Diyarbakırlı konfeksiyon işçisinden kardeşlik dersi (Özel)

Diyarbakırlı konfeksiyon işçisinden kardeşlik dersi (Özel)

Güngören'de, sokakta yaşayan 210 kiloluk Rizeli Mehmet Salih Şimşek'e (50) Diyarbakırlı konfeksiyon işçisi Bülent Karakaya sahip çıktı. Kaldığı konfeksiyon atölyesine getirdiği Şimşek'i kendi yatağında yatıran Karakaya, bugünlerde kardeş kavgası çıkarmak isteyenlere önemli mesajlar verdi. Çanakkale'de Kürt ve Türk'ün yan yana yattığını anlatan Karakaya, "O Rizeli ben Diyarbakırlıyım. Türkiye'nin 81 ili de aynı, tıpkı Çanakkale'de yatanlar gibi. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Ermenisi bunları ayırın, her şeyden önce hepimiz insanız. Mehmet abiye de herkes sahip çıkmalı." ifadelerini kullandı. Rizeli 50 yaşındaki Mehmet Salih Şimşek'in kilo sıkıntısı 1994 yılında başlamış. 2004 yılına kadar iyi kötü idare etmeye çalışan Şimşek, kilolarının artmasıyla sıkıntıları da çoğalmış. 2006 yılında aşırı kilolarından dolayı eşinden ve çocuklarından ayrılmak zorunda kalan Şimşek, sokakta yaşamaya başladığını anlatıyor. Hastanelerde tedavi gördüğünü ancak bir sonuç çıkmadığını dile getiren Şimşek, "Bu kilo sıkıntısı 1994 yılında başladı. Ondan sonra sürekli kilo almaya başladım. Okmeydanı Hastanesi'nde bir süre tedavi gördüm. O sıralarda bu kadar kilolu değildim. Midemi keseceklerdi. Ancak bir doktorun müdahalesiyle bundan vazgeçildi. Ruh ve sinir hastalıklarından kesilmemeli yönünde rapor çıktı." diye konuştu. 2004 yılında yine rahatsızlandığını anlatan Şimşek, "Bacaklarımda sorun vardı. Bu sırada bir hastanede tedavi gördüm. Biraz kilo verebildim. Tekrar normal hayatımıza döndüm. Sarıyer'de yaşıyordum o dönemde. Evliydim o sıralar. 2006 yılına geldiğimde yine aşırı bir kilo almaya başladım. Bacaklarım arkadan yarılmaya başladı. Tedavi olmam gerekiyordu. Tedavi olmaya başladım. Çapa, Cerrahpaşa ve bazı hastanelerde tedavi olmaya başladım. Çeşitli ilaçlar falan kullandım zayıflamak için onlar iyice fena yaptı beni. 5-10 kilo veriyorsam 20 kilo alıyordum. Hem iş hayatım bitti hem aile hayatım. Eşimden boşandım. Çoluk çocuktan ayrıldık. Boşanma sebebi olarak da aşırı kilo zannediyorum." ifadelerini kullandı. 2006 senesinde sokakta yatmaya başladığını ifade eden Şimşek, "Bir sene Sarıyer Çayırbaşı'nda arabanın içinde yattım. Ondan sonra arabayı Esenler'e getirdim. Biraz orada yaşadım. Bodrumda yaşadım bir süre. Pazara falan gidip geçinmek için gayret ettim. Olmadı, işlerimiz yürümedi. Bir gün parkta yaşarken arkadaşlarla tanıştık. İşte onlar buraya gelip burada kalabileceğimi söyledi. Burada da yaşıyoruz ama çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Maddi manevi sıkıntılarımız var. Çok rahatsızım. Yürüyemiyorum. Hiçbir yere çıkamıyorum. Tuvalete bile gidip gelemiyorum. O kadar kötü oldum ki ayaklarım çok kötü vaziyette. Artık hayat kaçınılmaz bir hal aldı hayat." şeklinde konuştu. Yetkililerden yardım isteyen Şimşek, "Dedik ki ya bir çare ya bir çözüm ya da bir ötenazi yapsınlar ve bizi öldürsünler bizi kurtarsınlar. Bittik artık. Önce tedavi olmak istiyorum. Tedavi edilemiyorsam ölüm istiyorum." dedi. 'ÇANAKKALE'DE DEDELERİMİZ YAN YANA YATIYOR' Türkiye'de son günlerde kardeş kanı akıtmak isteyen insanları birbirine düşürmek isteyenlere Diyarbakırlı Bülent Karakaya'nın davranışı ders niteliği taşıyor. Kilo sıkıntısı yüzünden parkta yaşayan Şimşek'e yardım eli uzatan Karakaya, bodrum katındaki iş yerinde bir yer açarak Şimşek'i yanına aldığını anlattı. Mehmet Salih Şimşek'in parkta kaldığı sıralarda kendisi ile karşılaştığını belirten Karakaya, "Mehmet abi parkta kalıyordu. Onun iyi bir insan olduğunu anladım. Bir insanın parkta yaşamayacağını biliyordum. Burada da yaşamak zor olsa da parktan iyi olduğunu düşünüyorum. Onun durumunu gördüm. Getirdim buraya. Burada kalmasını istedim. Ben burada kalıyordum zaten. Onu buraya getirdikten sonra ben arka tarafta bir yerde kalıyorum. Ben çok bir şey yapamıyorum. Geceleri rahatsızlanıyor nefes alamıyor. Şekeri yükseliyor, yürüyemiyor. Benim şartlarım da belli. İş yok zaten. Bir ekmek buluyorsak bir ekmek iki ekmek buluyorsak iki ekmek paylaşıyoruz. Benim için sorun değil. İş yerim var. Burada iyi kötü çalışıyorum. İdare etmeye çalışıyorum mecburum." diye konuştu. Kilolu ve hasta adamı insan olduğu için yanına aldığını dile getiren Karakaya, "O Rizeli ben Diyarbakırlıyım. Türkiye'nin 81 ili de aynı. Aynı Çanakkale'de yatanlar gibi. Hiç benim için farkı yok. Çanakkale'de de yan yana yatıyorlar. Ne olursa olsun önce o bir insan. Dünyadaki en büyük varlık insandır. Biz Müslüman insanlarız. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Ermenisi bunları ayırın, her şeyden önce hepimiz insanız. Her zaman birlik ve dayanışma içerisinde olmalıyız. Türkiye'de o kadar büyük iş adamlarımız o kadar hastane sahipleri var ki şu insana sahip çıkacak bir kişi yok mu? Bir kişi gelsin şu insana sahip çıksın. Ben bunu bekliyorum. İnsanlık görevini yapsınlar." şeklinde konuştu.
<< Önceki Haber Diyarbakırlı konfeksiyon işçisinden kardeşlik dersi (Özel) Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER