Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün: (5)

Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün: (5)

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, ''Bir adam istediği kadar solcu olabilir, istediği kadar sağcı olabilir, istediği kadar liberal olabilir. Ne olursa olsun bilim adamıysa, bu ülkeye bilim adına katacağı bir şey varsa gelsin önü alabildiğince açıktır. Bizim için o düşüncesinin, yaşantısının hiçbir önemi yoktur'' dedi. Ergün, Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son yıllarda sergilediği siyasi istikrar ve ekonomik gelişmelere değinerek, 12 Haziran'dan sonra hedefleri gerçekleştirmek üzere yeni dönemin başladığını, yeni dönemin kurgusunun da hedefleri gerçekleştirmeye uygun olması gerektiğini söyledi. 12 Eylül 2010'da yapılan referandum sürecinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında köklü bir değişiklik yaptığını, ancak bunun yeterli olmadığını belirten Ergün, yeni dönemin ruhuna uygun bir anayasayı elbirliğiyle yapmak gerektiğini, bunun ekonomik gelişmelere de ciddi katkısı olacağını, iyi bir hukuki altyapı yoksa ekonomi açısından da gelişmeleri sağlıklı yürütmenin mümkün olmadığını ifade etti. Şu anda yatırım ortamına ilişkin iyileştirmek gereken konular bulunduğunu, hepsinin anayasa değişikliği gerektirmediğini kaydeden Ergün, özelleştirmelerde yargı mekanizmalarının iyi işlememiş olması nedeniyle bazı özelleştirmelerin yapılamadığını, Danıştay'ın 3 ayda bildirmesi gereken görüşünü 3 yılda bildirdiğini, İzmir Limanı özelleştirmesinin buna örnek olduğunu söyledi. Bakanlığın adı ve yapısının hedeflere uygun olması için yeniden ele alındığını, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak kurgulandığını, bakanlığa TÜBİTAK ve Türkiye Bilimler Akademisinin (TÜBA) ilave edildiğini hatırlatan Ergün, TÜBİTAK ve TÜBA'da da bazı değişiklikler yapıldığını, bu değişikliklerin temel nedeninin yeni dönemin vurgusuna uygun bilimsel ve teknolojik altyapı oluşturmak olduğunu söyledi. Her iki kurumda son derece yetkin bilim adamları bulunduğunu, şimdiye kadar çok güzel faaliyetler yürüttüklerini, bugün meyvelerin toplanma zamanı geldiğini söyleyen Ergün, ''Bir ülkede temel bilimler zayıfsa teknolojik araştırmalar güçlü olamaz. Bu nedenle temel bilimler konusunda da bir atılıma ihtiyaç var. Hem fen bilimleri hem de sosyal bilimler alanında daha ciddi araştırmaları ön plana alan bir dönemi yakalamak mecburiyetindeyiz. İyi matematikçileriniz, iyi fizikçileriniz, kimyacılarınız yoksa teknolojik araştırmalar konusunda nasıl ilerleme kaydedebilirsiniz? Bu temel bilimler konusunda iyi olmalıyız ki teknolojik araştırmalar konusunda da iyi olabilelim'' şeklinde konuştu. -''TEK BİR NEDENİ VAR, ZENGİNLEŞTİRME''- Sorular üzerine de Ergün, TÜBA'da şu anda son derece yetkin bilim adamları bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Bunun dışında da çok kenarda kalmış, artık aktive olabilecek, TÜBA'daki enstitülerde görev alacak insanlar var. Hem mevcut yapıyı koruyalım, hem de biraz zenginleştirelim. Bakanlar Kurulundan TÜBA'ya üye seçilsin. Ölçüler içindeki insanlar seçilsin. YÖK Genel Kurulundan gelsin. Bir de TÜBA'nın kendi Genel Kurulu üçte birini oluştursun. Üçe bölünmüş oldu. Böyle bir zenginleştirme yapalım. Bunun tek bir nedeni var, zenginleştirmedir. Bu zenginlik, TÜBA'ya farklı bakış açılarının yansımasıdır. Bu zenginleşmeyle TÜBA'nın enstitülerde temel bilimlerde çok daha aktif rol alabileceğini düşünüyorum.'' Fransız Devriminin idama mahkum ettiği bir bilim adamını hatırlatan Ergün, bu kişinin cumhuriyetçilerin bazı görüşlerine karşı çıkan bir bilim adamı olduğunu, yargılama sırasında itiraz edildiğini, mahkemenin ise ''Fransız Cumhuriyetinin bilim adamlarına ihtiyacı yoktur'' dediğini anlattı. Nihat Ergün, şöyle devam etti: ''Bizim cumhuriyetimizin bilim adamlarına çok ihtiyacı var. Ve her çeşit bilim adamına çok ihtiyacı var. Hiçbir bilim adamımızı zayi edemeyiz. Şu ya da bu nedenle hiçbir bilim adamımızın bir görüşünün, bir çalışmasının zayi edilmesi lüksüne ihtiyacımız yoktur. Onun için her bilim adamımızın, kenarda kalmış her bilimi adamımızın fikri, düşüncesi bizim için önemli olacak. Onun için orada alabildiğine bir akademik özgürlük çerçevesi oluşturmayı ve bunun için de zenginleştirmeyi hedefledik. Başka da nedeni yok.'' -''KENARDA KALAN OLSUN İSTEMİYORUZ''- Dünyanın çeşitli yerlerinde çalışan bilim adamlarıyla bundan sonra yılda bir defa bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunup kendi fikirlerini, tecrübelerini paylaşmalarını sağlayacaklarını kaydeden Ergün, böylelikle TÜBİTAK ve TÜBA bünyesinde de dışardaki bilim adamlarının bazı çalışmalar yapabilmelerine ve birikimlerini buraya aktarmalarına daha fazla imkan sağlayacaklarını söyledi. Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Türkiye, kendi potansiyelini zayi etme lüksüne sahip değil. Bizim en büyük zenginliğimiz yerin altında değil. Petrol ve doğal gaz zenginlikleri, maden bizi zengin edecek unsurlar değil. Bizim zenginliğimizin yerin üstünde olduğunu bilmemiz lazım. Bu toplumun içinde, bizim en büyük zenginliğimiz insan gücümüz. Bizim düşüncesi, inancı, yaşantısı nedeniyle bir tek insanımızı bile zayi etme lüksümüz yok. Çünkü en büyük zenginliğimiz orada. Biz ne tartışmaların içinden geçtik Türkiye olarak. Yazık oldu insanlarımıza. Birçok insanımızın hayatı etnik tartışmalar yüzünden karardı. Türkiye'ye hiçbir şey katamadı. Hatta Türkiye adına zarar oldu. Senelerce laiklik tartışmalarının içinde boğulduk. Birçok insanımız laiklik tartışmaları içinde heder oldu gitti. Tahsil göremedi, bilim yapamadı, potansiyelini açığa çıkaramadı. İdeolojik tartışmalar içinde ciddi zayiatımız oldu. Örnekler söyleyelim; Halil İnalcık... Dünyanın en ünlü Osmanlı tarihçisi... Ama burada vaktiyle çalışma fırsatı bulamadı. Bazı liberal düşünceleri nedeniyle dışlandı. Kemal Karpat, Şerif Mardin... Bunlar sosyal bilimlerde Türkiye'nin en ünlü dünya çapındaki bilim adamları. Ama biz bu bilim adamlarını belli dönemlerde bu ülkenin dışına göndermek, onların birikiminden istifade etmeme gibi bir gafletin içinde olduk. Artık böyle bir şeyin içinde olamayız. Böyle bir lüksümüz yok. Bir adam istediği kadar solcu olabilir, istediği kadar sağcı olabilir, istediği kadar liberal olabilir. Ne olursa olsun bilim adamıysa, bu ülkeye bilim adına katacağı bir şey varsa gelsin, önü alabildiğince açıktır. Bizim için düşüncesinin, yaşantısının hiçbir önemi yoktur. Yaptığı bilimsel çalışma ve ülkeye katacağı değerin önemi vardır.'' -YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ...- Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmalarla ilgili sorular üzerine de Ergün, yatırım ortamının iyileştirilmesinin unsurlarından birisinin de istihdamla ilgili gelişmeler olduğunu anlatan Ergün, istihdamı genişletici bir takım önlemlerin, istihdam üzerindeki yüklerin belki azaltılmasına ilişkin tedbirlerin, sanayicinin beklentileri, taleplerinin de bunun içerisinde olacağını ifade etti. Kıdem tazminatı konusunun da istihdam konusunun içerisinde bir unsur olarak ele alınacağını söyleyen Ergün, ''Hem işverenin üzerinde, özellikle KOBİ'lerin üzerinde çok ciddi yük oluşturabiliyor belli zamanlarda. Bu yükü hafifletmek, hatta ortadan kaldırmak hem de çalışanların hukukunu koruyan bir şekilde çözüme kavuşturma imkanı olduğunu düşünüyoruz. Esnek çalışma modelleri de bunun unsurlarından bir tanesi olacak. Part time çalışmalar belki yeniden bir düzene sokulmuş olacak. Özel istihdam büroları konusu tekrar bu meselenin içerisinde hep birlikte tartışılacak'' şeklinde konuştu. Derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili bir soruya karşılık ise Ergün, şunları kaydetti: ''Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye karşı haksız yaklaşım içinde olduklarını hep söyleyegeldik. Bunda da haklı çıktık. Türkiye çok daha sağlıklı bir zemine oturduğu halde, Türkiye'nin notunu artırmamak için veya gıdım gıdım artırmak için bir çaba içindeyken, bazı ülkelerin notunu bol bol veren, ya da düşmesi gerekirken düşürmeyen bir yaklaşım içinde olduğunu... Onlarda bir itibar kaybına da yol açtı aslında. Şimdi bir toparlanma var. Bizim de itirazlarımızı onlara karşı yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor. Siz ne yaparsanız yapın Türkiye öne çıkıyor, gittiğimiz yerlerde bu tartışmaları her zaman görüyoruz. Daha doğru bir istikamette ben şahsen ilerlediklerini görüyorum.'' Ergün, bir başka soruya karşılık, part time çalışma konusu sağlıklı bir yere oturduğunda, bundan ilk etapta en fazla kadınların istifade edeceğini söyledi. Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yatırımlarıyla ilgili olarak de Ergün, OSB'lerden bine yakın arsa talebi bulunduğunu, hepsinin dolması durumunda OSB'lerde 400 bin istihdam olacağını belirtti. OSB'lerde tahsis alıp da süresinde yatırım yapmayanlardan ise arsaları geri aldıklarını ve tahsisleri iptal ettiklerin ifade eden Ergün, ''Dün akşam itibariyle 270 civarında parsel tahsisi iptal edilmişti. 10 yıl önce, 15 yıl önce tahsis almış, 10 yıldır hiç çivi çakmamış. Adete kuluçkaya yatar gibi üstüne yatmış, bir şey yapmıyor. Yapacak adam arsa arıyor bulamıyor, yapmayacak adam arsanın üstüne yatıyor. Böyle bir şeye razı olamazdık. Bu iptal süreçleri de başladı'' diye konuştu. (Bitti) (MED-FM-ALİ-ZG)07.09.2011 14:55:21
<< Önceki Haber Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün: (5) Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER