DTP ÇİZGİSİNİ SORGULAMA FIRSATI

Zaman gazetesinde İsmail Avcı imzasıyla çıkan "DTP'de Kürt sorunu açılımı" başlıklı haber, ilginç bir gelişmeyi haber veriyor. Haberin flaş cümlesinde şu ifade var:


"Demokratik Toplum Partisi (DTP), Kürt sorununun çözümü için ilk kez kendisi gibi düşünmeyen Kürt kökenli siyasetçi, yazar ve parti başkanlarıyla bir araya geliyor." Haber şöyle devam ediyor: "Diyarbakır'da 13 Haziran'da Demokratik Toplum Kongresi adıyla yapılacak toplantıya terör örgütü PKK'nın yıllardır hedef gösterdiği isimler davet edildi. DTP'nin davetiye gönderdiği kişiler arasında KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi, HAK-PAR Genel Başkanı Bayram Bozyel, eski ANAP milletvekilleri Haşim Haşimi, Abdülbaki Erdoğmuş, yazar Altan Tan, Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Platformu'nun eski Başkanı Abdulhakim Daş, eski HEP Genel Başkanı Feridun Yazar ve bölgedeki din adamları ile kanaat önderleri bulunuyor. "Kongrede, öncelikli olarak Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde Kürtler'in nasıl bir yol haritası izlemesi gerektiği tartışılacak. Toplantının ardından Kürtler'in istek ve talepleri bir kez daha kamuoyuna açıklanacak. "Kongrenin sözcülüğünü DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata yapıyor. Ata, kongreyle ilgili açıklamasında, DTP dışındaki diğer Kürt parti temsilci ve yazarlarının davet edilmesini şöyle yorumluyor: "Kürt halkının tüm kesimlerine ve bu konuda söz söylemek isteyen herkese bu kongrenin kapısı açıktır. Yeter ki bu topraklarda verilen barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesine saygılı olunsun. Bu kongre, sadece Kürt toplumunun değil, bu coğrafyanın bir bileşenidir." Böyle bir kongrenin iki türlü sonucu olabilir: Birisi, DTP'nin, tüm Kürt hareketini şemsiyesi altına alması ve temsilde tekel oluşturmasıdır. DTP'nin son mahalli seçimlerde Kürt toplumunun muhafazakar kesimlerini de kapsayacak bir dil oluşturmaya çalıştığını biliyoruz. Bu, onun devamı olabilir. İkincisi ise Kürt meselesinde DTP tekelini sorgulayıcı bir platformun oluşmasıdır. Acaba hangisi öne çıkacak? Kürtlüğün aksakallarından olan Abdülmelik Fırat, ısrarla DTP'nin Kürtler'in yüzde 20'sini temsil ettiğini, yüzde 80'inin, DTP'nin siyasi-ideolojik çizgisi ile buluşmadığını ifade ediyor. Kürt toplumunun dindar bir kişiliğe sahip olduğu, DTP-PKK çizgisinin ise laik-marksist-sol diye nitelenebilecek ama her halükarda din ile mesafeli bir hüviyette bulunduğu biliniyor. Bu hüviyetiyle, Ankara eksenli siyasette CHP çizgisi ile ayniyet arz ettiği, hatta kurulu düzenin Kürt varyasyonu olduğu da seslendirilen görüşler arasında. Peki "Kürt meselesi" dediğimizde, "İslamcı-dindar-muhafazakar" kanatla DTP birebir örtüşüyor mu? Hem ideolojik anlamda örtüşüyor mu hem siyasi temsil anlamında örtüşüyor mu? Şöyle sorayım: İslami hassasiyetlere sahip bir seçmen, diyelim, önde görülen bir aydın, kendini temsil etmek üzere Emine Ayna'ya ya da Pervin Buldan'a oy verir mi? Bunun ardından gelecek soru da şudur: Vermezse ne yapar? Burada bir sorun var. İslamcı-muhafazakar-dindar çizginin siyasi temsili sorunu bu... Denebilir ki, o kesim kendisini AK Parti'de temsil ediyor. Bu tartışılabilir. Evet, AK Parti'de belki DTP'den de çok Kürt oyu var, belki bu tarz karma bir siyasi temsil daha sağlıklıdır. Ama, Kürt meselesinde iş, daha "içten" bir temsili gerektirir noktaya gelmiş bulunuyor. Şöyle anlatayım: DTP çizgisine yönelik bir AK Parti eleştirisi, "dıştan" bir eleştiri olma zaafı taşıyabilir. Nitekim AK Parti içinden "Kürt kimliği" ile yapılan çıkışlar bile, son seçimlerde "Ankara tarafından devşirilmiş" muamelesine tabi tutuldu. AK Parti'nin Diyarbakır Belediye Başkan adayı Kutbeddin Arzu'nun bu noktadaki sızlanışını hatırlamak lazım. Başbakan'ın eleştirileri ise en kısa yoldan, "statükonun uzantısı-Genelkurmay'ın izdüşümü" yaftasını yiyebiliyor. DTP-PKK çizgisinin temel hesabı, Kürt sorununun patronu haline gelmektir. Görüştüğüm İslami hassasiyet sahibi aydınlar ise çizgilerinin siyasi temsil hüviyeti kazanamamış olmasından şikayetçidir. İşte bu kongrenin, bir DTP-PKK patronajına dönüştürülmesini önlemek gerekiyor. Bu kongreden, böyle bir patronajı güçlendirecek bir bildiri çıkarsa, bunun Kürt meselesinin çok yanlış mecralara gitmesinde önemli bir dönüm noktası olacağı kuşkusuzdur. Kongre sözcüsü Ayla Akat Ata'nın belki de en dikkat çekici cümlesi şudur: "Bu kongre, sadece Kürt toplumunun değil, bu coğrafyanın bir bileşenidir." Eğer böyle ise yani bir büyük coğrafya zemininde bir muhasebe öngörülüyorsa, burada İslami hassasiyet sahibi Kürt aydınların söyleyeceği çok şey bulunacaktır. Bana göre, İslami hassasiyet sahibi aydınlar açısından, doğruları söyleme adına, ciddi bir çalışma gerekiyor. DTP-PKK çizgisinin Kürt halkı ile hangi boyutlarıyla buluştuğunu, nerelerde farklılık oluştuğunu, yürütülmekte olan stratejinin, küresel ilişkiler içindeki yerinin ne olduğunu, uzun vadede nasıl bir temsil ve yapılanma öngörüldüğünü, İslam coğrafyası bağlamında nasıl bir konumlanmanın tasarlandığını... Böyle bir yığın temel konu... Bir Şerafettin Elçi, bir Altan Tan, bir Haşim Haşimi, bir Abdülmelik Fırat... Ne bileyim ben, mesela "Bediüzzaman Said Nursi hazretleri olsaydı ne derdi?" başlıklı bir çözüm çerçevesi üzerinde bile durulabilir. Özetle, DTP bir hamle yapıyor. Bakalım, İslami damar nasıl hareket edecek?
<< Önceki Haber DTP ÇİZGİSİNİ SORGULAMA FIRSATI Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER