Haşim Kılıç'tan kaos uyarısı

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 şartının aranmasının ülkeyi kaosa sürükleyeceğini belirtti.


Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Konunun Mahkeme gündemine alınmasına karşı çıkan mahkeme üyeleri, mahkemenin iç tüzük değişikliğine bakma görevinin bulunmadığını belirttiler. Tülay Tuğcu, karşı oyunda Anayasa'nın 85. maddesine dikkat çekti. Tuğcu, "Anayasa'nın 85. maddesinde sözü edilen yasama dokunmazlığının kaldırılmasına veya üyeliğin düşmesine ilişkin ayrık kural dışında, Anayasa'da TBMM "kararlarını" anayasal yargı denetimine tabi tutan, dolayısıyla Anayasa Mahkemesi'ne bu alanda görev veren açık bir düzenlemenin olmadığını belirtti. Tuğcu, gerekçesinde şu görüşlere yer verdi: "İçtüzüğe veya Anayasa'ya aykırı Meclis kararlarının denetimsiz kalması kuşkusuz istenemez. Ancak Anayasa, İçtüzüğe aykırı durumun denetimini öngörmemiştir ve Anayasa Mahkemesi'ni de görevlendirmemiştir. Böylece Anayasa, yasamanın parlamenter rejimin kendi iç işleyişi içinde kendini denetlemesini, erkler ayrımına daha uygun görmüştür. Belirtilen nedenle bu tür kararlara bir takım isimler-sıfatlar yakıştırmak suretiyle denetime tabi tutulması yoluna gidilemeyeceği düşünülmektedir. İptali istenen TBMM kararında, İçtüzüğün değiştirilmesi yönünde prosedüre uygun bir teklif, istem veya irade bulunmadığı gibi, içeriği de gözetildiğinde kararın ihdası olmayıp İçtüzüğe ve Anayasa'ya aykırılığının ileri sürüldüğü, bir İçtüzük düzenlenmesi veya değişikliği olarak kabulü ile anayasal denetime tabi kılınması mümkün olmadığı görülmektedir. Belirtilen nedenlerle, Anayasa Mahkemesi'nin görev alanına girmeyen davanın esasa girilmeksizin ilk inceleme aşamasında görev yönünden reddi gerektiği görüşündeyim. Ancak bu görüşüm kabul edilmeyerek esasa geçildiğinde esasla ilgili görüşlerim çoğunluk gerekçesinde belirtilmiştir." KILIÇ'TAN KAOS UYARISI Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, yapılan başvurunun mahkemenin görev alanına girmediğini belirtti. Kılıç, 102. maddenin birinci fıkrasında belirtilen karar yetersayısının, üçüncü fıkrada öngörülen dört turda nasıl gerçekleşeceği yine üçüncü fıkradaki açılımla sağlandığını belirterek, üçte iki oranında üye ile toplantı nisabı, sonra da üçte iki oranındaki üyelerle karar yetersayısı aranacak olması, toplantı nisabının uzlaşma için bir tehdit unsuru olarak kullanılması sonucunu doğuracağına işaret etti. Üçte iki çoğunluğun aranması durumunda 184 milletvekilinin karar aşamasına gelmeden TBMM'yi bloke ederek çalışamaz duruma getirmesine izin vereceğine işaret eden Kılıç, "Üçte birlik bir azınlığın seçim sürecini bu yolla engellemesi azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesine neden olacaktır. Demokrasi sınırsız bir çoğunluk rejimi değildir, ancak, azınlığın çoğunluğa dayattığı bir rejim de hiç değildir. Bu yol, azınlığın çoğunluğu etkisiz hale getirmesi, başka bir anlatımla, çoğunluğun devre dışı bırakılması gibi hiçbir demokratik ülkede olmayan bir garâbeti doğurur. Önceden kestirilmesi mümkün olamayan yorumlarla yeni usül kuralları üretilmesi hukuk güvenliğini yok eden yaklaşımlardır." dedi. Kılıç, seçimin başında üçte iki nisabı aramanın sorunu çözmeyi değil zorlaştıracağına işaret ederek, "1982 Anayasası'nı yapanların iradesi bu değildir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bundan sonra istenen toplantı nisabıyla daha büyük sorunların kaynağı olmaya adaydır. Tam da bu noktada demokratik hayat, yerini, daha ağır kaoslara bırakmak gibi hiç de düşünülmeyen sonuçlara neden olabilecektir." şeklinde görüşlerini belirtti. ÖZEL BİR TOPLANTI NİSABI YOK Mahkeme Üyesi Sacit Adalı, 1982 Anayasası'nın 96. maddesiyle üye tamsayısının üçte biri olarak düzenlendiği, Anayasa ve TBMM İçtüzüğü'nün başka herhangi bir maddesinde özel bir toplantı nisâbı öngörülmediğini kaydetti. Adalı, Anayasaların genel ihtiyacı karşılamak için hazırlandığına işaret ederek, "Bu itibarla, Cumhurbaşkanı seçiminde erkenden sonuç almayı hedefleyen bir irâdenin, daha başta genel kurulda üye tamsayısının üçte ikisinin bulunmaması hâlinde müteakip turlara geçilemeyeceği ve böylece seçim sürecinin otomatik olarak işleyemez hâle geleceği, 367 milletvekili ile oturuma başlanmadı diye TBMM seçimlerinin derhal yenileneceğine karar vermesi Anayasa'nın temel ilkelerine ve maksadına da aykırı olur. "şeklinde karşı şekilde görüşlerini belirtti. Adalı, Meclis genel kuruluna girmek, toplantılarda hazır bulunmak, kanun yapıcılığında aktif rol almak, dolayısıyla, Meclis'in işlemesini sağlamanın her milletvekilinin en tabiî görevi olduğunu kaydetti. Kılıç, yasama organı üyeliğine seçilmiş ve bu sıfatla beş yıl hizmet etme hakkını kazanmış olmanın icapları arasında toplantılara katılmamak sûretiyle Meclis'in çalışmasını güçleştirmek, önlemek ve karar alınmasına mâni olmanın olmadığını, Anayasa'da belirtilen olağan engellemenin yolları ancak Meclis'de fiilen hazır bulunulduktan sonra yapılabileceğini söyledi. EYLEMLİ BİR İÇ TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL Anayasa Mahkemesi Üyesi Fülya Kantarcıoğlu, yapılan başvurunun eylemli bir iç tüzük değişikliği olmadığını belirterek, karşı oy gerekçesinde şu görüşlere yer verdi: "Bu durumda, iptali istenilen TBMM kararının, İçtüzüğün değiştirilmesi yönünde usulüne uygun bir teklif, istem veya irade içermemesi, önceki eylemli uygulamalar ile düzenlemenin yapıldığı 1996 yılından sonraki İçtüzüğün 121. maddesine dayanan uygulamalar arasında bu yönden bir fark da bulunmaması karşısında, dava konusu uygulamanın eylemli bir içtüzük değişikliği olarak kabulü ile Anayasal denetime bağlı tutulması olanaklı bulunmadığından iptal isteminin görevsizlik nedeniyle reddi gerektiği düşüncesiyle işin esasının incelenmesi yolundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum."
<< Önceki Haber Haşim Kılıç'tan kaos uyarısı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER