Saadet Partisi fabrikası, Milli Gazete çivisi...


Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın kullandığı üslup, konuşurken seçtiği kelime grupları ve metaforlar onun kendi camiasına nasıl baktığını, onları nasıl gördüğünü çok güzel ifade ediyor. Necmettin Erbakan, kendi tebaa ve seçmenine koyun sürüsü gözüyle bakıyor olmalı ki, partisinden zorla gönderdiği Numan Kurtulmuş ve arkadaşlarının arkasından "Sürüden ayrılanı kurt kapar" açıklaması yaptı. Kimi kurt kapar? Sürüden ayrılanı. Sürü kim­? Saadet Partililer! Ne sürüsü? Koyun sürüsü! O halde hoca kendisini de "sürünün çobanı" olarak görüyor. Şöyle diyebiliriz o zaman: Haberlere başlarken "Saadet Partisi sürüsünün çobanı Necmettin Erbakan..." denilirse kimsenin kızmaya hakkı olmaz. Koyunlar kendi sürüsünde kaldığı müddetçe güvendeler. Sürüden ayrılan koyunları doğal olarak kurt kapıyor! Bir siyasi parti yönetiminde, bir cemaatin hizmetinde böyle bir yönetim anlayışı gerilerde kalalı çooook oluyor. Ama Necmettin Erbakan hiç değişmedi. Elbette bu saatten sonra da asla değişmeyecek. Değişmesi de beklenmiyor! Fakat partililer de bir tuhaf. En az iki kişinin iki kolundan tutarak ancak yürütebildiği Necmettin Erbakan için hâlâ "Mücahit Erbakan" diye bağırıyor, slogan atıyorlar. Eğer orada bir yabancı olsa "Eğer mücahit buysa bu partinin bu halde olması normaldir" diye düşünecektir. Aslında bir siyasi parti mücadelesini bir tür savaş gibi düşünerek ona göre jargon kullanmak da artık pek anlamlı değil. Erbakan "mücahit", yaptıkları siyasi faaliyetler de "cihat." Toplumunu, taraftarını gazlamak için zaman zaman böyle bir jargon kullanılabilir ama bu partiyi yönetenler her zaman aynı. Her zaman cihat, her zaman mücahit! Refah Partisi'yken yapılan bir yerel seçimde Genel Başkan Necmettin Erbakan kazandığı belediyeleri açıklarken "partimiz toprak kazanıyor" demişti. Bu şu demek: Eğer bir belediye Erbakan'ın partisindeyse orası "kazanılmış toprak"tır, başkasındaysa "fethedilecek toprak." Yani, kendi dairesinin dışındaki hiçbir şey onun için meşru kabul edilemez. Siyasi parti mücadelesini, kişileri cennet ya da cehenneme götürecek bir kutsal işe dönüştürüyor Erbakan. Sonra da "biz ve ötekiler" diyor. Kendi yanından ayrılanları ise kesinlikle kurt kapacak! Necmettin Erbakan, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının partisinden kopmasının ardından da benzeri açıklamalar yapmıştı. Tayyip Erdoğan bir "şiir okudu diye" hapis cezasına çarptırıldığında ise ne kendisi ne de bugün "ak saçlılar" denilen ihtiyarlar heyeti tek satır tepki dile getirmemişti. Çünkü Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını kurt kapmıştı. Artık ölüydüler yani. Hani bir laf vardır, elinde çekiç olan her şeyi çivi gibi görür. Erbakan da öyle. Bakın şu laflar ona ait: ''Saadet Partisi fabrikadır. Müslüman'ı alır şuurlu Müslüman yapar. Bir insanın başına cihat çivisi, haftalık toplantı çivisi, Milli Gazete çivisi çakılmışsa, bu insan artık şuurlu Müslüman olmuştur." Bugün ne Saadet Partisi fabrikası ne Milli Gazete çivisi kalmıştır. Saadet'te şuurlananlar gemiyi terk ediyor. Bugünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Erbakan'ın partisindeyken "Bize hâlâ çocuk muamelesi yapıyor, Fatih İstanbul'u fethettiğinde 21 yaşındaydı" serzenişini hatırlıyorum. Bir büyük şehrin belediye başkanı da "Ben belediye başkanıyım, bana hâlâ milli görüş takvimi sattırmaya çalışıyor" demişti. Erbakan şimdi "İstanbul'u ikinci sefer fethedecek" dediği oğlu Fatih'i partisinin başına geçirip cihadını taze kanla destekleyecek. 17 Ekim kongresi, yani cihadı, vatana millete hayırlı, uğurlu olsun.
<< Önceki Haber Saadet Partisi fabrikası, Milli Gazete çivisi... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER