Devrik
Irak lideri
Saddam Hüseyin’in
ülkedeki
Türkmen nüfusunu tespit ettirmek için 1997’de gizlice sayım yaptırdığı ortaya çıktı. Irak istihbarat servisi Muhaberat tarafından gerçekleştirilen sayım, sadece
Kerkük kentinde 334 bin Türkmen’in yaşadığını ortaya koyuyor.
İstihbaratın
Saddam Hüseyin için özel olarak hazırladığı
rapora göre o dönemde resmî nüfusu 650 bin olan Kerkük’ün yüzde 50’sinden fazlası Türkmen. Araplaştırma politikaları çerçevesinde ülkenin birçok bölgesindeki etnik kimlikleri sayım oyunlarıyla olduğundan az ya da ‘Arap’ olarak gösteren Saddam Rejimi, 1997 sayımlarında Kerkük’te sadece 60 bin Türkmen’in yaşadığını ‘resmî rakam’ olarak dünyaya ilan etmişti. İstihbarat sayım sonuçları ise tam tersine nüfusun çoğunun Türkmen olduğu tespitini yapıyor. Saddam döneminin son resmi sayımı olması sebebiyle başta bölgesel
Kürt yönetimi olmak üzere birçok siyasi çevre tarafından itibar edilen 1997 sayımlarındaki resmî rakamların gerçeği çarpıttığı da ortaya çıkıyor.
Nisan 2003’ten beri kente Kürt göçü ile gündeme gelen Kerkük’ün demografik yapısı artık uluslararası bir sorun haline geldi. Saddam’ın yaptırdığı gizli sayım “Türkmenlerin
azınlık olduğu” tezlerini çürütüyor. Yeni demografik oyunlar da kapıyı kapatıyor. Baskılar sebebiyle kendini Türkmen olarak tanımlamayan yüzbinlerce kişiye rağmen, Kerkük’te
baskın nüfus Türkmenlerden oluşmuş.
Gizli sayımın resmî belgelerini
Bağdat’ta bulan Irak Türkmenleri Adalet Partisi Başkanı Enver
Bayraktar, Kerkük’teki nüfus rakamlarını gerçekçi buluyor. Ancak ülke genelinde Türkmen nüfusunun gizli tespitini yapan bu sayım ve raporlarda da çarpıtma olduğunu dile getiriyor: “O gün 650 bin civarında olduğu söylenen Kerkük nüfusunun yüzde 50’sinden fazlası Türkmen olarak tespit edilmiş. Üstelik ‘Araplaştırma’ politikaları ve üzerlerindeki baskılara rağmen Kerkük’te
baskın Türkmen nüfusu olduğu, Muhaberat kanalıyla Irak gizli
kayıtları arasına girmiş.”
Bağdat, Kerkük, Musul,
Telafer, Diyala ve Selahaddin’deki Türkmen nüfusunu sayımdan hemen sonra gizlice tespit ettiren Saddam Hüseyin, kendisine ulaşan raporlarda Türkmenlerden ‘Türkmen Ekalliyeti’ yani azınlık diye bahsediyor.
BM KARNELERİ ESAS ALINMIŞ
Çarpıtılmış resmî rakamlarda Kerkük’ün sadece yüzde 10’unun Türkmen olduğu havası oluşturulmuş. Oysa Irak İstihbarat Teşkilatı’nın vatandaşlara dağıtılan 1996 yılında
Birleşmiş Milletler kararıyla başlatılan
Petrol Karşılığı Gıda Yardımı
karnelerini esas alarak hazırladığı sonuçlar sadece Kerkük’te 334 bin Türkmen yaşadığına işaret ediyor. Yani kentin nüfusunun yarısından fazlası Türkmen. İstihbarat raporu, Irak’taki toplam Türkmen nüfusunu ise çelişkili bir şekilde 509 bin olarak gösteriyor.
Saddam Hüseyin’in işgalden 6 yıl önce yaptırdığı sayımla ilgili belgeler, Iraklı Türkmen siyasiler vasıtasıyla
Aksiyon’a ulaştı. Belgelere göre, bugün ateş hattında yer alan Kerkük’ü de içine alacak şekilde Irak’ın 5 vilayetindeki Türkmenler tespit edilmiş. Bağdat, Musul, Kerkük, Diyala ve Selahaddin’deki BM karnelerinde kendilerini Türkmen olarak yazdıranlar Irak Muhaberatı kayıtlarına girmiş. 16-24
Ekim 1997 tarihleri arasında yapılan tespitler 4
Kasım 1997’de Saddam’a iki sayfalık rapor halinde sunulmuş.
Kerkük’e bağlı 7, Musul’a bağlı 5, Bakuba’ya bağlı 9,
Tikrit’ e bağlı 3 nahiye ve merkezleriyle Bağdat’ı kapsayan istihbarat araştırmasında Irak’taki toplam Türkmen nüfusu 2 milyondan fazla olması gerekirken, bunun dörtte biri nispetinde düşük gösterilmiş. Irak uzmanları ve Kerküklü siyasiler, baskı sebebiyle Türkmen olduğunu söyleyemeyen, ‘Araplaştırma’ politikaları ve gelecek korkusu nedeniyle kayıtlara dahi girmeyen yüz binlerce kişinin de hesaba katılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Belgeleri Bağdat’ta resmî kayıtlar arasından bulan Irak Türkmenleri Adalet Partisi Başkanı Bayraktar, “Baskılara rağmen Kerkük’teki baskın Türkmen varlığı Saddam’ın istihbarat sayımlarında bile açık şekilde ortaya çıkmış.” diyor. İstihbarat sayımında Kerkük, Irak
Devrim Komuta Konseyi’nin 1976’da değiştirdiği isimle Al Tamim şeklinde kaydedilmiş.
Merkez nüfusu 321 bin 708 olarak gösterilen Kerkük’ün civarındaki
Tuzhurmatu, Altınköprü, Karahasan, Dibis, Dakuk, Hevice
Riyad, Zaap Abbasi gibi
kaza ve nahiyeler de kayıtlara girmiş. Toplam nüfus 334 bini geçmiş.
TELAFER EN AZ 10 KAT KÜÇÜLMÜŞ!
Ninova ismiyle istihbarat raporunda yer alan Musul ise Saddam Rejimi’nin Araplaştırma politikalarını gösteren bir sayım sonucu ortaya koyuyor. Musul ve civarındaki toplam Türkmen nüfusu 46 bin 314 olarak gösteriliyor. Oysa bugün Türkmen nüfusu 350 binin üstündeki Telafer de o dönem Musul’a bağlıydı. İstihbarat raporunda da ilginç şekilde Telafer’in nüfusu sadece 24 bin olarak gösterilmiş. Bakuba ya da Diyala olarak adı geçen vilayetin nüfusu 78 bin olarak ortaya konmuş. İstihbarat raporu dipnotlarına yansıyan bilgiye göre Diyala’ya bağlı Bayat’ta 61 binden fazla Türkmen vatandaş çıkmasına ‘çok şaşırıldığı’ vurgulanmış.
Saddam Hüseyin’in
doğum yeri Tikrit, Selahattin adıyla kayda girerken bölgede Türkmen nüfusu sadece 26 bin civarında gösterilmiş. Tuzhurmatu, Samarra gibi kazaları da içine almış. Bağdat ve çevresi ise
komik şekilde “çok düşük Türkmen varlığı bulunuyor” diye not edilmiş. İstihbarat sayımına göre Bağdat’ta sadece 15 bin 85 Türkmen olduğu kayıtlara geçirilmiş. Oysa başkentte o dönemde 150 bin Türkmen olması gerekiyor. Saddam’ın baskısından çekindiği için Bağdat’taki birçok Türkmen’in kimliğini gizlediği de düşünülüyor.
‘SADDAM BİLE DAHA İNSAFLIYDI’
Irak Türkmenleri Adalet Partisi Başkanı Bayraktar, 1991 yılında yaşanan I.
Körfez Savaşı’ndan sonra halka dağıtılan karnelerin sayımlarda esas alındığını hatırlatıyor. Petrol Karşılığı Gıda Programı çerçevesinde hemen herkesin karne ile yaşadığını kaydeden Bayraktar, Kerkük’le ilgili ilginç bir tartışmaya da kapı aralıyor: “Türkmen nüfusu Saddam’ın tüm baskısına rağmen 500 binden fazla çıkmış. Kerkük’te bugünkü ağırlığın kimde olduğunu da ortaya koyacak tespitleri Saddam, istihbaratçıları kanalıyla yaptırmış. Kerkük’e dönen
Kürtlerin de biz göç ettirildik, bu yüzden dönüyoruz sözleri var. BM’nin o günkü raporlarına göre Kerküklü Kürt sayısı 11 bin 700’dür. Bunun da belgeleri var.” Bayraktar’a göre bugün Kerkük’ün etrafına yüz binlerce insanı yığarak demografik değişiklik peşinde koşan kimi partilere de verilecek en güzel cevaplardan biri Saddam’ın gizli kayıtlarına giren Türkmen nüfusu olmalı: “Çünkü o bile bugünkü durumdan daha insaflı.”
Kerkük İl
Meclis üyesi Hasan Turan da Enver Bayraktar gibi BM kayıtlarında bile Kerküklü Kürt göçünün 11 binlerde sınırlı olmasına karşın bugün yüzbinlerce Kürt vatandaşın getirilip Kerkük etrafında konuşlandırılmasını eleştiriyor. Turan, Nisan 2003’te toplam nüfusu 870 bin olan Kerkük’ün son göçlerin ardından 1,3 milyon sınırına dayandığını hatırlatıyor.
Her iki Türkmen Meclis üyesi, Kerkük Şehir Meclisi Başkanı Rızgar Ali’nin de Kent bülteninde 2005’te Kerkük’e dışarıdan gelen Kürt sayısını 317 bin olarak zikrettiğine dikkat çekiyor: “Eğer giden 11 bin ise gelen yüzbinleri nasıl açıklayacaksınız?” Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan Millî İstihbarat Teşkilatı raporlarında da Kerkük’e dışarıdan taşınan Kürt nüfusu 600 bin diye dile getirilmişti.
Irak Türkmeneli Partisi Başkan Yardımcısı Ali
Mehdi Sadık ise farklı sıkıntılara
parmak basıyor. Öncelikle Irak’ta hiçbir zaman sağlıklı bir
nüfus sayımı yapılmadığına işaret ediyor. Mehdi, sadece 1957 sayımına göre 560 bin Türkmen olduğuna dikkat çekiyor. 1997’de hem resmî sayım sonuçlarında hem istihbarat sayımında Irak’ta 509 bin kişinin yaşadığının gösterilmesi tamamen yanıltıcı.
Çarpıtılmamış son sayım olarak 1957’de yapılan sayımlar gösteriliyor. O sayımın neticelerine göre Kerkük’ün yüzde 40’ı Türkmen, yüzde 35’i Kürt, yüzde 24’ü Arap ve yüzde 1’i Hıristiyan olarak kayıtlara geçti. Saddam rejimi binlerce insanı sürgüne uğrattı. Nisan 2003’ten sonra ise Kürt nüfusu inanılmaz hızla arttı.
38 BİN DAVA BİTMEDEN REFERANDUM OLMAZ
Mehdi Sadık, bugün ülkedeki Türkmen nüfusunun 2,5 milyon ila 3 milyon arasında olduğunu söylüyor. Kürt nüfusu ise Türkmenlerden bir buçuk kat fazla; yani bugünün rakamlarıyla 4,5-5 milyon civarında olmalı.
Bir başka önemli husus ise demografik değişimler sonrasında ortaya çıkan
davalar. Saddam dönemindeki yer değişimleriyle ilgili Türkmen, Arap ve Kürtler arasında yaşanan sorunlu mülkiyetlerle ilgili bugün 38 bin dava var. Ali Mehdi, Kerkük’e özel statü verilmesi, Türkmen, Kürt, Araplara 32’şer, Hıristiyanlara 4
sandalye verilerek krizin aşılmasını, 8 yıl sonra da
referandum yapılmasını önerdiklerini hatırlatıyor: “Bize göre bu davaların bitmesi bile 8 yıla sığmayacak. Kaldı ki şimdi yeni davalar yolda. Türkmenlerin
arazi ve konutlarını işgal eden Kürtlere karşı davalar açılıyor. İşte normalleşme bunun için isteniyor. Kerkük, kimsenin değil, hepimizin ve Irak’ın bir parçasıdır.”
Saddam’ın istihbarat kaynaklı sayımını değerlendiren Irak uzmanı Güçlü Demirci, belgelerin Türkmen varlığını tanıma konusunda Saddam rejiminin, adil olmamakla birlikte bugünkü ABD ve Kürt politikalarından daha insaflı olduğu ortaya koyduğuna dikkat çekiyor.
Uzmanlara göre, Nisan 2003’ten beri Kerkük merkezli ‘demografik ayak oyunlarına’ dikkat çeken
Türkiye’nin elindeki bir başka koz da işgalin hemen ardından yapılan tapu kayıt ve nüfus tespit güncellemeleri.
Başbakanlık koordinatörlüğünde yapıldığı bilinen çalışmalar çerçevesinde özellikle Kerkük’teki mülk sahipliği konusunda Türkiye’nin önümüzdeki günlerde masaya koyabileceği kozları da yer alıyor. Görünen o ki demografik oyunlara karşı bundan sonra belgeler konuşacak.
Fatih Uğur