 Mart 2009'da çekilen fotoğraflarda GPS'lerin helikopterde olduğu görülüyor. Araçta 3 cihaz var. Ancak ayın 30'unda öğleden sonra çekilen fotolarda Skymaps cihazıyla Argus 5000CE isimli iki cihazın olmadığı görülüyor. Uçuş hakkında ayrıntılı bilgi saklama kapasitesine sahip gelişkin iki cihaz yok. En küçük yeterliliğe sahip cihazsa yerinde. Cihazlar niçin bu kadar önemli? Bunlar nereden gelindiği, nereye gidildiğini, helikopter çevresinde hava hareketliliği olup olmadığını kaydeden hayati öneme sahip cihazlar. Cihazların olduğu fotoları kim çekiyor? Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı ekip mi? Evet. Hatta bizim Almanya'dan getirdiğimiz uzman bir pilot arkadaş var. O bu cihazların 31'inde bile olduğunu kanıtlayan bir foto çekti. Bunu DDK'ya ve özel yetkili savcıya verdik. Ama kaza inceleme ekibi 30'unda kayboldu diye bir rapor yazdı? Biz sahaya bizim uzmanımızın da araştırma ekibiyle gitmesini talep ettik çünkü önemli bir olaydı. Şüpheler ortadan kalksın istedik. Tamam dendi. Bir hafta sonra alana gidildi ancak alana daha önce gelindiği anlaşıldı bu ziyarette. Numuneler falan alınmış. Başka cihazlar da alınmış, ama neden bu kaybolan GPS cihazlarını tutanaklara kaydedip almadıklarını, alanda bıraktıklarını anlayamadık. Çünkü bu cihazlar uçuş hakkında ayrıntılı bilgiler verecek önemli deliller. Ulaştırma Bakanlığı heyeti mi bu cihazların kaybolmasından sorumlu? Bilemiyoruz, savcı soruşturmasını yürütüyor. Kim bu kişiler? Resmî yetkililer diyorsunuz, üzerlerinde nasıl kıyafetler var? Üniformalılar mı? Resmî kişiler dedim ama savcılık görüntülerdeki kişilerin kimliğini tesbit etmeye çalışıyor. Görüntülerdeki kişilerin üzerinde kar tipi yelekler var. Asker mi sivil mi ayırt edemiyorsunuz? Kamuflaj yeleği mi? Evet aramalarda kamuflaj yeleği giydiği için herkes, ayırt edemiyorsunuz. Son olarak kaza anında helikoptere yakın olan bir F16'nın dört dakikalık uçuşunun radarın bozuk olduğu için karanlıkta kaldığı ortaya çıktı. Tabii en önemli sorulardan biri bu. Biz de üzerine gittik. Önce sivil radar kayıtlarını istedik. Önce bize “bu bir vip uçuş değil kaydı yok” dediler ama daha sonra, Muhsin Beyin pilotuyla kulenin konuşmalarını edindik. Burada kule bizzat uçuşun vip olduğunu söylüyor. Elbette vip, Muhsin Bey milletvekili neticede, bir partinin de genel başkanı. Bakın tuhaf olan şu. Helikopter İstanbul'dan Ankara'ya gelirken radar kayıtları mevcut. İkmal yapıp Sivas'a geliyor. Yine radar kaydetmiş. Ondan sonra Sivas'tan Çağlayan'a gidiyor, yine radar kaydı var. Ama ne hikmetse düştüğü uçuştaki radar kaydı yok. Sonunda Hava Kuvvetleri DDK'ya o hava sahasında 3 uçuştan bahsetti. Radar kayıtları istenince de önce radarlar bozuktu dedi. Sonra da karartılmış dendi. Kim karatmış? Radar ana merkezinde bir arıza var dendi. Özel yetkili savcı bu noktanın üzerinde soruşturmasını sürdürüyor. Ama görüştüğümüz uzmanlar radarların bozulmasının mümkün olmadığını, karartılmışsa bile verilerin ana üste olduğunu söylüyorlar. Ayrıca o radar kaydetmemişse bile bölgedeki diğer radarlarda kayıt mevcuttur deniliyor. Düşen helikopterin bazı parçalarının Jandarma ve özel kuvvetler tarafından yakıldığı iddia ediliyor. Hatta bu araçların bulunduğu Esenboğa'daki hangar da geçtiğimiz günlerde savcılık tarafından mühürlendi. Bu askerlerin kimlikleri belli mi? Bunu da arkadaşlarımız tesbit etti. Hatta helikopter uçuş defterinin bir kısmı da yanmış. Ancak kimlikler henüz belli değil. Savcılık konunun üzerine gidiyor. Tablonun bütününe bakınca bir suikast ya da sabotaj iddiası çok güçlü olarak ortaya çıkmıyor mu? Bir defa kimseyi kaza olduğuna ikna edemediler. Elbette çok ciddi şüphelerimiz var. Sayın Cumhurbaşkanımız da “Aklım almıyor” diyor, “Bir ülkede helikopter düşüyor ve saatlerce bulunamıyor.” Cumhurbaşkanı'nın şaşırdığı bir başka husussa, GSM operatörlerinin işaret ettiği noktada arama yapılmamış olması. Kesin koordinat veriliyor ve o bölgede arama yapılmıyor öyle mi? Ben Meclis Araştırma Komisyonu'nda operatörlerin bilgisini değerlendiren astsubaya kendim sordum. Dedim ki, “Sen Ankara'dan Maraş'taki alaya gelen bilgiyi izah ettin mi komutanına.” “Tabii ki ayrıntılı olarak alay komutanına anlattım. Dedim ki efendim, şurası aransın.” Özellikle gece iki sularında iki operatörden gelen bilgiyle alan 2 km. kadar daraltılıyor. Ancak bu alan aranmıyor, düşünebiliyor musunuz? Bunu nerden biliyoruz. Arama yapan askerlerin resmî kayıtlarında (cerideler) arama yapılan bölgelerin içinde o bölge yok. Her yer aranmış bir tek orası aranmamış. Aramalar sürerken Kayseri Valisi Yazıcıoğlu kurtuldu diye açıklama yapıyor. Bunun amacı ne olabilir? Evet Vali Bey bu bilgiyi önce jandarmadan aldığını söyledi. Sonra “Emniyetten geldi” dedi. Kendisine birebir sordum. Bana “Emniyet teyit edilmiş bir bilgi diye bana iletti ben de kamuoyuyla paylaştım” dedi. Olay yerine uçacak Sağlık Bakanlığı ambulans helikopterinin Genelkurmay tarafından geri çağrıldığı iddia ediliyor? Elbette! Sağlık Bakanlığı olay yerine hareket et diyor helikoptere. Bu helikopter Kayseri'den nereye kalkıyor? Kimi nerden alacaksın? Göksun'a mı? Maraş'a mı? Helikopteri kaldıranların, kaza mahallinin koordinatlarını tesbit ettiğini mi düşünüyorsunuz? Bu çok önemli, rotası olmadan bir helikopter kalkmaya hazırlanır mı? Eğer Yazıcıoğlu'nun yerini biliyorlarsa bunu arama ekiplerine de bildirmeleri gerekmez miydi? Bütün bunlar savcı tarafından özenle üstünde durulan noktalar. Birebir görüştüğünüz Cumhurbaşkanı ve Başbakan ne diyorlar? Onlar da şaşırmıyorlar mı bunca şaibeye? Cumhurbaşkanının kullandığı ifade aynen şu: “O bir şehittir.” Bakın DDK devreye girmeseydi özel yetkili savcının soruşturmaya bakması da mümkün olmazdı. Sayın Cumhurbaşkanı da “DDK'yı çalıştırmasaymışız bu konuda sıradan bir meclis araştırma komisyonuyla kapanıp gidecekmiş” dedi. Cumhurbaşkanının çok derin şüpheleri var. Başbakan da bugüne değin, Allah var, ne istediysek hayır demedi. Şaibeler ortada. Peki, Yazıcıoğlu'nu kim, niçin öldürmek isteyebilir ki? Herkes Muhsin Bey üzerinden kendi siyasi hesaplarını yapmak istiyor. Herkes Muhsin Bey'i öldürdüler diyor. Kimi Ergenekon'a, kimi hükümete, kimi dış güçlere bağlıyor. Bilemiyoruz elbette ama Muhsin Bey Ergenekon'un gizli tanığı falan değildi. Helikopter koruma altında Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdiği yazıyla helikopter enkazının tutanakla tesbit edilerek, korunma altına alınmasını sağladı. Orgeneral Eşref Bitlis'in düşen uçağının enkazının hurdacıya satılması olayını göz önüne alan Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Özden Doğan'ın koruma kararını helikopter enkazının satışını engellemek için aldığı öğrenildi. TARAF
<< Önceki Haber O kazada Gül'ü şaşırtan 2 nokta Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER