Adalet Bakanlığı: Haberal ile ilgili yazı, rapor değil müzekkere

Adalet Bakanlığı: Haberal ile ilgili yazı, rapor değil müzekkere

Adalet Bakanlığı, Ergenekon davasında tutuklu olarak yargılanan sanık Mehmet Haberal ile ilgili Adli Tıp Kurumu'nca ilgili adli merciine gönderilen ve basında 'rapor' olarak yansıtılan yazının bir rapor değil, müzekkere olduğunu bildirdi. Bakanlık, Türk Tabipleri Birliği (TBB)'nin basın açıklamasında yer alan ifadelerin ise objektiflik ve bilimsel hassasiyetten uzak, ön yargıya dayalı iddialardan ibaret olduğu ve gerçeği yansıtmadığını belirtti. Yapılan yazılı açıklamada, TBB'nin dün tarihinde yaptığı "Hiç Kimse İktidar Kavgasını Mesleğimiz Üzerinden Yapmasın-Doktorları Serbest Bırakın" başlıklı basın açıklamasında Adli Tıp Kurumu'yla ilgili gerçeği yansıtmayan iddialara yer verildiği vurgulandı. Yapılan değerlendirmelerin Adli Tıp Kurumu'nun çalışmasına ilişkin usul ve esasların bilinmediğini veya maksatlı bir çarpıtma yapıldığını gösterdiğinin dile getirildiği açıklamada, söz konusu basın açıklamasında Prof. Dr. Mehmet Haberal'la ilgili olarak "bilimsellik ve tarafsızlıktan uzak sözde bir rapor hazırlandığı ve raporu hazırlayan heyetin iki hekimden oluştuğu" şeklinde Adli Tıp Kurumu'nun çalışma usullerinin bilinmediğini gösteren ifadelere yer verildiği hatırlatıldı. "Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili Adli Tıp Kurumu'nca ilgili adli merciine gönderilen ve basında 'rapor' olarak yansıtılan yazı; bir rapor değil, müzekkeredir." denilen açıklamada, "Müzekkereler ilgili uzman raportör ve kurul başkanının parafı ile kurum başkanlığınca adli merciine gönderilen ve rapor hazırlanacak konuya ilişkin dosyaya sunulması istenen hususları belirten yazılardır. Dolayısı ile müzekkerenin, rapor olarak tanımlanması ve bu yönde değerlendirme yapılması, ya bilgisizliği ya da art niyeti ortaya koymaktadır. Basın açıklamasına konu olan sürece bakıldığında ilgili Mahkeme tarafından talep edilen muayenenin yapılabilmesi için Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın bulunduğu hastaneye, bir adli tıp profesörü, bir dahiliye profesörü, bir enfeksiyon hastalıkları profesörü, bir psikiyatri profesörü, bir kardiyoloji doçenti ve bir ortopedi uzmanından (Kurul Başkanı sıfatı ile) oluşan bir heyetle gidilmiş, muayenesi yapılmış ve bilirkişi raporunun hazırlanabilmesi için gerekli görülen tetkiklerin yapılması gerektiği görüşüne istinaden müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. İlgili adli mercii tarafından Adli Tıp Kurumu'na gönderilen dosyayla ilgili raporun hazırlanabilmesi için gerekli görülen hususlara ilişkin yazılan müzekkere; ilgili uzman raportör olan Kardiyoloji Uzmanı ve İhtisas Kurulu Başkanı'nın parafı ile Kurum Başkanlığı tarafından Mahkemesine gönderilmiştir." ifadeleri kullanıldı. "RAPOR HAZIRLANARAK MAHKEMEYE GÖNDERİLECEK" Müzekkerede bahsedilen konunun ise tüm hekimlerin savunduğu ve hekimliğin birinci kuralı olan "hastanın kliniği ve hekimlerin gözlemi laboratuvardan önce gelir" kuralını uygulamaktan ve böylece objektif ve bilimsel bir şekilde görüş oluşturmaktan başka bir amacı içermediğinin kaydedildiği açıklamada, mahkemece müzekkere ile istenen hususların yerine getirilmesinden sonra Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunca rapor hazırlanarak mahkemesine gönderileceği belirtildi. 'Heyetin' başkanı ile ilgili iddiaların da doğru olmadığının vurgulandığı açıklamada şöyle denildi: "Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı'nın 17 Ocak 2011 tarihi itibari ile emekliye ayrılması nedeniyle Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 13. ve 14. maddelerinde yer alan 'İhtisas Kurulu Başkanı'na yokluğunda en kıdemli üye vekillik eder' hükmüne istinaden Adli Tıp Kurumu Başkanlar Kurulu kararı ile Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun en kıdemli üyesi Kurul Başkanı olarak görevlendirilmiştir. Wernicke-Korsakoff hastaları ile ilgili Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu'nca verilen raporlara ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye aleyhine açılan davada, mahkemece tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve dava Türkiye lehine sonuçlanmıştır. Bu karar söz konusu iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyan uluslararası bir delil niteliğindedir. Yukarıdaki bilgilerden de açıkça anlaşılacağı gibi Türk Tabipler Birliği'nin basın açıklamasında yer alan ifadeler, objektiflik ve bilimsel hassasiyetten uzak, önyargıya dayalı iddialardan ibarettir ve gerçeği yansıtmamaktadır."
<< Önceki Haber Adalet Bakanlığı: Haberal ile ilgili yazı, rapor değil... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER