HAFIZASI OKTAY EKŞİ’Yİ ALDATIYOR

Anlaşılan o ki Oktay Bey son dönemde “Osmanlı” adının sık telaffuz edilmesinden rahatsız olmuş.


Hafıza bazen insanı çok kötü yanıltabilir. Bu yüzden “gazeteci not almalıdır” derdi hocalarımız.Hürriyet Gazetesi Başmuharriri Oktay Ekşi yazısında Osmanlı’ya ve padişahlarına verip veriştirmiş. Anlaşılan o ki Oktay Bey son dönemde “Osmanlı” adının sık telaffuz edilmesinden rahatsız olmuş. Aslında Osmanlı’yı gündemde tutan da kendileri ama… Neyse. Ekşi’nin Cihan-Şümul Devlet-i Ali Osman’dan ve padişahlarından beklentisi nedir, bu husumet niyedir bilmiyoruz. Ancak, kanaatimce tarihe mal olmuş insanları yargılama rolüne soyunan bir kişinin öncelikle bilgisinin kapsamlı, hafızasının sağlam, referanslarının da kuvvetli olması gerekir. Burada Ekşi’ye karşı Osmanlı padişahlarını savunacak değiliz. O işi tarihçiler yapacaktır zaten. Bizim dikkatimizi çeken, Ekşi’nin yazısındaki bir başka bölüm. Oktay Ekşi, metrobüs yolu açılışında “Son Osmanlı Padişahı…” pankartının kaldırılmasıyla, Ankara Tandoğan’da “Ordu Göreve” pankartlarının açılmasını karşılaştırıyor yazısında. AK Partililer “padişahlı” afişi provokasyon olarak nitelediğinden, Erdoğan’a ya da partisine söz söyleyemiyor Oktay Bey. Ama lafı bakın nereye getiriyor? “…birkaç yıl önce Ankara'daki Tandoğan Meydanı'nda rektörlerin ve üniversite öğrencilerinin katıldığı bir yürüyüşe birileri elindeki "Ordu Göreve" yazılı bez afişle katıldı diye bugünün "yandaş" kalemleri rektörleri suçlamak için demedik laf bırakmamışlardı. Oysa o afişin de "provokasyon" amacıyla oraya getirildiği belliydi ve toplantıyı düzenleyenler hemen afişi toplattırıp açanı da meydan dışına attırmışlardı. Hala aynı olayla ilgili aynı iftirayı tekrar edip duranlar var.” “Son Osmanlı…” pankartı, Ekşi’ye Erdoğan’a karşı açılan “Ordu Göreve” pankartlarını hatırlattığına göre, Sayın Ekşi mutlaka biliyordur. “Ordu Göreve” pankartları Ankara Tandoğan Meydanı’nda 2003 yılında açılmıştı. Yürüyüşü organize eden ADD, başkanı da Emekli Orgeneral Şener Eruygur’du. Eruygur meselesi biraz derin. Dilerseniz bu noktaya sonra yeniden dönelim, ve Ekşi’nin Ankara’daki yürüyüşe dair yazdıklarına bakmaya devam edelim. Oktay Bey “Ordu Göreve” afişinden bahsederken tekil ifade kullanmış. Yani bir tane bez afiş açılmış, o da “apar topar” toplatılmış.” Açan da meydan dışına çıkarılmış. Bunun provokasyon olduğu da zaten belliymiş.” O görüntü dün gibi gözümüzün önünde olmasa inanırdık belki. Ama en başta, Sayın Ekşi’nin hatırladığı gibi o yürüyüşte bir tane bez afiş değil, kocaman bir afiş, onlarca da “Ordu Göreve” yazılı pankart ve döviz vardı. Açılır açılmaz da toplatılmadılar. Aksine rektörler uzun süre o pankartların önünde yürüdü. Gayet de huzurlu ve mutluydular ki boy boy resim ve görüntü çektirdiler. Meydandan da kimse atılmadı. Provokasyon olduğu ne zaman söylendi biliyor musunuz? O akşam ve ertesi gün birçok televizyon-gazete “bu devirde bu da neyin nesi” diye eleştiri bombardımanına başlayınca. Dahası yürüyüşe katılan rektörlere sonraki günlerde “ordu göreve” pankartlarının darbe çağrısı olup olmadığı soruldu. “Bu devirde ne darbesi canım” diyen oldu mu? Hayır. Peki ya ne dediler? “Ordumuza güveniyoruz.Zaten görevlerinin de başındalar.” İyi cevap. “Değme zülf-ü yare kimse kırılmasın.” Gelelim derin meseleye. O yürüyüşü tertip eden Emekli Orgeneral Şener Eruygur’un Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarının mimarı olduğunu hatırlatırsak “Ordu Göreve” pankartları biraz olsun yerine oturur sanırım. Siz bir de buna, Eruygur’un Türkiye’de darbeye zemin hazırladığı iddia edilen Ergenekon yapılanmasının yöneticisi olduğu suçlamasıyla tutuklandığını da ekleyin. Her şey yerine oturduysa, o pankartları açan öğrencilerle Eruygur’un, olaydan sonra bir araya gelip yemek yedikleri bilgisini de bu makaleye kapak yapalım. Ayrıca Oktay Bey, Osmanlı Padişahlarına ver yansın ederken “ Ordu Göreve” pankartlarını eleştiren medyayı da müfteri ve yandaşlıkla suçluyordu. Mutlaka bilerek yazmıştır ama biz yine de söyleyelim. “Darbe çağrısına sert tepki gösteren gazeteler arasında Hürriyet grubundan olanlar da vardı. Hatta iyi serttiler de hani. Sonuç olarak bir gazetenin baş muharriri ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi’yi düzeltmek haddimiz değil elbette. Ama yüzlerce yıl önce yaşamış, Osmanlı Padişahlarını bugün yargılayıp “tebasına zulm etmek”le suçlayan dehanın, “daha dün” yaşanan bir olayla ilgili bazı noktaları atlaması tuhaf geldi açıkçası. Üstelik, hakaret ettiği kişiler de nihayetinde bizim ecdadımız. Yabancı ya da devşirme değil.
<< Önceki Haber HAFIZASI OKTAY EKŞİ’Yİ ALDATIYOR Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER