İnsanlara fısıldayan at

Kitaptan ziyade bir tiyatro oyunundan uyarlanmış izlenimi veren Savaş Atı, Hollywood'un 1950'lerdeki Altın Çağı'na selam gönderiyor.

İnsanlara fısıldayan at

Steven Spielberg, anlatım dilinden kadrajlarına, görüntü yönetiminden ışık ve renk kullanımına kadar Altın Çağ'a öykünen bir nostalji filmine imza atmış, 'içindeki sinema sevgisini' perdeye yansıtmış. Anlaşılan Hollywood, 2011'i 'nostalji yılı' ilan etmiş. Filmler Türkiye'de peyderpey gösterime girdikçe bu daha iyi anlaşılıyor. Önce, taptaze bir filmle Woody Allen açtı perdeyi. 'Paris'te Geceyarısı'nda, modern çağlarda yaşayan karakterini 1920'lere ışınladı. Ardından suç, mafya ve 'köstebek' filmlerinin usta yönetmeni Martin Scorsese üç boyutlu kamerasıyla Georges Méliès'in sinemayı 'hareketlendirdiği' zamanlara giderek içinde sakladığı tüm masumiyeti 'Hugo' ile perdeye yansıttı. Geçtiğimiz hafta da sessiz sinemadan sesli sinemaya geçişin sancılarını anlatan 'The Artist'i izledik. Oscar ödüllerinin dağıtıcısı Akademi de bu nostalji rüzgârına koltuk çıkarak Hugo ile The Artist'i Oscar'ların iki büyük favorisi yaptı; Paris'te Geceyarısı'nın da ödül listesinde onlardan geri kalır yanı yok. Şimdi yine 'beklenmedik' bir isimden naif bir nostalji filmi var haftanın menüsünde: Steven Spielberg'in yönettiği 'Savaş Atı' (War Horse). ALTIN ÇAĞ'A SELAM, YOLA DEVAM Bu yılki Oscar adayları listesine iki filmle giren Steven Spielberg, 'Ten Ten'in Maceraları'yla en iyi animasyon film dalında yer almasa da 'Savaş Atı' ile en iyi film Oscar'ına aday oldu. Birinci Dünya Savaşı yıllarında geçen öykü, temelde Joey adlı bir at ile onun sahibi delikanlının bağlılıklarını anlatıyor. 1914 ylında, Birinci Dünya Savaşı'nın arefesinde Albert'in babası, bir atla çıkagelir. Kiralık bir çiftlikte fakr u zaruret içindeki ailenin bütçesini aşan ata ilk karşı çıkan anne olur. Ancak Albert, onu eğiteceğini, hatta onu sabana bile koşacağını vaat ederek sahiplenir; adını da Joey koyar. Ancak savaş çıkınca Joey, Albert'in tüm itirazlarına rağmen babası tarafından bir İngiliz subayına satılır. Böylece Joey, dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı boyunca 'cepheden cepheye' koşturulur. Albert ise savaşın ilk yıllarını sevgili atı Joey'ye kavuşacağı günleri hayal ederek geçirmektedir. İngiliz yazar Michael Morpurgo'nun 1982 yılında yayımlanan aynı adlı romanından uyarlanan film, Spielberg'in içindeki sinema sevgisini yansıtıyor. Amerikan sinema sektörüne 'blokbuster'ları (büyük bütçeli gişe filmleri) armağan eden Spielberg, Savaş Atı ile Hollywood'un 1950'lerdeki Altın Çağı'na selam gönderiyor. Anlatım dilinden kadrajlarına, görüntü yönetiminden ışık ve renk kullanımına kadar Altın Çağ'a öykünen bir nostalji filmi Savaş Atı. Sadece görsel ve teknik açıdan değil, oyunculuklarda da 50'lerin teatral oyunculuğu tercih edilmiş. Bu tercih o kadar baskın ki, yaklaşık olarak 60. dakikada başlayan savaş sahnelerine kadar Savaş Atı'nın bir Spielberg filmi olduğunu anlamak hayli zor. Film bir kitap uyarlamasından ziyade, baştan sona tiyatro oyununu esas almış ve her sahnesini ona göre çekmiş izlenimi uyandırıyor. 160 sayfalık kitabın 146 dakikalık bir film olmasının sırrı da burada olsa gerek. Spielberg'in kitabı okuduktan sonra tiyatro uyarlamasını izlemesinin de etkisi olabilir bu durumda. Ya da, başta değindiğimiz 'nostalji yılı'na bir katkıda bulunmak istemiştir 'gişe filmlerinin unutulmaz yönetmeni'. Michael Morpurgo'nun kitabı, bir atın gözünden savaşın acımasızlığını anlatıyor. Fakat ön planda insan ile hayvan arasındaki sevgi bağını vurgulamasıyla bam teline dokunuyor. Morpurgo, -eğer haksızlık olmayacaksa- bir nevi 'aile romancısı' olarak da ün salmış bir isim. Savaş Atı, yazarın tüm temalarını bir arada bulunduran bir eser. Film ise Spielberg için ilkler taşıyor. Kamerasını İkinci Dünya Savaşı'na tutmasına alıştığımız yönetmen, ilk defa 1. Dünya Savaşı'na dâhil oluyor. Savaş sahnelerindeki usta işi zanaatkârlığını bu bölümlerde de görmek mümkün. Her şey iyi hoş da, işin içinde Spielberg olunca Amerikan toplumuna dair bir mesaj aramak kaçınılmaz oluyor. Paranoya değil, 'ustanın' tarzı bu; böyle bakmazsak ona haksızlık etmiş oluruz! Savaş Atı'nda, klasik 'savaşmayalım, barışalım' mesajlarını bir yana bırakırsak, 9 yıl sonra Irak'tan çekilen ve Üsame bin Ladin'in öldürülmesinden sonra Afganistan'dan da çekilme planını yürürlüğe koyan ABD'nin şu anki durumuna 'cuk' oturan bir sahne var. Seyir zevkini kaçırmamak adına sahneyi anlatmayalım ama 'Eve dönmek gibisi var mı?' desek yeterli olur herhalde. Oyunculuklara gelince, Altın Çağ'ın teatral oyunculukları her bünyeye gitmeyebilir; ancak Joey, yani 'savaş atı' harika oynuyor! SAVAŞ ATI (WAR HORSE) Yönetmen: STEVEN SPIELBERG Oyuncular: JEREMY IRVINE, EMILY WATSON, PETER MULLAN, DEVID THEWLIS, TOM HIDDLESTON
<< Önceki Haber İnsanlara fısıldayan at Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER