Mısır'da, ince, uzun bir yol


Mısır'daki gelişmeler çok önemli. Fakat konunun uzmanı pek fazla değil. Çünkü Türkiye'de daha ziyade kendi sorunlarımızla ilgiliyiz. Değerlendirmelerin ekseriyeti bu yüzden satıhta kalıyor. Prof. Hayri Kırbaşoğlu'yla konuştum. Sık sık Mısır'a giden, İhvan-ı Müslimin hareketiyle teması olan değerli bir ilim adamı. Gelişmeleri daha iyi anlamaya gayret ettim. Hem okuduklarım, hem de Kırbaşoğlu'nun anlattıklarının ışığı altında edindiğim kanaati sizlerle paylaşıyorum: Bir kere, Mısır'ı değerlendirirken, Türkiye penceresinden bakmamak gerekiyor. Mısır laik bir ülke değil; Medeni Kanunu şeriata dayanıyor. Ve her şeyden önemlisi, Mısır'da İslâmi hayat tarzı korku uyandırmıyor. Aksine, İslâm önemli bir referans noktası. Sosyal ilişkilerde Müslümanlıkla ilgili bir sorun yaşanmıyor. Üniversitelerde başı açık kız da var, başı örtülü de. Kimse, El Ezher Üniversitesi'nde İlahiyat Fakültesi'ni bitirmiş olanları "Sadece imam olabilirsiniz" diye dışlamıyor. Ya da İhvan-ı Müslimin hareketinin yasak olmasının sebebi, laikliğe aykırı bir düşünce tarzını benimsemesi değil. Olay, tamamen siyasi; iktidar çatışması. Hüsnü Mübarek, dürüst seçim yapsa ve İhvancılara da yasak koymasa, sandıkta kaybedecek. Onun meselesi laiklik değil. Zaten, kendisi de, Türkiye'deki Diyanet İşleri Başkanlığı'na muadil olan ve fetva makamı sayılan El Ezher'le işbirliği halinde ülkeyi yönetiyor. İktidar savaşının çeşitli cepheleri mevcut. Mübarek, Amerika ve İsrail'le uzlaştı; halka ters düşen, Enver Sedat'ın çizgisindeki politikayı benimsedi. Hatırlayalım... Türkiye'den Gazze'ye giden yardımı dahi Mısır engellemek istemişti. Elbette, bir de işin fukaralık ve yolsuzluk boyutu var. Hepsi iç içe girmiş durumda. Mübarek, ABD ve İsrail'le işbirliği yaparak, polis devletini sürdürüyor; dar bir çevreye menfaat dağıtıyor. Halk, Mübarek'ten kurtulsa, yoksulluk ve yolsuzluktan da kurtulacağını, dış politikanın ise, ABD ve İsrail'in güdümünden çıkacağını düşünüyor. Hayri Kırbaşoğlu'na teyiden bir soru sordum: "ABD ve İsrail karşıtı, halkın gerçek eğilimini yansıtan bir siyaset anlayışının iktidara gelme korkusunu taşıyorlar. Öyle değil mi?" Kırbaşoğlu, sözlerime katıldı: "Cezayir'de de öyle olmadı mı? Üstelik belediye tecrübesi yaşayan İslâmi Selâmet Cephesi'ne de izin verilmemişti. Yasaklar, radikalleştirir... İhvan hareketi, fukara bir toplum tabanına dayanıyor. Zaten ilk başlarda yoksullara yardım eden bir hareket gibi şekillendi; kitlelerin içindeki gücü bu sosyal dayanışmadan kaynaklandı." *** Mısır'ın önünde ince uzun bir yol var. İktidara gelenler çok iyi niyetler taşısa dahi, demokrasi, bugünden yarına kolay kolay gerçekleşemez. Hele dış politikada radikal bir değişiklik olur ve bölgede İsrail yalnızlaşırsa, kim bilir ne tuzaklar kurulacak, ne karşı darbeler hazırlanacaktır. Ve bu noktada, ordu nasıl bir hakemlik rolü üstlenecek? "Hakemim" derken, Türkiye örneğinde gördüğümüz gibi, bizzat iktidara el koymayacağı ne malum?
<< Önceki Haber Mısır'da, ince, uzun bir yol Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER