Türkiye adına vahim durum!

Cumhuriyet tarihi boyunca Meclis'e gelen şikayetleri dijital orta-ma aktarmak için harekete geçen Dilekçe Komisyonu, vahim bir sonuçla karşılaştı:

Türkiye adına vahim durum!

Darbe öncesindeki tüm dilekçeler yok edilmiş. Dersim İsyanı'ndan 6-7 Eylül olaylarına kadar birçok konuya ışık tu-tan evraklar, Türkiye'nin gayri resmî tarihi olarak nitelendiriliyor. 12 Eylül 1980'de darbe yaparak ülke yönetimine el koyan askeri cuntanın, 'Türkiye'nin hafızası' olarak nitelendirilen binlerce evrakı imha ettiği ortaya çıktı. Cumhuriyet tarihi boyunca Meclis'e gelen başvuruları dijital ortama aktarmak için harekete geçen TBMM Dilekçe Komisyonu, 1980 öncesindeki tüm dilekçe metinlerinin yok edildiğini fark etti. İmha edilen evraklar, Dersim İsyanı'ndan 6-7 Eylül olaylarına kadar Türkiye tarihindeki birçok tartışmalı konuya ışık tutuyordu. Komisyon Başkanı Yahya Akman, söz konusu dilekçelerin Cumhuriyet tarihinin en objektif kaynakları olduğunu belirtiyor. Akman, "Bu evraklar, bir nevi Türkiye'nin hafızasıdır. Askerî yönetimin hangi gerekçeyle bunları imha ettiğini anlayamadık." diyor. Meclis'teki karar ve kayıt defterlerinde, dilekçelerin sadece numaraları ve konu başlıkları kalmış. Bazıları şöyle: "Bir kısım devrimlerden doğan mağduriyetler, 1955'te azınlıklara uygulanan baskılar, 27 Mayıs darbesiyle yaşanan mağduriyetler, 12 Eylül öncesi sokak olayları, Maraş ve Çorum katliamı." Askerî cuntanın hazırladığı 28 yıllık anayasayı değiştiremeyen, TBMM, 12 Eylül darbesinin vahim sonuçlarından birini tam 30 yıl sonra fark etti. 1980 yılına kadar vatandaşın en önemli 'başvuru mercii' olan TBMM Dilekçe Komisyonu'na gelen yüz binlerce dilekçenin askerî yönetim tarafından imha edildiği anlaşıldı. Darbenin ardından TBMM'de her komisyonda olduğu gibi Dilekçe Komisyonu'nda da başkanlık etmesi için bir subay görevlendirildi. Bu dönemde çalışmalarını askerlerin kontrolünde devam ettiren komisyon, skandal kararlara imza attı. Örneğin bir emekli generalin, "Emekli oldum ama maaşım yetmiyor, muvazzaf dönemdeki maaşımı almak istiyorum." talebi komisyon tarafından uygun görüldü, Danışma Meclisi tarafından da onaylanarak hayata geçirildi. Bu yöndeki başvuru dilekçesinin de orijinali imha edildi ancak işlemin sonucu kayıt ve karar defterlerinde yer almaya devam ediyor. TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Yahya Akman, yaşanan vahim durumu geçtiğimiz günlerde yaptıkları bir çalışma sonucu fark ettiklerini söyledi. TBMM'nin kurulduğu 1920 yılından bu yana vatandaşların Meclis'e yaptıkları tüm başvuruları dijital ortama aktarmak için harekete geçtiklerini anlatan Akman, "Yapılan başvuruların ve bunlara verilen cevapların envanterini çıkaracaktık. Böylece bu belgelere daha kolay ulaşılmasını sağlayacaktık. Ancak 1980 öncesindeki başvuru metinlerinin hiçbirine ulaşamadık. Olayı araştırınca 12 Eylül döneminde bütün başvuruların imha edildiğini anladık. Bu durumu, uzun yıllardır Meclis'te çalışan bazı bürokratlardan da teyit ettirdik." diye konuştu. TBMM Dilekçe Komisyonu arşivlerinin Türkiye'deki en önemli sosyal laboratuvar olduğunu belirten Akman, "Türkiye'nin Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığı olaylar ve içinde bulunduğu durumları öğrenmek için en objektif belgeler, vatandaşların TBMM'ye gönderdiği bu dilekçelerdir. Bu belgeler bir nevi doğrudan demokrasinin göstergesi, toplumun aynısıdır. Evrakların mutlaka saklanması gerekirdi. Zaten 1980'den önce ve sonra bütün belgeler hep saklanmıştır." ifadelerini kullandı. Evrakların 'emir-komuta' zinciri içinde imha edildiğini ancak buna neden tevessül edildiğini anlamadıklarını belirten Komisyon Başkanı, bu yönde bilgi sahibi olmak için de karşılarında muhatap olmadığına dikkat çekti. TBMM Dilekçe Komisyonu, 1980 darbesine kadar adeta 'en üst mahkeme organı' gibi çalışıyordu. Yargı sürecinden istediği sonucu alamayan vatandaşlar, bugün olduğu gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) değil, son umut olarak TBMM'ye başvuruyordu. Dilekçe Komisyonu da fiilî anlamda önemli yetkilere sahipti. TBMM Genel Kurulu'nun onay vermesi durumunda (bugün cumhurbaşkanı tarafından kullanılan) 'mahkûmlara af' müessesesi dahi işletilebiliyordu. 3 yıllık askerî cunta döneminde vatandaşların komisyona olan ilgisi azaldı; sıkıntılarına çözüm bulamayan insanlar TBMM'ye dilekçe yazmaktan vazgeçti. 1983'ten sonra ise ilgi artarken 2002-2007 arası komisyona 12 bin 448 başvuru geldi. Dersim olaylarının sırları da imha edildi İmha edilen belgelerin ağırlıklı olarak cumhuriyet tarihinin tartışmalı konularını içermesi dikkat çekiyor. Karar ve kayıt defterlerine göre, 1937'deki Dersim İsyanı ve sonrasındaki olaylarla ilgili TBMM'ye binlerce talep ve şikâyet dilekçesi gelmiş. Dilekçelerin numaraları ve konu başlıkları defterlerde yer alıyor, ancak orijinal belgeleri yok edilmiş. İmha edilen dilekçelerin içerdiği bazı konular şöyle: Cumhuriyet'in ilk yıllarında hayata geçirilen bazı devrimlerden doğan mağduriyetler, tek parti döneminde yaşanan sıkıntılar, 1955'te azınlıklara karşı yaşanan baskılar (6-7 Eylül olayları), 1960 darbesi ve sonrasında yaşanan mağduriyetler, 12 Mart 1971 muhtırası, 1980 darbesi önce yaşanan sokak olayları, Maraş katliamı, Çorum katliamı. 12 Eylül cuntası, TBMM'yi feshetmişti. Kenan Evren başkanlığındaki cuntanın 12 Eylül 1980'de darbe yapmasının ardından bütün seçilmişlerin milletvekilliği sona erdi. TBMM feshedildi. Başbakan dahil bütün siyasi parti liderleri sürgüne gönderildi.1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı, önemli bütün kanunlar değiştirildi. TBMM çalışmalarını askerî yönetim tarafından belirlenen Danışma Meclisi sürdürdü. 1982 Anayasası da yine asker kontrolü altındaki bu meclis tarafından hazırlandı. HABİB GÜLER-ZAMAN
<< Önceki Haber Türkiye adına vahim durum! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER