GAZETECİLİK NEREDE BİTER?

Hükümet darbesinin ya da ayaklanmanın hangi şartta meşru sayılacağı sorusunun cevabı sır değil.


Ölçü, hareketin kime karşı yapıldığı sorusuna, totaliter idareye, diktatörlüğe, zulme karşı cevabı verilip verilemediğidir. Ancak ve sadece o şartla, her sınıf, her meslek grubundan insanlarla birlikte gazeteci için de isyan hak olur. Bunun dışında hiçbir sebep demokrasiyi idare biçimi olarak seçmiş bir toplumda darbe girişimine desteğe ve bu amaçla sürdürülen gizli/açık, askeri/sivil faaliyetlere iştirake hak verdirmez. Gazeteciliğin bittiği, siyasetin başladığı nokta budur. 1960 öncesinden başlayarak Türk basınında var olan gazeteci/siyasetçi tipinin bariz vasfı, işine geldiğinde basın kartını ortaya koyarak koruma talebinde bulunması, işine geldiğinde ve fırsat bulduğunda siyaset sahnesine sıçramakta tereddüt etmemesidir.. Bugüne kadar gerçekleşmiş bütün askeri darbelerin ve darbe teşebbüslerinin içinde, planlayıcı, destekleyici ya da amaca ulaşıldıktan sonra önemli bir mevkiye getirilmesi düşünülerek kazanılmış kişiler listesinde gazetecilerin bulunması tesadüf değildir. 27 Mayıs gazeteci/ siyasetçinin sahneye çıkışı bakımından dönüm noktasıdır.. 22 Şubat- 21 Mayıs darbe girişimlerinin içinde/ yanında gazeteciler vardır, keza 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın, 27 Nisan’ın yanında/içinde de.. Bir gazete yazısı çerçevesine ayrıntıları sıkıştırıp lafı uzatmak gereksiz.. Merak eden sırasıyla Metin Toker’i, İbdi İpekçi’yi, Orhan Birgit’i, Necati Zincirkıran’ı, Hasan Cemal’i, Altan Öymen’i, Kenan Evren’in hatıralarını ve nihayet Ergenekon Davası’nın iki iddianamesini okusun.. Bu noktada herhalde gazeteci/ yazarın tavrı, siyasi iktidara itirazı, itirazı istikametinde eylemi olamaz mı sorusuna cevap vermem gerektiğini düşünüyorum.. İtiraz, muhalefet, eleştiri, hiç kuşku yok ki bu mesleğin özü, olmazsa olmazı.. Demokrasiyle idare edilen bir toplumda, totaliterizm, dikta, ırkçılık heveslerine karşı kitleleri duyarlı kılacak, alarm sirenlerini açacak, gerektiğinde bayrağı eline alıp direnecek ilk insan gazeteci.. Ancak bu şartların hiçbirisinin bulunmadığı, her şeyin demokratik sistem ve mer’i hukuk kuralları içinde ceryan ettiği ortamda; ideolojik evham, siyasi husumet ya da mizaç uyuşmazlığından kaynaklanan öfke sebebiyle, kitleleri darbe için gerekli koşulların var olduğuna inandıracak provakatif eylem planlayanlarla ne seviyede olursa olsun işbirliğini, yan yanalığı gazetecilik olarak görmenin imkânı yok.. Gazetecinin bu yola girmekteki halisane niyeti, eskilerin isar dediği diğergamlığı ve zihninde tehdit olarak gördüğü siyasi tabloya darbecilerin dünyasında karşılık bulduğu kanaatine samimiyetle varmış olması, gerçeğin ne olduğunu göz ardı etmenin mazereti sayılamaz, içine düştüğü durumdaki yanlışlık vasfını değiştirmez.. Zira aksi kabul edildiği takdirde, sadece gazetecinin değil darbe planlayanların tamamının gerçekte hulus-i kalble hareket eden, adalet duygusuna sahip samimi kişiler oldukları ve gerçekleştirmek istedikleri darbeyle toplumun hayrına iyi şeyler yapmayı hedefledikleri hükmüne varmak gerekir..
<< Önceki Haber GAZETECİLİK NEREDE BİTER? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER