"Türkiye darbe dönemi anayasasıyla yönetilmenin ayıbını daha fazla taşıyamaz"


Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin darbe dönemi imalatı bir anayasayla yönetilmenin ayıbını daha fazla taşıyamayacağını söyledi. Davutoğlu, "Bu aAnayasa, milletimizin siyasi, ekonomik, kültürel can damarlarını kurutmaya ve kuşatmaya ahdetmiş bir zihniyetin eseri olarak ortaya çıktı. Millet iradesini hiçe sayan vesayetçi anlayışları tam manasıyla tedavülden kaldırmanın yolu yeni anayasadır." dedi.

Ahmet Davutoğlu, 'Yeni Türkiye Yolunda' isimli ulusa sesleniş konuşmasını yaptı. Yüzde 97,5'in üzerinde temsil kabiliyetine haiz bir Meclis tablosu oluştuğunu ifade eden Davutoğlu, bu tablonun sadece Türkiye için değil dünya için de örnek bir demokrasi başarısı olduğunu savundu. Milletin bu sonuçla Türkiye'nin bütün meselelerinin çözüm adresi olarak Meclis'i gösterdiğini kaydeden Davutoğlu, milleti temsil etmek, millete hizmet etmek, ülkeyi geleceğe taşımanın hükümetin üç temel misyonu olacağını vurguladı.

Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu her alanda gerekli yapısal reformları gecikmeden gerçekleştireceklerini belirten Davutoğlu şöyle devam etti: "Atacağımız adımların arasında en önemlilerinden birisi elbette yeni anayasa olacak. Türkiye darbe dönemi imalatı bir anayasayla yönetilmenin ayıbını daha fazla taşıyamaz. Bu Anayasa, milletimizin siyasi, ekonomik, kültürel can damarlarını kurutmaya ve kuşatmaya ahdetmiş bir zihniyetin eseri olarak ortaya çıktı. Türkiye'yi büyük bir tarihi mirasın taşıyıcısı, emanetçisi olarak göremeyenlerin müellifi olduğu bu anayasa; bizim için, demokrasimiz için kocaman bir ayıptır. Geçen 13 yılda Anayasa'nın pek çok hükmünü değiştirdik, ancak yine de köklü bir değişimle demokrasiye özünden bağlı, özgürlükçü, yenilikçi bir anayasa hazırlamayı daha fazla erteleyemeyiz. Millet iradesini hiçe sayan vesayetçi anlayışları tam manasıyla tedavülden kaldırmanın yolu yeni anayasadır. Yeni Meclisimiz bu tarihi görevi yerine getirmelidir. Bu konuda sadece Meclis'teki siyasi partilerle değil Meclis'te yer almayan partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve toplumun bütün kesimleriyle istişareyi esas alıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki en büyük grup sıfatıyla yine bu şerefli görevde öncü olacağız ve inşallah yeni anayasayı en geniş mutabakatla hayata geçireceğiz."

"AYRIMCILIĞIN HER TÜRLÜSÜNÜ REDDEDECEĞİZ"

Türkiye'yi insan hak ve özgürlüklerine bağlı, insan onurunu korumayı esas alan, gelişmiş demokrasisiyle örnek bir ülke haline getirmek için çaba göstereceklerinin altını çizen Davutoğlu, "Aziz milletim, siyasetimizin esası, istisnasız bütün vatandaşlarımızın hukukunu korumak, savunmak ve geliştirmek olacaktır. Kimsenin hukukunu kimseye çiğnetmeyeceğiz. Güç ve kuvvetin değil hukuk ve adaletin belirleyici olduğu bir anlayışla ülkemizi yöneteceğiz. İnsanlarımıza bu inançla hizmet edeceğiz. Ayrımcılığın her türlüsünü reddedeceğiz. Diyaloğa ve eleştiriye daima açık olacağız." diye konuştu.

25 sektörel değişim programına ilaveten yapısal düzenlemeler yapacaklarını dile getiren Davutoğlu, şeffaflık konusunda, kamu maliyesine ilişkin, yatırım ortamının iyileştirilmesi, iş gücü piyasası ve istihdamın artırılmasına dönük kapsamlı bir reform paketleri olduğunu kaydetti.

"CHP VE MHP GÖRÜŞMELERİNDEN TÜRKİYE İÇİN HAYIRLI NETİCELER ALACAĞIZ"

Türkiye'nin bütün meselelerini bütün taraflarla bir mutabakat içerisinde, el birliğiyle çözmek istediklerini ifade eden Davutoğlu, "Biz her türlü yapıcı eleştiriye, her türlü öneriye açığız. Her attığımız adımı diğer siyasi partilerle uzlaşma içinde atmak istiyoruz. Her aşamayı kamuoyumuzla paylaşarak çalışmalarımızı şeffaf biçimde yürütme kararlılığındayız. Bu çağrımız samimi bir çağrıdır, gereğini de yapıyoruz, yapacağız. Bunun bir ilk adımı olarak bu hafta başında başta yeni anayasa çalışmaları olmak üzere önümüzdeki dönemde yapacaklarımızı görüşmek üzere siyasi partilerden randevu talep ettik. 30 Aralık ve 4 Ocak'ta Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanları ile bir araya geleceğiz. İnanıyorum ki bu görüşmelerden Türkiye için hayırlı neticeler alacağız." şeklinde konuştu.

"HAYIRLI OLSUN, ARTIK KONSOLOSLUKLAR ÖNÜNDE UZUN SIRALAR, KUYRUKLAR BEKLEMENİN DÖNEMİ KAPANIYOR"

Avrupa Birliği (AB) müktesebatına uyum sürecini hızlandırmakta kararlı olduklarını dile getiren Davutoğlu, yargı sistemini başta AB olmak üzere uluslararası norm ve standartlara göre yeniden yapılandıracaklarını söyledi. AB'ye katılım için ulusal eylem planını titizlikle hayata geçireceklerini anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Yine çok özel önem verdiğimiz, vatandaşlarımız için vize serbestisi sürecinin de takipçisi olacağız. Bütün hedeflerimiz için bu zirve, Avrupa Birliği sürecimizde bir yeniden başlangıç dönemi olmuştur. Bu zirveyle fasılların tekrar açılmasından Schengen Vizesine kadar pek çok alanda hızlı gelişmeler bekliyoruz. Değerli vatandaşlarım, inşallah en geç 2016 Ekim'ine kadar Schengen Bölgesine vizesiz seyahat imkanına kavuşmuş olacaksınız. Hayırlı olsun, artık konsolosluklar önünde uzun sıralar, kuyruklar beklemenin dönemi kapanıyor."

Avrupa Birliği Zirvesi'nde ayrıca Suriyeli kardeşleri için de önemli kazanımlar elde ettiklerini belirten Davutoğlu, şunları ifade etti: "Suriye'de yaşanan trajediye Avrupa Birliği'nin tam olarak yönelmesini sağlamış olmayı son derece önemli buluyorum. Bu çerçevede Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'de acil ve sürekli insani yardım sağlayacak. Aynı zamanda genel mali destek de önemli ölçüde artırılacak. Avrupa Birliği Türkiye'ye başlangıç olarak 3 milyar Avro ilave kaynak sağlamayı taahhüt etti. Sınırlarımıza ulaşanların dinine, mezhebine, ırkına bakmadan yardımına koştuk, bütün bunları yaptık, yapıyoruz, bundan sonra da yapacağız. Bu bize inancımızdan, kültürümüzden, tarihimizden gelen ulvi bir sorumluluktur. Ama bütün bu yardımları yapmamız, Suriyeli kardeşlerimize destek olmamız, onların daha iyi şartlara ulaşmasına yönelik arayışlarımıza mani değildir. Bugün eğer Avrupa Birliği'nde yöneticilerden sokaktaki pek çok kesime kadar Suriye dramına bir duyarlılık ortamı oluşmuşsa, emin olun bunda Türkiye'nin izlediği etkin, ısrarcı stratejinin büyük payı vardır."

64'ncü Hükümet'in kurulmasının ardından ilk yurt dışı ziyaretini KKTC'ye yaptığını hatırlatan Davutoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı başta olmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yetkilileriyle adada çözüm hedefine yönelik atılacak adımların konuşulduğunu söyledi. "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti her zaman her meselesiyle yüreğimizdedir, her zaman da öyle olacaktır." diyen Davutoğlu, şunları ekledi: "Anadolu'dan Kuzey Kıbrıs'a ulaşan, Anadolu'nun can suyu, sevda ve muhabbet yüklü suyu Kıbrıs'a da bereket ve barış getirecektir."

"MÜDAHALELER SURİYE'DEKİ SORUNLARI BÜYÜTÜYOR"

Müdahalelerin Suriye'deki sorunları büyüttüğüne dikkat çeken Davutoğlu, Türkiye'nin bulunduğu bölgede birçok sıkıntı yaşandığını ve çevresinde birçok çatışma alanı olduğunu ifade etti. "Etrafımız ateş çemberiyle çevrili. Bu yaşananların bizim sınırlarımızda birçok soruna yol açtığı da bir gerçek." diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Şunu baştan ifade edeyim, biz tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız, bölgemizde sadece barış ve sadece barış istiyoruz. Bu sadece bizim dış politikamızın ilkesel bir tutumu değil aynı zamanda ulusal güvenliğimizin de bir gereğidir. Suriye ve Irak'ta yaşananlar bu iki ülkeye olan sınırlarımızda ciddi sorunlara sebep oluyor. Suriye'de uzun zamandır bir otorite boşluğu var ve kargaşa yaşanıyor. Başta mülteciler meselesi olmak üzere Suriye'de yaşanan her olumsuzluk ülkemizi etkiliyor. Birçok ülke yaşanan bu kargaşayı artıracak şekilde bölgeye müdahil olmaya çalışıyor. Bu müdahaleler Suriye'deki sorunları çözmüyor, aksine daha da büyütüyor. Geçen ay mükerrer uyarılarımıza rağmen Suriye sınırımızı ihlal eden uçağın düşürülmesi üzerine Rusya'yla yaşadığımız gerilim bu sorunlara yeni bir boyut ekledi. Suriye'deki bütün tarafların orada bulunmak için ileri sürdükleri gerekçe DEAŞ'tır. Ancak görüyoruz ki yaşananlar DEAŞ'la mücadeleyi aşan müdahalelerdir. Rusya'nın son zamanlarda yaptığı 4 bin 198 sortiden sadece 191'i DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılar olmuştur. Diğer bombalamalar birçoğu Türkiye'ye yakın bölgelerde bulunmak üzere ılımlı muhaliflerin mevzilerine ve hatta sivil insanlara yönelik olmuştur. Son saldırılar ise özellikle Bayırbucak Türkmenleri'ni hedef almıştır. Rusya'nın alana girmesiyle sivil ölümlerde de kayda değer artış yaşandı. Bu sayı son haftalarda 600'ün üzerine ulaştı ve daha da yüksek rakamlara doğru her gün artıyor. Bunu sadece biz söylemiyoruz, bunu uluslararası insan hakları kuruluşları söylüyor. Bu bilançodan 150'den fazlasının çocuk olduğunu tüm dünyanın bilmesini istiyoruz."

"ÇÖZÜM ESAD'IN YERİNE MEŞRU BİR HÜKÜMETE BIRAKILMASIYLA MÜMKÜN"

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Suriye ile ilgili alınan kararı dile getiren Davutoğlu, "Rusya'nın da yazımında aktif rol oynadığı bu kararın daha mürekkebi kurumadan çıkıp sivilleri bombalaması anlaşılır bir şey değildir. Rusya'nın siviller ve ılımlı muhalifleri hedef almaktan bir an önce vazgeçmesi gerekiyor. Uluslararası toplumun bu konuda harekete geçmesini bekliyoruz. Aksi takdirde Suriye ihtilafı daha yıllarca sürecek, terör de maalesef bitmeyecektir. Suriye'deki krizin çözümü, ancak ve ancak Esad'ın yerini meşru bir hükümete bırakmasıyla mümkündür. Meşruiyetini tümüyle kaybetmiş bir yönetimin varlığını sürdürmesini öngören bir girişimin Suriye'ye barış ve istikrar getirmesi de mümkün değildir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı, sorunun diplomatik çözümü açısından olumlu bir adımdır, bunun için destek de beyan ettik. Ancak bu kararın Suriye halkını Esad'ın zulmünden koruyacak gerçekçi bir perspektife kavuşması gerekiyor. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Cenevre Bildirisi temelinde Suriye'de siyasi geçişe dayalı kalıcı bir çözüm için Suriye muhalefeti ve diğer fikirdaş ülkelerle birlikte gayretlerini sürdürecektir." şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE KOMŞU ÜLKELERİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASI KONUSUNDA HASSAS"

