Laubalilikten ciddiyete

Galatasaray, dün akşam Slaven Koprivnica'yı 2-1 yenerek UEFA Kupası'ndaki ilk sınavını başarıyla geçti.

Laubalilikten ciddiyete

Sarı-kırmızılıların Hırvat ekibi karşısında oyunu göz doldurmazken spor yazarlarından da geçer not alamadı. Yorumlar şöyle; AHMET ÇAKAR: SADECE TUR GELDI (SABAH) Galatasaray, UEFA şampiyonu bir takım... Ama dün gece turu geçecek bir galibiyet alsalar da oynanan futbol, Galatasaray'a hiç yakışmadı. Rakip, bir köy takımı görüntüsünde. Stat, küçük bir kasabanın bir kaç bin kişilik stadı. Ama Galatasaray maça öyle kötü başladı ki, "Acaba mı?" dedik. ... Sonuçta Galatasaray, eğer Istanbul'da büyük bir sürpriz yaşanmazsa turu geçti. Ama UEFA'daki ilerleyen maçlar için önemli bir alarm sinyali çalmaya başladı. Dün geceki gibi oynarlarsa bundan sonraki rakip, Hırvat takımı gibi olmaz. LEVENT TÜZEMEN: LAUBALILIKTEN CIDDIYETE (SABAH) ... Feldkamp basın toplantısında "Rakip zayıf da olsa küçük görmemek gerekir" şeklinde oyuncularına mesaj yollamıştı. Ama bu mesaj çoğunun bir kulağından girip diğerinden çıkmış olacak ki, Galatasaraylı futbolcular "Nasıl olsa kazanırız" ciddiyetsizliğindeydi. AZIZ ÜSTEL: KOMEDININ BÖYLESI (FOTOMAÇ) Dün akşam izlediğimiz Galatasaray'a, Galatasaray demek için bin şahit ister. Aslında izlediğimiz maç bildiğiniz mahalle maçı. Galatasaray'da Mehmet Güven, Ayhan, Volkan ve iki aydır ayağına top değmemiş Uğur olmasa yandı gülüm keten helva. ... Galatasaray, Istanbul'da çok büyük aksilikler olmazsa gruplara kaldı demektir. Asıl önemli olan takım gibi takımlar ile yapılacak olan grup maçlarıdır. AYHAN AKBIN: IKISI DE AYNI (FOTOMAÇ) Galatasaray kötü başladığı maçı iyi bitirdi. Alması gereken sonucu da alarak dönüyor. Rakibi görmeden "Galatasaray bu maçı farklı kazanır'' diye düşünüyordum. Maç başlayınca ise iki takım arasında çok büyük fark olmadığını gördüm. Öyle ki bazı Galatasaraylı futbolcuları rakip takıma koysak, rakipten de birkaç oyuncu alsak; değişiklik yapılan oyuncular sırıtmadan iki takımda da oynarlardı. Ülke puanı, yola devam açısından tabii ki kazanmak kadar keyifli bir şey olamaz. Ama ilerleyen turlarda daha zor rakiplere karşı bir tek Lincoln'ün katılımıyla ne kadar etkili olunabilir? Iddia edildiği gibi UEFA'da çeyrek final oynanır mı? Daha gözü yükseklerde olanlar için tekrar UEFA şampiyonluğu kazanılabilir mi? ILHAN SÖYLER: G.SARAY'IN CARLOS'U VAR (HÜRRIYET) Beyaz Tilki Feldkamp'ın elindeki malzemeyi başka türlü kullanma şansı da yoktu. Futbolda amaç kazanmaktır. Doğru kararı verecek olan da teknik patron Feldkamp'tır. Elindeki oyuncuları, nerelerde nasıl oynatacağını bilen de odur. Uzman gözü, karar verme ruhu da ona aittir. O da bunları düşünüp, sahaya sürdü. Galatasaray'ın da bir Roberto Carlos'u var. Adı Volkan... Topa vurunca bazuka gibi gidiyor. O kadar sert ki, kaleci elinden kaçırıyor. Galatasaray, artık bu turu geçer. Daha sonra ne yapar bilmem... Linderoth'un yerine oynayan Mehmet Güven, önce biraz sallandı. Sonra dengeyi buldu ve uzun pas isabetlerini artırdı. MUSTAFA DENIZLI: YÖNETMEN ARANIYOR (MILLIYET) Güzel bir Çeşme akşamında maçı izliyorum. Izliyorum ama aslında azap mı çekiyorum bilmiyorum. Maçın tek güzel olan kısmı skoru. Maçı seyrediyorum, fakat zevk ve heyecan duymuyorum. Burada bir kopukluk var nedir diye düşündüm. Galatasaray sıradan bir takım görüntüsü içindeydi. Sıradanlığı yaratan ise yönetmenlerin olmamasıydı. Galatasaray'ın sahaya çıkardığı kadronun tamamı yönetilen oyunculardan kuruluydu. Içlerinde bir tek yöneten yoktu. Yöneteni olmayan takımları izlemek insana zevk değil belli dönemlede azap veriyor. MEHMET DEMIRKOL: 2 SANTRFOR LAZIM (MILLIYET) Eğer Galatasaray hücum hattı sık sık bu seviyede oynayacaksa, onlara bir değil iki santrfor lazım. Galatasaray'ın rakibinin teknik direktörü olsam ve bana 3 oyuncuyu eleme hakkı tanınsa, hiç düşünmeden Lincoln, Linderoth ve Arda'yı seçerdim. Slaven her ne kadar seyrettiğimiz Avrupalı rakiplerimiz arasında en zayıfı olsa da, sarı-kırmızılıların oyunu bu yoksunluktan çok net bir şekilde etkilendi. Çünkü Galatasaray'da dün olmayanlar oyuna karakterini veren temel oyunculardı. Bu durumu sahadaki Galatasaray'ın iyi idare ettiğini söyleyebiliriz. ... Bir paragraf da Volkan'a açmak gerekiyor. 4 günde 2. kez kaleci bayıltan bir frikik attı. Bunun kaleciler üzerinde yaratacağı korku ona büyük avantaj sağlayacak. AHMET ÇAKIR: AZAP ÇEKTIK; AMA IŞI BITIRDIK (ZAMAN) Böyle bir maçta mümkün olabilecek bütün azapları çekti Galatasaray. Arada çok büyük bir kalite farkı vardı. Ama yükselmek isteyen rakip takım müthiş çabasıyla bunu kapattı. ... Bu maçta şu oyuncu iyi oynadı, diyebilmek pek kolay değil; ama Volkan ile Ayhan arkadaşlarından bir adım öne çıkmayı başardılar. Ancak Ayhan'ın vuruş kalitesindeki eksiklik, attığı gol dışındaki pozisyonların dışında yine kendini gösterdi. Bu oyuncu yükselen form düzeyi ile takdir topluyor; ancak çok önemli pozisyonlarda kötü vuruşlarla topları dışarı atıp notunu düşürüyor. Neyse, bu kadar gamlık-kederlik sözün ardından Sarı-Kırmızılı takımın uzun zamandır ilk kez Avrupa'da bir deplasman maçı kazanmış olduğunu da kayıtlara geçirelim.
<< Önceki Haber Laubalilikten ciddiyete Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER