Şer şebekelerinin değişmeyen taktiği - 1

Araştırmacı Yazar Mehmet Ünal, "Gizli Şer Şebekelerinin veya Zındıka Komitalarının Değişmeyen Taktikleri"ni yazdı....

Şer şebekelerinin değişmeyen taktiği - 1

Gizli Şer Şebekelerinin veya Zındıka Komitalarının Değişmeyen Taktikleri: Nifak- 2 Bundan önceki yazıda dikkat çekmeğe çalıştığım gibi, yine, günümüz idarecilerine ve Müslümanlarına bir basiret olması açısından şunu, bir defa daha not etmekte fayda mülahaza ediyoruz: Aşağıdaki âyetlerde kullanılan kelimelere az bir dikkat bile, nifakları pek açık bazılarının yanı sıra, bugün İslâm dünyasını ‘ateşe veren' şer şebekelerini, yer-altı komitelerini, gizli mahfilleri ve buralarda daima şerle uğraşanların vasıflarını, hal ve hareketlerini rahatlıkla görmeye yeter. İnsanlığa hizmetkâr olmak gayesiyle adım atanlar, bu adımlarını atarlarken mümin firasetiyle Allah'ın Nur'u ile bakarlarsa, nifakla yoğrulmuş böyle şer şebekelerinin farkına varacaklar ve Allah'ın İzni ile bu şerirlerin kötülüklerinden hem kendilerini hem de davalarını muhafaza edebileceklerdir. Rabbim hepimize basiret ve iz'an ihsan eylesin. Âmin… Bakara Sure-i Celilesi'nde Allah-u Teâlâ bu yalan ve hile makinelerini şöyle tasvir eder: “(Hasta kalbleri ve ardı arkası kesilmez yalanlarıyla çıkarmaya çalıştıkları fitneler dolayısıyla) ne zaman kendilerine (mü'minlere düşen bir vazife olarak) “Memlekette bozgunculuk çıkarıp (bütün bir topluma zarar vermeyin!”) dense, “Ne münasebet! Biz, sadece ıslah edici, sulh ü salâhı temin edici insanlarız.” mukabelesinde bulunurlar. Asla! Hiç kuşkusuz onlar bozguncuların ta kendileridir ama, (gerçek idrakten yoksun bulundukları için, neyin ıslah neyin bozgunculuk olduğunun) farkında değillerdir. Yine onlara ne zaman “Şu halkın, insan olan insanların iman ettiği gibi siz de iman edin!” dense, (gurur ve enaniyetleri kabarır da, halk çoğunluğunu küçümser ve nasihate ihtiyaçları olmadığını gösterir bir edâ ile,) “Yani şu beyinsizlerin iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. Oysa asıl beyinsizler kendileridir, fakat (hakkı bâtıldan, imanı nifaktan, doğruyu eğriden, ilmi cehaletten ayırt edecek bir bilgileri olmadığından) bunu da bilmezler.” Bilhassa kâfir ve münafıkların elebaşıları, mesleklerine, makam ve mevkilerine, şekillerine, zenginliklerine ve birtakım bilgilerine mağruriyet içinde, bilhassa yoksul, zayıf mü'minleri hep küçümsemiş ve onları “beyinsiz, dikkate değer herhangi bir görüş ve düşünceden yoksun ayak takımı” (11: 27) veya “bidon kafalı, göbeğini kaşıyan cahil halk sürüsü” olarak görmüşlerdir. Bu âyetler ayrıca ifade etmektedir ki İslâm, fakirlerin, kimsesizlerin sığınağı olduğu gibi, hakkı koruyan, hakikati muhafaza eden, gururu yasaklayıp, kibri def eden yegâne dindir. Kemâl ve şerefin ölçüsü İslâmiyet'tir. İslâm, ehl-i dünyanın ve makam-mevki sahiplerinin ellerinde baskı ve zorbalık aracı olamaz, yapılamaz. Buna karşılık, nifakı doğuran garaz, gurur, kibir ve bencilliktir. Kur'an şöyle devam eder: “İman etmiş bulunanlarla karşılaştıklarında (riyakârane ve onlardan görünmek için) “İnandık!” derler. Fakat (nifakın kalblerinde hâsıl ettiği korku ve kimsesizlik hissiyle, desteksiz kalmamak için hemen kendilerine koşup küfürlerini ve onlarla olan ahdlerini tazeleme ihtiyacı duydukları sureta insan) şeytanlarıyla gizli mahfillerde halvet olduklarında ise, Emin olun, sizinle beraberiz, sizin maiyetinizdeyiz; diğerlerine yaptığımız sadece alaydan, yüzlerine gülmekten ibarettir.” diye teminat verirler. (Bu davranışları, sadece kendileriyle âdeta alay edilmesini, yani dalâleti istemekten başka bir şey olmadığı için) Allah da alaylarının karşılığını vermekte ve bir süre daha gayesiz, başıboş sürüklenip dursunlar diye azgınlıkları içinde onlara mühlet tanımaktadır. Onlar, hidayete bedel sapkınlığı satın almış kimselerdir ki, ticaretlerinden bir fayda görmedikleri gibi, (içinde yüzdükleri sapkınlıktan) kurtulmaya yol bulmaları da mümkün değildir.” (Bakara: 2/ 8- 16) Mehmet Ünal Araştırmacı Yazar [email protected]
<< Önceki Haber Şer şebekelerinin değişmeyen taktiği - 1 Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER