Stratejiler endişeleri azaltmıyor

Samanyoluhaber.com yazarlarından Akif Coşkun Ortadoğu'daki gelişmelerle ilgili çarpıcı bir analiz kaleme aldı.

Stratejiler endişeleri azaltmıyor

Ortadoğu'nun ısınıp yine dünyanın gündemine oturmaya başardığını belirten Akif Coşkun, 'Stratejiler endişeleri azaltmıyor' başlıklı yazısında "Hükümet ediyor olmanın verdiği kendine güven hissi mi, iç siyasetteki işleyişi her tarafa uygulayabileceği yanılgısı mı, yoksa uzun iktidarda kalmış olmanın beslediği iktidar hırsı mı, sebeb her ne ise, müslüman ülke liderlerinin kendi ülke sınırları ile yetinmeyip, bütün İslam coğrafyasını işaretleyen mesajları deruni bazı ümniye ve kuruntudan başka bir anlam taşımıyor." ifadelerini kullandı

İŞTE O KÖŞE YAZISI:


Devlet işleyeşinin grift ve çok denklemli problemleri ferdi zeka ve hususi kabiliyetleri çoktan aşmış durumda. Bu yüzden devlet kurumları var ve bu yapılar günlük badireleri aşarken, beklenmedik sürprizler karşısında da soğukkanlılıklarını muhafaza etme refleksini geliştirmiş olmalılar. İnsan kalbi öyle mi, ani heyecanları kaldıramaz ki! Devlet panik yapınca, herkesin canı gırtlağına dayanıyor. Devlet stratijilerinde normal insanları teskin edecek çözümler de bulunmalı değil mi? Hükümet yetkililerinin daha ilk hamlede, “Falan kurum Musul'da iflas etti!” şeklindeki ses titremelerinin, sıradan insanlarda ne gibi travmalar oluşturacağını siz düşünün.

Ortadoğu yine ısındı ve dünya gündemine oturmayı başardı. Batılı komşularla anılmak daha hoşumuza gitse de, coğrafik olarak hala bir Ortadoğu ülkesiyiz ve herkes bizi öyle görüyor. Müslüman ülkelerin yoğun bulunduğu bir coğrafyanın parçası olmak, dün de ayıp değildi, bu gün de artık kimsenin umurunda değil. Ne var ki, devlet işleyişi olarak, bu coğrafyanın realitelerini bir türlü kavrayamadığımız ortada. Her kıpırtı, tansiyonumuzu yükseltiyor, kalp ritmimizi bozuyor. Bu bölgedeki neredeyse hiçbir badire soğukkanlılık ve devlet tecrübemizin kalın duvarlarına çarpıp sukunet bulmadı. Rehine olayı da bunlardan birisi olmayı başardı.

Dünya ölçeğinde, Ortadoğu ile alakalı zihinlerde iz bırakan siyasi başarı ve yerinde manevralar, en yenisi ile Abdülhamit Han Merhum'a isnad ediliyor. Neredeyse bir buçuk asra yakın bir zaman sözkonusu. Hala, “Sultan'ın ömrü vefa edip Hicaz Demiryolları'nı tamamlayabilseydi, şimdiki problemlerin hiçbiri olmazdı.” diyenlerimizin sayısı hiç de az değil. Ondan sonra, yüzleri güldüren bir hamle işitmedik. Hayatında bir kez Hacc'a gidip Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere için mimari'den, belediyeciliğe, giyim kuşamdan, adab-ı muaşerete emsalsiz çözümler üreten kıvrak zeka sahibleri buna dahil değil. Ortadoğu'yu sadece Hicaz'dan ibaret sayanlarımız da az değil. Osmanlı coğrafyasına serpiştirilen onlarca küçük devlet, yıllar içinde zihinlerde de farklı daralmaları netice verdi. Bugün geldiğimiz noktada, biz de dahil, bu devlet oluşumlarını büyük siyasi başarılar olarak zikredemiyoruz. Zaten o dönem, yaşadığımız coğrafyanın yeniden şekillenmeye başladığı yıllardı. Bizim kendimize yol tayin ettiğimiz gibi, herkes de kendine yeni yollar ve yeni dostlar edindi. Geçtiğimiz yüzyılda, İslami ortak paydanın haricinde, bu bölge halkıyla paylaştığımız bütün zeminler bir bir kaybedildi. Hele bizim,“Osmanlı Teb'ası” olmaya yüklediğimiz hissi ve romantik mana, bir değer olmaktan çıkalı çok zaman oldu. Hatta, bizim “Teb'a” ifademizin onlarda, “sömürge”ye benzer tedailer uyardığını akıldan uzak bulmayın.

Müslüman ülke lider ve idarecelerinin bütün bütün yaşadıkları coğrafyanın gerçeklerinden uzak olduklarını düşünemeyiz. Onlar da herkes gibi, Müslüman ülkelerin dibe vuran açmazlarının farkında olmalılar. Tarihin bir döneminde siyasi irade ile birlikte deruhte edilen ve gücünü dini hassasiyetlerden alan kabullerin artık bir geçerliliği kalmadı. Ne var ki, hükümet ediyor olmanın verdiği kendine güven hissi mi, iç siyasetteki işleyişi her tarafa uygulayabileceği yanılgısı mı, yoksa uzun iktidarda kalmış olmanın beslediği iktidar hırsı mı, sebeb her ne ise, müslüman ülke liderlerinin kendi ülke sınırları ile yetinmeyip, bütün İslam coğrafyasını işaretleyen mesajları deruni bazı ümniye ve kuruntudan başka bir anlam taşımıyor. Bu gizli tutku Müslüman ülke liderleri için ulaşılması imakansız bir “Mehlika Sultan” oldu. Dünya liderleri arasına girdiği çokça konuşulan birileri için, Ortadoğu'da da karşılık bulacak bir makam ihdas edilip, “Efendim neyiniz eksik?” imalarıyla gönüller ısıtılıyor olabilir. Bunlar tahminden ibaret ama, ifade ve tavırlara yansıyan durumdan bunları okumak güç değil.

Ortadoğu ile bir kez daha sıcak temas yaşanıyor. Bir badireyi daha atlatmanın telaşına düşmüş durumdayız. Siyasi akıllar bundan iç siyaset malzemeleri de çıkarabilirler ki, böyle bir manevra onlar için kısa vadeli bir başarı da sayılabilir. Öyle ya siyasetin manevra alanı geniş ve her türlü çözüm siyasetin alanına girer. Ancak, en yakınındaki hadiselere böyle hazırlıksız yakalanan ve ilk darbede savrulan stratejik derinliğin, sonraki adımlarda neler yapabileceğinden endişeliyiz. Zira, düne kadar, Ortadoğu uzmanı olarak tanınan kişilerin, bütün birikimlerinin, gençlik yıllarına ait hatıraların köpürtülmesinden ibaret olduğunu yeni yeni öğreniyoruz.
<< Önceki Haber Stratejiler endişeleri azaltmıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER