Zaman Yazarı Ali Bulaç’ın,
Baykal’a ‘
Gorbaçov misyonu’ yüklediği makalesi üzerine
Ahmet Altan Taraf’ta, çarşaf açılımından hareketle
CHP’den
Kürt sorununu da çözecek,‘sistem’i demokratikleştirecek adımlar atmasını beklemenin güçlüğü üzerinde duruyordu.
Dün de değinmiştik; ‘Baykal, Türkiye’nin Gorbaçov’u olabilir mi?’ sorunsalına kafa yorarken CHP’nin üye tabanını ‘çarşaflı, başörtülü’ kadınlara açma siyaseti ve söyleminin ‘parti politikası’na dönüşmesi için yeni karar süreçlerine ve ‘bağlayıcı’ metinlere ihtiyaç var.
CHP’nin ‘Değişim için Pusula’ adlı program taslağı, bu açıdan önemli bir ‘referans’ kaynağıdır.
Orada İslami kesimi heyecanlandıran ‘ılımlı Laiklik’ten eser yok!
Deniz Baykal,SHP’de İnönü’ye muhalefet yaptığı yıllarda İsmail Cem ile birlikte ‘Yeni Sol’ açılımını yapmıştı.O zamanda da ‘değişim’in altını çizmiş,Türkiye’de sosyal demokrat hareketin,‘sağlaşmak, sığlaşmak ve düzenle benzeşmek’ gibi tehlikeli bir noktaya sürüklendiğini saptamıştı.
1990’ların Baykal’ı,‘Solculuğumuza ve demokratlığımıza daha fazla sahip çıkacağız, daha az geçmişin, daha fazla geleceğin partisi olacağız’ diyordu.
Uzun yıllar siyasette kalmanın sorunu,bu sözlerin zaman içinde hatırlanıyor olması!
Baykal sonradan Türkiye’nin ‘sağa, milliyetçiliğe kaydığını’ görerek,‘
Anadolu solu’nu Şeyh Edibali’yi keşfetti.2007
seçimlerinde partiyi ‘Ergenekon’a açtı.
Cumhuriyet mitinglerinin rüzgârını arkasına almak uğruna,
İzmir mitinginde ‘ulusalcı’
Tuncay Özkan’ı kürsünün altından dinlemeye bile razı oldu.
Taraf’ta Alper Görmüş,1993’te CHP’deki değişim yıllarında Baykal’a danışmanlık yapan
Şahin Alpay’ın,Deniz Bey’in ‘soldan sapmasında, Uğur
Mumcu suikastının etkisinden’ söz ettiğini yazıyordu.
15 yıllık bu ‘sağcı, ulusalcı’ sürüklenmeden sonra Baykal,2008’de bu kez ‘kimliği, inancı, farklılığı, çoğulculuğu’ öne çıkaran bir politikayla halka, muhafazakâr İslam’a açılıyorsa ‘Ne değişti?’ diye bakmak gerekiyor:
Cumhurbaşkanlığı krizi aşıldı; Çankaya’da, eşi‘inancı gereği’ başını örten bir Cumhurbaşkanı görev yapıyor.
Ergenekoncular ve darbeciler cezaevinde olduğuna göre,askerin zoruyla iktidarları değiştirmek artık olanaksız.
AB süreci de buna engel.Baykal,‘başbakan olacaksa’ geriye tek yol kalıyor: Seçim kazanmak!
CHP şimdi programını buna göre revize ediyor. Ancak program, Gorbaçov tarzı bir ‘restorasyon’dan çok, CHP’den bağımsız gerçekleşen reformları kabullenmeden öteye geçmiyor.Küreselleşmenin bir ‘dayatma’ olduğu düşüncesindeki program taslağıyla 21.yüzyıl vizyonu nasıl savunulabilir? Yine de,‘
demokrasinin kesintilere uğramasını önlemek’ hedefini demokrasi adına bir ilerleme sayıyoruz.