Irak'ta terör örgütlerinin ve özellikle de DEAŞ'ın yol açtığı ciddi sıkıntılar olduğunu belirten Davutoğlu, Irak Merkezi Hükümeti ve Silahlı Kuvvetlerinin DEAŞ saldırıları karşısında etkin tedbirler alamadığını ileri sürdü. Musul gibi ülkenin ikinci büyük kentinin düşmesinin, bu tehdide karşı mücadelede yerel güçlerle birlikte uluslararası destek ve işbirliğinin gerekliliğini bir kez daha ortaya koyduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Biz bu çerçevede Irak makamlarının talepleri doğrultusunda, gerek Peşmerge gerekse Musullu yerel gönüllülere eğitim ve donanım desteği sağlıyoruz. Bu desteğimiz, Musul kurtarılıncaya kadar devam edecektir. Bu amaçla gönderdiğimiz eğitim birliğinin güvenliği için asker, mühimmatta yeniden tanzim de dahil olmak üzere her türlü tedbiri almak durumundayız. Nitekim DEAŞ'in Başika'daki eğitim kampımızın olduğu bölgeye gerçekleştirdiği saldırılar bu konudaki haklılığımızı bütün dünyaya göstermiştir. Türkiye komşu ülkelerinin toprak bütünlüğünün korunması ve bölgenin terör örgütlerinden arındırılması konusunda her zaman hassasiyet göstermiştir. Bizim bölgeye ilave olarak gönderdiğimiz askerimizin temel amacı, DEAŞ'a karşı orada görev yapan eğiticilerimizi ve eğitilen Musulluları daha iyi koruyabilmektir. Terör tehdidi olduğu sürece oradaki varlığımızı hiçbir şekilde tehlikeye atmayacak tarzda teyakkuz halinde olmaya devam edeceğiz."

"TERÖR ÖRGÜTÜ, GÜVENLİK GÜÇLERİMİZLE VATANDAŞLARIMIZI KARŞI KARŞIYA GETİRMEYİ HEDEFLEYEN KİRLİ HESAPLAR İÇİNDE"

Terör örgütü PKK'nın Doğu ve Güneydoğu'daki bazı ilçelerde vatandaşların hayatını hiçe sayarak saldırılar gerçekleştirdiğini, hendekler kazıldığını, barikatlar kurulduğunu, camilerin ve okulların yakıldığını, sivillerin kalkan yapıldığını anlatan Davutoğlu, "Terör örgütü, güvenlik güçlerimizle vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmeyi hedefleyen kirli hesaplar içindedir. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyecek ve bu illeti bu topraklardan mutlaka temizleyeceğiz. Terörle yürüttüğümüz mücadelede sivillere zarar gelmemesi için kılı kırk yaran bir dikkatle hareket ediyoruz. Evlerini terk eden vatandaşlarımız, dükkanlarını açamayan esnafımız, okullara gidemeyen öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz müsterih olsunlar. Hiçbir vatandaşımızı terörün, şiddetin kucağına, insafsızlığına terk etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümetimiz daima yanlarındadır. Mağduriyetlerinin giderilmesi için her türlü tedbiri aldık, alıyoruz. Esnaf kardeşlerimizin kayıpları ve mağduriyetleri giderilecek. Hiç kimsenin endişesi olmasın, hiçbir çocuğumuz, hiçbir öğrencimiz mağdur olmayacak. Onların hiçbir mağduriyet yaşamaması için Milli Eğitim Bakanlığımız gerekli bütün tedbirleri aldı, almaya da devam edecek. Milli Eğitim Bakanlığımız bu süreçte yaşanabilecek eksiklikleri tamamlamak üzere hafta sonları ve gerekirse sömestr tatilinde yoğunlaştırmış bir program izlemek üzere gerekli bütün tedbirleri aldı. Çocuklarımız güzel ülkemizin her tarafında olduğu gibi 180 iş günü ve sağlıklı bir eğitim ortamında eğitim alacaklar. Bizim için her gencimiz, her çocuğumuz çok değerli ve bir tekinin bile zarar görmesine asla izin vermeyiz. Oradaki o güzel masum çocuklarımızı geleceğe en iyi şekilde hazırlayacağız. Onları teröre, terörün karanlık dünyasına asla terk etmeyeceğiz. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi her ne pahasına olursa olsun ayakta tutacak ve ortak geleceğimizden asla vazgeçmeyeceğiz." dedi.

Yeni yıl mesajı da veren Davutoğlu, "2016 yılının bütün insanlık için, gönül coğrafyamız için, ülkemiz için, bütün şehirlerimiz için, siz bütün vatandaşlarımız için hayırlı, güzel günlere vesile olmasını diliyorum. 2016 yılı yeni bir dönemin, kardeşliğimizin, muhabbetimizin pekiştiği yeni bir başlangıcın yılı olmasını diliyorum." ifadelerini kullandı. CİHAN
<< Önceki Haber "Türkiye darbe dönemi anayasasıyla yönetilmenin ayıbını... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER