İzmir'deki 'kupür' davasında çok konuşulacak detay!

İzmir'de, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra hükümete yakın bir gazetede yayımlanan kupür üzerine açılan soruşturmayla açılan davaya devam edildi.

İzmir'deki 'kupür' davasında çok konuşulacak detay!

Duruşmaya, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan istenen "log" kayıtları damga vurdu. Sanık avukatlarının talebi üzerine mahkeme kanalıyla talep edilen ve davanın seyrini sanıklar lehine değiştirmesi beklenen kayıtların, emniyette silindiği belirtildi. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının ısrarla talep ettiği, operasyondan bir gece önce İzmir İstihbarat Şubesi’nin güvenlik kamerası görüntülerinin getirilmesi talebini ise reddetti.

'BU DAVA HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ BİR DAVADIR'

İzmir merkezli, 13 ilde düzenlenen operasyonun, 32 emniyet mensubu hakkında 10 ile 961 yıl arasında hapis cezası istenen davasının üçüncü celsesine, tutuksuz sanıklar ve avukatlar katıldı. Duruşmada savunma yapan Batman eski İl Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan’ın avukatı Resul Tunçkır, müvekkili hakkındaki suçlamaları reddetti. Okan’ın 34 yıldır emniyet teşkilatında başarıyla gece gündüz çalıştığını söyleyen Av. Tunçkır, istihbarat şubedeki operasyonların bir plan dahilinde yapıldığını, müvekkili de fişlendiği için bu davada yer aldığını söyledi. Tunçkır, “32 ilde sipariş üzerine incelemeler yapılıyor. Dinleme fobisiyle istihbarat şubeler ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Başarılı polisler, ‘paralel’ safsatasıyla görevden alınıyor. Bu dava hukuki değil, siyasi bir davadır. Müvekkilim 3 Temmuz 2010 tarihinden sonra İzmir’de değil, Ankara ve Batman’da görev yapmıştır. Bu soruşturmaya sonradan dahil edilmiştir. Savcı, üst imzaların müvekkilime ait olmadığını bilmesine rağmen görmezden gelerek bu soruşturmanın içine çekmiştir. Hasan Ali Okan’a emniyet ve savcılıkta örgüt iddiasıyla ilgili hiçbir soru sorulmamıştır. Ailevi hayatıyla ilgili sorular sorulmuştur. 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları olmasaydı, böyle bir soruşturma olur muydu? Hasan Ali Okan 2009’dan sonra İzmir’de görev yapmadı, nasıl örgüt kurabilir? Olmayan bir örgütün kurucusu ve yöneticiliğiyle suçlanıyoruz. ‘Paralel’ iddiası tümüyle uydurma. İddianame yok hükmünde sayılmalıdır.” dedi.

BAZI SANIKLAR İMZALARI REDDETTİ

Av. Tunçkır’ın savunmasının ardından mahkeme başkanı, duruşmaya katılan sanıkları tek tek yanına çağırarak, istihbarat bilgi notlarındaki imzaların kendilerine ait olup olmadığını sordu. Sanıklardan bazıları imzaların kendilerine ait olduğunu, bazıları ise olmadığını dile getirdi. Av. Ali Aksoy, İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’in dinleme kayıtlarını, Cumhuriyet Savcısı Okan Bato’nun da iddianameyi basına servis ettikleri gerekçesiyle haklarında suç duyurusunda bulunularak iddianame hazırlanmasını talep etti. Diğer sanık avukatları, sanıkların duruşmalardan vareste tutulmaları talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, davanın düşmesi, sanıkların duruşmalardan vareste tutulmaları ve suç duyurusu taleplerinin reddine karar vererek, duruşmayı 16 Eylül 2015'e erteledi.

'LOG KAYITLARINI BİLEREK SİLDİLER'


Sanıklardan altısının avukatlığını üstlenen Aksoy, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde, operasyon yapılmadan bir gece önce bazı sanıkların çağrıldığını ve bu kişilere operasyonun önceden haber verildiğini, o geceki, istihbarat şubesinin güvenlik kamerası görüntülerinin talep edilmesini istedi. Mahkeme, bu talebi reddetti. Mahkeme başkanı, İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan sanıklarla ilgili log kayıtlarının talep edildiğini ancak gelen cevapta, bu kayıtların olmadığının söylendiğini aktardı.

Duruşmadan sonra açıklamalarda bulunan av. Aksoy, istihbarat şubede çalışan polislerin rapor yazma, bilgi notu hazırlama, kimin üzerinde çalışıldığı, hangi numarayla ilgili çalışma yapıldığı gibi bilgilerin, log kayıtları üzerinden görüldüğünü hatırlattı. Log kayıtlarının istihbarat daire başkanlığı tarafından bilerek ve istenerek silindiğini ileri süren Aksoy, “Çünkü bunlar telaş içindedirler. Yaptıkları hukuksuzlukların ortaya çıkmasıyla telaş içindedirler. Müvekkillerimizin istihbari görevleri çerçevesinde yaptıkları işlerle ilgili bunların tüm log kayıtlarının istihbarat daire başkanlığında kayıtlı olduğunu, gerçekten usulsüz bir dinleme var mı yok mu, log kayıtları geldiği zaman net bir şekilde anlaşılacağını beyan etmiştik. Mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bu konuda bir talepte bulunmuştu. Talebe istihbarat daire başkanlığından verilen cevapta, log kayıtlarında müvekkillerin suçlamalarına dair bir konu olmadığı söylendi. Bu şu demek, aslında buradaki suçlamaların hiçbirinin yapılmadığını, daire başkanlığı belirtmiş oldu fakat biz, daire başkanlığından müvekkillerin aynı zamanda yapmış oldukları çalışmanın hukuki ve kanun çerçevesinde yapıldığının da delili olması itibariyle log kayıtlarını talep etmiştik. Bunları, müvekkillerin aslında suçlamanın hiçbirine konu olmadığını, suçlamanın tamamen kumpas olduğunu, suçlamaların tamamen talimatla yapıldığını ortaya koyması itibariyle talep etmiştik. Bunları da gönderemeyeceğini belirtti istihbarat daire başkanlığı. Gelinen aşama itibariyle müvekkiller hakkında yapılan suçlamaların birebir aynısı istihbarat daire başkanı, emniyet genel müdürlüğü ve soruşturmayı yürüten savcı ve kolluk kuvvetleri hakkında yapılması gereken, yazılması gereken bir iddianame var artık. Yani müvekkiller hakkında davanın derhal düşmesi, beraat etmeleri ve bu şahıslar hakkında kumpası kurduklarının, talimatı verdiklerinin ortaya çıkması itibariyle de iddianame hazırlanması gerekmektedir. Müvekkillerimiz, bir suç işlemedikleri için çok rahattır. Bunun telaşını yaşayanlar, bu kumpası kuranlardır. Bu kişiler, yaşamış oldukları telaş çerçevesinde istihbarat daire başkanlığının log kayıtlarını bile silmiş durumdalar. Log kayıtlarını silmek şu demektir, 'Biz sizi suçladık', aslında sizin suçlarınızı işlemediğinizin en büyük delili olan istihbarat daire başkanlığındaki log kayıtlarını silerek ne yapmış oluyor? Seninle ilgili, senin kendini temize çıkarma noktalarından bir tanesini yok etmeye çalışıyorlar.” diye konuştu.

'GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜLERİ DELİL'

Mahkemenin, istihbarat şubenin güvenlik kamerası görüntülerinin istenmesi talebini reddettiğini hatırlatan Ali Aksoy, “Bu davanın kumpas olduğunu ortaya koyan birçok nokta var. Biz dedik ki bir tane delilimiz var, sadece o delil bile bunların tüm suçlamalarını bitiriyor. İzmir istihbarat şubenin kamera kayıtlarını istedik. Bunu hazırlık aşamasında da istedik, yargılama aşamasında da istedik. Mahkeme, talebimizi reddediyor. Reddetmesinin sebebi şudur, o kayıt geldiği zaman bu kumpasın net bir şekilde ortaya çıkması. Güvenlik kamerası yarın bir gün İnsan Hakları Mahkemesi’ne, Anayasa Mahkemesi’ne gittiğimiz zaman ve bu şahıslar hakkında tazminat davası açtığımız zaman bizim en büyük delilimiz olacak. İstihbarat şubenin de, TEM şubenin de müdürleri, bizim müvekkillere kurulmuş olan bu kumpas çerçevesinde sonuna kadar tazminat ödeyecekler.” diye konuştu.

(CİHAN)
<< Önceki Haber İzmir'deki 'kupür' davasında çok konuşulacak detay! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER