İzmir'in şanlı hocaları


Haftalık Aksiyon dergisinin 24-30 Ocak 2011 tarihli nüshasında "İzmir'in 'şan'lı hocaları" başlıklı yazı dikkatimi çekti. Zaten İzmir ile ilgili her şey dikkatimi çeker. İzmir Din Görevlileri Derneği, üyelerine şan dersi aldırıyormuş. Böylece Kur'an hocalarının kronikleşen ses kısıklığına, boğaz ağrılarına, farenjit rahatsızlıklarına da deva oluyormuş. Şan eğitiminin iki temel gayesi: Ses perdelerini doğru kullanmak ve uyumlu ses üretmek. Dolayısıyla bu eğitim insanlara uzun ömürlü, hatta ömrün sonuna kadar "sağlıklı ses" vaat ediyor. Yani ciddi fizikî bir rahatsızlığınız olmadığı sürece şan eğitimli bir sesi çok fazla kullanabiliyor ve performansınızda da en ufak bir düşüş görmüyorsunuz. Bu süreçte, kişiler doğru nefes almak, doğru nefes kullanmak, artikülasyon eğitimi (temel diksiyon), ses elemanlarını tanımak ve doğru kullanmak, vücut potansiyelini tanımak, doğru işitmek gibi konuları öğreniyor. Şan eğitimine devam eden hoca hanımlar, "Kursta sesimi yorduğum için bir ay iyileşemezdim. Şimdi tam atlatır oldum. Hafız olan babam boğaz ağrısından mustaripti. Öğrendiklerimi ona da öğrettim. 'Kızım bu zamana kadar neredeydin?' dedi." (...) "Kurs açılır açılmaz başlardı rahatsızlıklarım. Bütün yıl uğraşır dururdum. Bence şan eğitimi; bütün eğitim fakültelerinde, Kur'an kurslarında zorunlu hale getirilmeli. Biz çok şey öğrendik. Yürümemiz, oturmamız değişti. Meğer derin nefes almadan duruyormuşum saatlerce. Oturmamız, kalkmamızdaki bütün değişiklikler bize sağlık olarak geri döndü." (...) "Kurstan eve gittiğimde artık konuşamıyordum. Çocuğum alışmıştı. 'Yine boğazın acıyor değil mi anne?' diyordu. Diyafram nefesini kullanmak stresi azaltıyor." (...) "Hafızlık eğitimi aldığım esnada sesim çok kısıldı. Önceden dört cüz okurken iki cüzü zor okur oldum. Sebebini bilmiyordum. Doktorlar hep farenjit teşhisi koyuyordu. Şan eğitimi aldıktan sonra sesimi rezonanstan vermeyi öğrendim. Meğer daha önce Kur'an-ı Kerim okurken, ders verirken gırtlağıma çok yükleniyormuşum. Artık sesim kısılmıyor." (...) "Sesim çok inceydi biraz daha kalınlaştı." (...) "Böyle bir çalışmaya ne kadar ihtiyacımız varmış, farkında bile değilmişiz. İşin en kötü tarafı, farkına varmamak zaten. Şan eğitimi ilaç gibiydi. İlk defa antibiyotiksiz tedavi edildik. Verimliliğimiz arttı." diyorlar. Şan eğitimi veren Gönül Hurmalı, "Öğrencilerime karın kaslarını geliştirici bütün kültürfizik hareketlerini yapmalarını söyledim. Nefes kapasitelerini geliştirmek için bir hamlede diyaframı nefesle doldurup, karın kasları sıkı halde iken 'ssssss' şeklinde dişlerin arasından en uzun sürede nefes verme egzersizi önerdim. Mesela, önce 15 saniyede bütün diyaframı boşaltırken bunu 20-30-35 saniyeye çıkarmalarını tavsiye ettim. Üstelik bunlar için özel bir zaman ayırmaları gerekmiyordu. Bulaşık yıkarken, yürürken, arabayla giderken egzersizlerini yapabildiler." diyor. Tûba Kabacaoğlu'nun bu haberinde, diyafram nefesinin ne olduğu ve nasıl alındığı da anlatılıyor: Çiçek koklar gibi, havayı ciğerlerimizin en derin köşelerine doldurup karnımızı dışarı doğru ittiğimizde diyafram nefesini elde etmiş oluyoruz. Nefes verirken de karnımızı hafifçe içeri doğru çekerek çalıştırıyoruz. Diyafram nefesi, yatmakta olan bir insanın doğal nefes alış biçimi aslında. Sırtüstü yatarken, elimizi karnımızın üzerine koyarsak diyaframımızı rahatlıkla hissedebiliriz... Cenab-ı Hakk'ın bize en büyük lütuflarından olan hava... Bedava olan bu nimetten bilhassa temiz havadan derin derin nefes alarak her gün istifade edip şükretmemiz gerekir...
<< Önceki Haber İzmir'in şanlı hocaları Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER