Balıkçı bindiği dalı kesmesin

Balıkçı bindiği dalı kesmesin -KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Başçınar: Gırgır dediğimiz çelik halatı olan av aracını 90 kulaç, yani 160 metre derinliğe atıyorsunuz, zemini taraya taraya


TRABZON (A.A) - Tuncay Bekar - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Nadir Başçınar, kıyıda gırgırla av yapılması başta olmak üzere bilinçsiz avlanmayla Karadenizdeki canlı çeşitliliğinin azaldığını belirterek, Balıkçı bindiği dalı kesmesin. Azar azar avlasın ki sürekli avlayabilsin dedi.
     Başçınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 18 Ağustos 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve özellikle gırgırla yapılan avlanma derinliğini 18 metreden 24 metreye çıkartan tebliğe destek vererek, bunun denizdeki canlı çeşitliliğini korumak açısından çok önemli olduğunu belirtti.
     Gırgır avcılığının risklerine işaret eden Başçınar, Karadenizde ışığın dibe kadar ulaştığı derinlik 24-25 metredir. Bu zemindeki bitkilerin de fotosentez yapabildiği ve o bölgede canlı çeşitliliğinin zengin olduğu anlamına gelir. Gırgır dediğimiz çelik halatı olan av aracını 90 kulaç yani 160 metre derinliğe atıyorsunuz zemini taraya taraya içinde ne var ne yok, büyük küçük tamamını topluyor. Böylece hamsi avlarken başka türleri de katlediyorsunuz, canlı çeşitliliğini yok ediyorsunuz dedi.
     Başçınar, balıkların saklanma alanlarının gırgırlarla tahrip edildiğini ifade ederek, Denizi kurutursanız önümüzdeki 100 sene hiç bir şey avlayamazsınız. Ama azar azar avlarsanız 5 bin sene belki bir milyon sene daha avlarsınız diye konuştu.
     Balıkların beslenmek için Karadeniz kıyısına geldiğini söyleyen Başçınar, Balık eylül ayında çoğunlukla kıyıya gelir. Çünkü kıyılar genellikle verimli bölgedir, fotosentez yapan canlıların bulunduğu alanlardır. Balıklar burada beslenebilir. Sular soğumaya başlayınca da açık denizlere çekilirler. Dolayısıyla Karadenizde korunması gereken bölge kesinlikle 20 metrenin altıdır. ABde bu derinlik 50 metre. Balıkçı istiyor ki altın yumurtlayan tavuğu bir kerede keseyim. Seneye ne alacaksınız peki dedi.
     24 metre derinlikte avlanma yasağının Karadenize uygun olmadığı, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine göre yapıldığı eleştirilerine de yanıt veren Başçınar, şöyle konuştu:
     AB ülkeleri Akdeniz, Kuzey Denizi, Atlantik, Baltık Denizi gibi denizlere kıyısı olan ülkelerdir. Türkiyede ticari balıkçılığın yüzde 75-80i Karadenizde yapılır. Ama Karadenizin diğer denizlerden farkı var. Karadenizin hacmi belli. Balıkların kaçabilecekleri alan yok. 150 metre derinde zaten yaşam yok, oksijensiz bir tabaka var. Kıyıda da balığı sıkıştırıyorsunuz. Elinizde sonar var, 10 mil açıkta hangi balık yüzüyor, yoğunluğu ne kadar, hacmi ne kadar, türü ne hepsini görüyorsunuz. Balığa diyorsunuz ki benimle saklambaç oyna. Ben de bir gece görüş dürbünü, termal kamera var sen de hiçbir şey yok ama sen beni yeneceksin, mümkün mü- Karadenizi AB denizleri ile karşılaştırmamak lazım.
    
     -Bilinçsiz avlanmanın zararları-
    
     Karadenizde canlı çeşitliliğinin azaldığına değinen Başçınar, Karadenizin en verimli balıkları istavritti, hamsiydi. İstavrit 80 bin, 100 bin ton avlanırken 14 bin, 15 bin tonlara düştü. Kalkanı artık yiyemez olduk. Eskiden uskumruyu Doğu Karadenizde avlardık artık kayboldu, gelmez oldu. Çinekop 20 santimetre büyüklükte avlanması gerekir, bugün tezgahlarda 15 santimetre çinekop var. Balıkçı bindiği dalı kesmesin. Azar azar avlasın ki sürekli avlayabilsin ifadelerini kullandı.
     Karadenizdeki balık türlerinin azalmasının en büyük nedeninin bilinçsiz avlanma olduğunu vurgulayan Başçınar, şunları ifade etti:
     Karadenizdeki balık türlerinin azalmasının tek sebebi yok. Ama yüzde 75-80i bilinçsiz avlanmadan kaynaklanıyor. Kullandığımız av araçları dünya standartlarının üzerinde. Teknelerimiz 50-60 metre. Büyük dalgalarla mücadele edebiliyoruz. Suyun altında ne olduğunu sonarlarla, radarlarla görebiliyoruz. Göç yollarındaki tahrişler de balık türlerinin yok olmasına sebep oluyor. Hamsi Kuzey Batı Karadenizde ürer. Geldiği yolda Tuna Deltası var. Bu deltadan Karadenize gelen zehirli atıklar ister istemez o bölgedeki verimi olumsuz etkiler.
    
     -İstanbul Boğazındaki gemi trafiği, balığı olumsuz etkiliyor-
    
     Yrd. Doç. Dr. Nadir Başçınar, İstanbul Boğazındaki gemi trafiğinin de balıkları olumsuz etkiliğine işaret ederek, İstavrit, palamut, lüfer gibi türler Marmarada ürerler. Marmaraya bütün İstanbulun kanalizasyonunu bağlarsanız, gemi trafiğini artırırsanız, balığın Karadenize göç ettiği İstanbul Boğazındaki gürültü ve ışık kirliliğini artırırsanız fazla bir şey beklemeyeceksiniz şeklinde konuştu.
     Balığın Karadenizde sürekli avlanabilmesi için duyarlı olmak gerektiğini söyleyen Başçınar, Balığı Karadenizden taksit taksit ve denizi kurutmadan alalım ki ömür boyu yiyebilelim. Hamsiyi 1 liradan, 2 liradan yemeyelim, 3 liradan yiyelim ki kalitelisini sürekli yiyebilelim dedi.
    
     Yayıncı: Murat Kaban
<< Önceki Haber Balıkçı bindiği dalı kesmesin Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER