Köşeye sıkışınca bunu da yaptılar: Hocaefendi'yi...

Abdullah Abdulkadiroğlu, "Fethullah Gülen 28 Şubatçılarla birlikte hareket etti" yalanını ortaya atanların asıl amacını deşifre ederek maskelerini böyle düşürdü.

Köşeye sıkışınca bunu da yaptılar: Hocaefendi'yi...

Fethullah Gülen üzerinden 28 Şubat'ı sulandırma operasyonu Türkiye'nin darbelerle hesaplaşma sırası 28 Şubat'a gelince, bazılarında bir panik halidir aldı başını gidiyor. Çünkü 28 Şubat'ın aktörlerinin neredeyse hepsi hayatta. 28 Şubat'ı yönetenler, öyle 12 Eylül soruşturmasındaki gibi 3-5 tane yüz yaşına merdiven dayamış adamdan ibaret değil. Kendilerinden hesap sorulacağını anlayan 28 Şubat'ın planlayıcıları, kendilerini savunmak yerine karşı atağa geçerek, herkesi sürecin içine çekip, olayı içinden çıkılmaz hale getirme stratejisi uyguluyor. Bugünlerde; Fethullah Gülen'in de aslında 28 Şubatçılarla birlikte hareket ettiğini ve darbeyi desteklediğini yazıyorlar. İnsanda bunu demek için kösele gibi yüz olması lazım. Fakat Fethullah Gülen'i 28 Şubat'ın içine çekme hamlesi, onların tamamen çaresizliğinden kaynaklanıyor. Bir zamanlar yok etmeye çalıştıkları Hocaefendi'ye sarılarak, şimdi kurtulmayı umuyorlar. Baktılar ki; son dönemde başlayan darbe soruşturmalarının şakası yok. Dediler ki; en iyisi 28 Şubat halkasını genişletip sulandırabildiğimiz kadar sulandıralım ve bugün darbelere karşı duruşu çok net olan Fethullah Gülen'i bile bu sürecin içine alıp kendimizi aklayalım. Hocaefendi'nin o günlerde verdiği bir röportajda, Erbakan'ın artık bırakması gerektiği yönündeki sözlerini kullanarak, sanki Fethullah Gülen 28 Şubatçılarla işbirliği yapmış gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Ancak bu manipülasyonu yaparken, çok önemli bir gerçeği görmezden geliyorlar. Fethullah Gülen'in o sözü, 28 Şubat olup bittikten tam iki ay sonra söylenmiş bir söz. Hocaefendi 28 Şubat olduktan sonra, inançlı insanlara karşı dozu artarak devam eden zulümleri durdurmak için, bir öngörü olarak, bu gidişatı ülkeye daha fazla zarar vermeyecek şekilde kapatmak gerektiğine işaret etmiştir. Gülen'in o günkü tavrı, zalimlere karşı mücadele için zaman ve zemin şartları oluşuncaya kadar bir taktik olarak değerlendirilebilir. Zaten rahmetli Erbakan da aynı taktik üzere düşünerek, inançlı insanların daha fazla mağdur edilmesine dur demek için istifa etti. Necmettin Erbakan'ın, o dönem insafsızca zulmedilen insanlar üzerindeki baskıların sona ermesi için Başbakanlığı bırakması bir fedakarlık olarak görülebilir. O gün tankıyla, topuyla, sermayesiyle, medyasıyla milletin üzerine çökmüş bu suç örgütü, ülkede inançlı ne kadar insan varsa hepsini sahneden silmek istiyordu. O taktik o gün gösterilmeseydi, milli iradeyi her canları istediğinde devirmeye kalkan darbeci zihniyet, bugün de başarılı olurdu. O gün Erbakan'ın görevden çekilmesi, bugün için darbecilerle mücadele zaman ve zemininin oluşmasına vesile olduğu şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca Hocaefendi daha sonra umuma açık bir sohbetinde, o sözü söylemesindeki niyetinin, Erbakan ve onu sevenlere zarar vermek olmadığını açıklayıp, onları üzdüğünü düşündüğünü ifade etmişti. Paniğe kapılan 28 Şubat'ın planlayıcıları, şimdi sanki Fethullah Gülen'in 28 Şubat'ı yapanları desteklediği gibi bir yalanı ortaya sürüyorlar. Bu darbeci zihniyet “28 Şubat'ın içinde Fethullah Gülen de vardı” diyerek, hem soruşturmayı sulandırmaya, hem de 28 Şubat mağduru insanlar arasına fitne sokmaya çalışıyor. Sormazlar mı; madem Fethullah Gülen 28 Şubat'ı destekledi, niçin onca okula her Allah'ın günü baskınlar yapılıp buralar didik didik ediliyordu? Niçin Gülen'e yakınlığıyla bilinen medya organlarına reklam vermeye kalkan işadamları tehdit edilerek, buraların maddi imkansızlıklar sebebiyle kapanması amaçlanıyordu? Niçin o dönemde Zaman Gazetesi ve Samanyolu Tv'ye gelen sanatçı, gazeteci, bilim adamı kim varsa baskı yapılarak bir daha buralarda görünmemesi salık veriliyordu? Niçin o dönem birçok insan Samanyolu Tv'nin semtinden bile geçmeye korkar hale getirilmişti? Niçin bırakın Zaman Gazetesi abonesi olmayı, gazete büfesinin önünden geçerken kazara Zaman'ın manşetine gözü kayanlar bile fişlendi? Niye evindeki televizyon kumandasında Samanyolu kayıtlı olan asker, bürokrat, devlet memurları ihraç edildi, sürüldü? Böyle yüzlerce soru çıkar… O dönemin RTÜK Baskanı Fatih Karaca, askerin Samanyolu Tv'yi kapatmaları için kendilerine baskı yaptığını, ancak buna direndiklerini açıkladı. Fethullah Gülen 28 Şubatçılarla işbirliği yapsa niye Samanyolu'nu kapatmak istesinler ? Şimdi birileri Fethullah Gülen'i 28 Şubat'ın içine çekerek, Ergenekon, Balyoz gibi darbe soruşturmalarının üzerine giden Gülen'e yakın medyaya, "28 Şubat'ı kurcalamayın ucu size dokunur" mesajı gönderiyor. Eğer bu yalanları ortaya atanlar cesaretliyse, 28 Şubat'ı, Milli Güvenlik Kurulu toplantısından değil, Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı olmasından itibaren konuşsunlar. Var mısınız; 1993'de Uğur Mumcuyla başlayan, Eşref Bitlis, Turgut Özal, Madımak, Başbağlar katliamlarının ve 1995 Gazi olaylarının 28 Şubat'ın şartlarını olgunlaştırma olup olmadığı tartışılsın. Var mısınız; 28 Şubat bizzat yaşanmış olaylar üzerinden gidilip, darbeyi planlayanlar, yönetenler ve talimatları verenlerin teker teker ortaya çıkarılmasına yönelik tartışılsın. Şimdi yüreğiniz yetiyorsa bırakın 28 Şubat'ta başkaları üzerinden işi sulandırmayı da “kim ne yaptıysa hesabını versin” deyin. Diyemezsiniz... Çünkü 28 Şubat'ta neler yapıldığını en iyi siz biliyorsunuz. ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER [email protected] twitter.com/aakadiroglu
<< Önceki Haber Köşeye sıkışınca bunu da yaptılar: Hocaefendi'yi... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER