YÖK üyesinin ilk mesajı

Cumhurbaşkanı Gül tarafından YÖK üyeliğine atanan Prof. Dr. Durmuş Günay ilk mesajını verdi.

YÖK üyesinin ilk mesajı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeliğine atanan Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, ''Üniversiteyle toplum arasındaki güven bağlarını tekrar kurmamız, kavga ve gerilim ortamını sona erdirmemiz gerekiyor'' dedi. Günay, Türkiye'de üniversitelerin birikmiş ve ertelenmiş çok sayıda sorunu olduğunu, uzun süreden beri yüksek öğretim konusunda bekleme ve erteleme yaşandığını söyledi. Üniversiteyle toplum arasındaki gerilimi ve çatışmayı durdurmanın herkesin görevi olduğuna dikkati çeken Günay, şöyle konuştu: ''İniversiteyle toplum arasındaki güven bağlarını tekrar kurmamız, kavga ve gerilim ortamını sona erdirmemiz gerekiyor. Bunun için karşılıklı güven oluşması şart. İniversitelerdeki gerilim ve tartışmalar, öğretim üyelerini birbirine yabancılaştırıyor. Toplumla üniversitelerin de birbirlerine yabancılaşmasına yol açılıyor. Dolayısıyla sosyal sermayemiz zayıflıyor. ınsanlar arasında güven, birlikte iş yapabilme becerisi ve yeteneği, karşılıklı sevgi ve saygı varsa sosyal sermaye de daha yüksek oluyor. Dolayısıyla gerilimler toplumda hem yetişmiş insan gücü, hem de sosyal sermaye olarak insan yetiştirmekle görevli üniversitenin fonksiyonlarına zarar veriyor.'' -ÖZGÜRLÜK ORTAMI- Günay, bazı kişilerin, bazı söylemleri o kişiyi zora sokmak için çarpıtarak yansıttığını, kişilerin ne söylemek istediğini doğru anlayıp eleştiri yapılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ''İnsanların söylediğinin bir kenarından bir şey alıp onu abartarak yanlış sonuçlara ve yorumlara varılıyor. Bu da toplumda ve insanlar arasındaki güven zayıflığından kaynaklanıyor. Birbirimize biraz daha güvenmemiz lazım. İniversiteleri özgürce konuşan, tartışan, farklı herkesin orada bulunmaktan zevk duyacağı özgürlük ortamına kavuşturmamız gerekiyor. Bu hepimizin görevidir. Türkiye'ye hizmet böyle olacaktır. Bu dönemde YÖK'e önemli görevler düşüyor.'' -KADINLARIN İŞ GİCİNE KATILIMI- Üniversitelerin topluma insan gücü yetiştirdiğini, eğitim verdiği ve araştırma yaptığını anlatan Günay, şunları kaydetti: ''Türkiye'de nüfusun ne kadarının iş gücüne katıldığına yönelik araştırma yapılmış. Kadın nüfusun iş gücüne katılma oranı çok düşük. Lise ve altı eğitim görmüş kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 12, üniversiteden mezun olan kadınlarımızın iş gücüne katılma oranı ise yüzde 70'dir. Bu çok önemli. Biz iş gücümüzü arttırmalıyız. Nüfusumuzdaki çalışan insan gücünü artırmak istiyorsak, üniversite eğitiminin önemli faktör olduğu ortaya çıkıyor. Bunun önünde engellerin olmaması lazım.'' -OKULLAŞMA ORANI- Prof. Dr. Günay, Batı da bilgi tabanlı toplum kavramının yerleştiğini, bunun da bilgi tabanlı ekonomi yarattığına dikkati çekerek, şunları söyledi: ''Böyle bir toplumda eğitim görmüş insan sayısı çok daha kritik önem kazanıyor. Bundan dolayı 1980'den sonra özellikle 1990'lardan sonra dünyada yüksek öğretimdeki okullaşma oranı çok hızlı arttı. Gelişmiş ülkeler yüksek öğretim okullaşma oranını artırmaya çalışıyorlar. 19-22 yaş arası nüfusun yüksek öğretimde bulunma oranına okullaşma oranı deniyor. Eğer bu yüzde 15'e kadar olursa elit eğitim, yüzde 15-50 arası olursa kitleselleşmiş eğitim, yüzde 50'den sonrası da kitleselleşme sonrası eğitim oluyor. ABD'de bu yüzde 80'lere çıkmış durumda. Türkiye'de yüzde 37-38 civarında, AB ortalaması ise yüzde 60-65'tir. Dolayısıyla bizim süratle yüksek öğretimdeki okullaşma oranını artırmamız gerekiyor. Nitelik olarak da sosyal sermaye dediğimiz şey bakımından toplumla barışık üniversite yapılandırılmasının gerçekleştirilmesi şarttır.'' -REKABETÇİ ÜNİVERSİTELER- Türkiye'nin çekişmelerden ve tartışmalardan bir şey kazanamayacağını anlatan Günay, sözlerini şöyle tamamladı. ''Çok kısır, derinliksiz bir tartışma alanına sürükleniyoruz. Bundan süratle çıkmamız gerekiyor. Toplumdaki gerilimleri, çekişmeleri, düzeysiz tartışmaları bitirmeliyiz. Avrupa'nın hiçbir üniversitesi kendini beğenmiyor. Avrupa'nın bütün entelektüel ve akademisyenleri kafa kafaya verdiler, 2010 yılına kadar dünyanın en rekabetçi üniversitelerini kurmaya çalışıyorlar. En ince ayrıntıları bile tartışıyorlar. Böyle bir çaba içindeler. Bizim de hiç vakit kaybetmememiz lazım. Türkiye gerçekten insan gücü, nüfusu ve ekonomisiyle sıçrama noktasına gelmiştir. Bu dönemi de çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor.'' -GÜNAY'IN ÖZGEÇMİŞİ- Günay 1953'de, Isparta'nın Sütçüler ilçesinin Sarımehmetler (Bekirağalar) köyünde doğdu. İlkokulu Sarımehmetler köyünde ve ortaokulu Sütçüler ortaokulunda okudu. 1971 de Isparta'da Şehit Ali ıhsan Kalmaz Lisesini bitirdi. Mühendislik öğrenimini İstanbul Teknik İniversitesinde (İTÜ) yaptı. 1976 yılında makine mühendisi oldu. Ege İniversitesinde, yüksek lisans (1980) ve Dokuz Eylül İniversitesinde doktora yaptı (1986). Çeşitli görevlerde bulunmasının ardından Günay, 1987'de İTÜ Sakarya Mühendislik Fakültesinde yardımcı doçent, 1991'de doçent oldu. 1999'da Zonguldak Karaelmas Üniversitesinde profesör oldu. Üniversitede çeşitli idari görevlerde de bulundu. Öğretim üyeliğinin yanı sıra 2003-2006 yıllarında Tarım ve Köyişleri Bakanlığında ve 2006'dan itibaren de Ulaştırma Bakanlığında bakan danışmanı olarak çalıştı. Prof. Dr. Durmuş Günay, mühendislik alanındaki akademik çalışmalarının yanında toplumsal ve kültürel konularla da ilgilendi. Bilim Felsefesi, Teknoloji Felsefesi, Bilim Tarihi, üniversite ve yüksek öğretim konularında çalışmalar ve yayınlar yaptı, konferanslar verdi. İniversitenin anlamı, özellikle Türkiye üniversitelerinin yapısı, sorunları ve yeniden düzenlenmesi üzerine çalışmalar yaptı. Günay, evli ve dört çocuk babasıdır. AA
<< Önceki Haber YÖK üyesinin ilk mesajı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER