BDP Genel Başkanı Demirtaş:

BDP Genel Başkanı Demirtaş: Bu karşılıklı sağduyulu yaklaşım devam ettiği sürece provokasyon yapmak isteyenlerin hevesi kursağında kalır -Güvenlik güçleri provokasyon ihtimali üzerinde duruyorsa kim provokasyon yapacak bilgisi


DİYARBAKIR (A.A) - BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Pariste öldürülen 3 kadın için Diyarbakırda düzenlenecek cenaze töreniyle ilgili olarak, Bu karşılıklı sağduyulu yaklaşım devam ettiği sürece provokasyon yapmak isteyenlerin hevesi kursağında kalır dedi.
     Demirtaş, Kayapınar Belediyesi Kültür Merkezinde, gazetecilerin Pariste öldürülen 3 kadın için Diyarbakırda düzenlenecek cenaze töreni ve İmralı ile yapılan görüşmelere ilişkin sorularını yanıtladı.
     Habur sürecinin provokasyon olmadığını, o sürecin başında bulunanların süreçle ilgili psikolojiyi topluma iyi anlatamadığını öne süren Demirtaş, Paristeki saldırıda ölenlerin cenaze töreniyle ilgili provokasyon tartışmalarını doğru bulmadığını söyledi.
     Demirtaş, Habur sürecinde halkın, PKKlıların dağdan silahını bırakıp gelmesine sevindiğini, bunun dışında başka bir niyetin bulunmadığını savunarak yarın Diyarbakırda yapılacak cenaze töreniyle ilgili olarak da şunları söyledi:
     Bu bir cenaze törenidir. 3 kadın Kürt siyasetçi vahşice Pariste infaz ediliyorlar ve haklı olarak onlara duyulan bir sevgi var, empati var, hem de bu şekilde katledilmelerine duyulan bir öfke var. Bunun bir cenaze töreni aracılığıyla bütün dünyaya bu duyguların ifade edilmesi elbette makul karşılanmalıdır. Bunun ötesinde bir hazırlık, bunun ötesinde bir niyet de yoktur. Günlerdir ısrarla Diyarbakırda yapılacak olan bu cenaze törenleriyle ilgili provokasyon tartışması yapmak provokasyona zemin hazırlamanın ta kendisidir. Bu kadar abartılmasını provokasyon ihtimalinin bu kadar öne çıkarılmasını ben doğru bulmuyorum. Provokasyon derin güçlerden gelir, elinde iktidarı bulunduranlardan gelir. Halk niye provokasyon yapsın. Provokasyon ihtimalini kim ortaya koyuyorsa lütfen kaynaklarını, provokasyon ihtimalinin neden güçlü olduğunu açıklasın. Siyasi bir amaçla öldürülmüş olanlara insanların da siyasi bir amaçla sahip çıkmasının normal karşılanması gerekir. Bizden kaynaklı, halktan kaynaklı en küçük bir sıkıntının olmayacağını bilerek söylüyorum. Bunun dışında güvenlik güçleri provokasyon ihtimali üzerinde duruyorsa kim provokasyon yapacak bilgisi onlarda varsa onu engellesinler.
     Demirtaş, Paristeki olayı Öcalana yönelik bir saldırı olarak nitelendirdiğini de belirterek şöyle dedi:
     Sayın Öcalana yapılan bu saldırıyı halk bu sahiplenmeyle boşa çıkarıp, sayın Öcalan şahsında bu süreci desteklediğini ortaya koyuyor. Cenaze törenlerinin altında bir şey aranacaksa bence bu aranmalıdır. Süreci sahiplenme açısında belki bir benzerlik kurulabilir ama Habur ile karşılaştırılması çok yanlıştır. Yani halk bu konuda zaten sağduyuludur, halk provokasyona gelecek bir halk değil, politik, örgütlü bir kitledir. Bazı derin güçler provokasyon çıkaracaksa onu bulmak hükümetin, devletin görevidir.
     Arkadaşlarımız diğer iller ve buradaki kamu görevlileriyle görüşüyorlar. Hazırlamış olduğumuz programın sağlıklı bir şekilde yürümesi için mümkün olduğunca ortaklaşmaya çalışıyorlar. Şu ana kadar herhangi bir sıkıntı olmadı, herhangi bir yasaklama ve önleme durumuyla karşılaşmadık. Umuyoruz ki bu cenaze törenleriyle de devam edecektir. Bu karşılıklı sağduyulu yaklaşım devam ettiği sürecede provokasyon yapmak isteyenlerin hevesi kursağında kalır.
    
     -Oslo sürecine oranla daha temkinli bir yaklaşım var
    
     Genel başkan Demirtaş, Bir gazetecinin, İmralıya BDP ve DTK eş başkanları olarak gitmenizi Öcalan mı istiyor- sorusunu şöyle yanıtladı:
     Eskiye oranla insanların daha umutlu olması beklentisi içerisinde olması doğaldır. Halk çözüm istiyor. Siyasetçiler açısından umutların yeterince güçlü hale gelmesi biraz da sürecin ayaklarının yere basmasına bağlıdır. Umudun gerçeğe dönüşmesi için çaba gösteriyoruz. Bizim durup dururken heyecanlanma ve durup dururken karamsar olma lüksümüz de yoktur. Oslo sürecine oranla daha temkinli bir yaklaşım var.
     Geçmişte yapılan hatalarla ilgili dersler çıkarılmaya çalışıldığını ifade eden Demirtaş, şöyle devam etti:
     Biz bugün hala hükümetin gerçek niyetini, gerçek çözüm projesini çözmüş, anlamış değiliz. Doğrusu karanlık, gri noktalar var. Bu aydınlandıkça ancak geleceğe dair, sürece dair konuşmamız mümkün olur. İmralıda resmi görüşmeler yapılıyor. Bu çok önemli çok değerlidir. Bunun ötesinde henüz netleşmiş şeyler olmadan sürece dair somut şeyler söylemek de mümkün değildir. Bu süreç şu veya bu şekilde başladı. Biz şunu söylüyoruz; hükümetin gerçek niyeti Kürt sorununun çözümü olmayabilir, tasfiye, aldatma, oyalama ve kandırmaca olabilir. Ne olursa olsun bu niyetlerden bağımsız bir süreç başladı. Bunun içini doldurmak artık barış ve özgürlük isteyen herkesin görevidir. Bunu sağlamak bizlerin ellerindedir. Burada sadece hükümetin niyetlerini okuyarak ilerleyemeyiz. Kim ki bu sürece katkı sunmak istiyorsa sürecin içini doldurmak zorundadır. Bu nedenle sürece baktığımızda iki tarafta da bir kararlılık görüyoruz.
     Sayın Öcalanın bizimle görüşme beklentisi var. Bizim de zaten Adalet Bakanlığına resmi başvurumuz var. Ne zaman gerçekleşir bilmiyoruz. Sonuçta orası Adalet Bakanlığına bağlı bir cezaevi. Kendileri bu konuda ön açıcı olmadan bizim cezaevine gitmemiz imkansız. Sürecin ilerlemesi bu tür gidişlerin artık olağan hale dönmesi lazım.
    
     -Tartışa tartışa en doğrusunu bulabiliriz
    
     İmralıda yapılan görüşmelerin çok değerli olduğunu bildiren Demirtaş, şöyle devam etti:
     Biz sayın Öcalanın bu konudaki fikirlerini bilmiyor değiliz. Kendisiyle uzun süredir temas yoktu ama bu süre içerisinde ne projeleri ne de fikirleri değişir. Türkiyenin kendi içinde yaratacağı eşitler arası hukukla çözülebilir şeklindeki formülü bizce en makul olan formülüdür. Kürt halkının yaşadığı siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan yaşadığı sorunların çözümü demokratik anayasa ve demokratik cumhuriyette mümkündür. Kürtlerin yönetime nasıl katılacağı hangi modelle kendini yöneteceği meselesi de yerinden yönetimin güçlendirilmesi otonomi, demokratik özerklik ve benzeri yöntemlerle tartışmaya açılmıştı.
     Hükümet, Kürtlerin özgürlükler konusundaki beklentisiyle aynı masada değil, onu biliyoruz. Sayın başbakan da AK Partinin büyük kısmı da anadilde eğitime karşıdır, yerinden yönetim modellerinin de tartışılmayacağını ifade ediyorlar. Bu konular müzakere sürecinde tartışılması gereken meselelerdir. Biz daha müzakere sürecinin başında bu tartışmalarla süreci tıkamanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Tartışa tartışa en doğrusunu bulabiliriz. Müzakere de mücadele sürecidir. Şu anda tümüyle Hükümet ile sayın Öcalan arasında tümüyle mutabakata varıldı, her konuda uzlaşma sağlandı da ondan sonra süreç başladı diye düşünmek yanlış olur. Önemli olan silahsız, kansız, gözyaşı olmadan bütün bu tartışmaları yürütebilecek miyiz-
    
     -Sadece hükümetten çözüm beklemek yanlış olur-
    
     Gazetecilerin Oslo sürecinde partiniz yoktu, bu süreçte BDP ne kadar var- şeklindeki sorusu üzerine Demirtaş, Oslo sürecinde parti olarak yer almadıklarını ifade ederek, Sayın Ahmet Türk ve Ayla Akat Atanın İmralı ya gidişiyle birlikte resmen sürecin içinde olduk. Bu aşamadan sonra gücümüz olduğu kadar bu sürece destek olmak için içinde olacağız dedi.
     Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü:
     BDP ve Kandil işin içinde olmadan sürecin sağlıklı yürümesi zor olur, kast ettiğimiz budur. Yoksa biz tıkayıcı olmak için sürecin içinde olacağız diye bir şey yok. Sonuna kadar kadar çözüm arayışlarına destek oluruz. Bu saatten sonra hiç kimse müzakere sürecini sonuna kadar kullanmadan defteri kapatma gibi bir durumu olamaz, olmamalıdır. Hükümet adına ve hükümet yanlısı yapılan açıklamaları çok yakından takip ediyoruz. Sadece hükümetten çözümü beklemek yanlış olur. Hükümetin niyeti ne olursa olsun biz yola çıkmış olan bu treni rayda tutmalıyız. PKKdan süreçle ilgili resmi bir açıklama yok, süreç ne reddedildi ne de kabul edildi. Devam eden bir arayış var.
     PKKnın karar vereceği bu dönemde operasyonlar yapıldığı ve çok sayıda PKK üst düzey yöneticisi öldürüldüğü ya da öldürülmek istendiği ifade eden Demirtaş, Tek taraflı barış dili ve ateşkes olmaz, sağduyu olmaz. Herkesin dikkat etmesi lazım.
     Yarınki törene siyasi partilerden katılım beklemediklerini belirten Demirtaş, Sanmıyorum, açıklamalardan bunu gördük. Ana muhalefet partisinin milletvekili taziyede bulundu diye parti içinde kıyamet kopabiliyor. Aileye baş sağlığı dilemek bile bir parti içerisinde kriz olabiliyor. Cenaze törenlerine katılmalarını beklemiyoruz şeklinde konuştu.
    
     -Halkımızdan bir duyarlılık bekliyoruz
    
     Demirtaş, Demokratik Toplum Kongresinin yarınki cenaze töreniyle ilgili hayatı durdurma çağrısı var, sizin de böyle bir çağrınız var mı- sorusu üzerine de Katledilenler, Öcalanın projesini sahiplenen ve yeni süreçten sevinç duyan insanlardır. Bu insanları sahiplenme, çözüm sürecini sahiplenmektir. Bu süreci başlatmak isteyenler onu en zorlayacak şekilde bu suikastı gerçekleştirdi. Çünkü Sakine Cansız, Öcalan ile birlikte yola çıkmış ve o günden bu kadronun içerisinde yer alıyor. Onu katledenler Öcalanın bundan nasıl etkileneceğini biliyorlardır. Spekülasyona yol açmak istemiyorum ama doğrudan onu hedeflediler diye düşünüyorum şeklinde konuştu.
    
     -Bir müzakere süreci başlamış değil
    
     Demirtaş, İmralı ve Oslo süreçlerinin, yapıldığı yerler dolayısıyla isimlendirildiğini belirterek, Görüşme trafiği başlayacaksa belki doğru isim Hewler sürecidir. Orada yapılacak görüşmeler daha çok katkı sunar. İmralı olduğu sürece bu da devam edecektir diye sanıyorum. Bir müzakere süreci başlamış değil. Sayın Öcalan ile devlet heyeti arasında bir görüşme trafiği var ve taraflar müzakere başlatılmasına karar vermişler ama bu başlatılmış değil dedi.
    
     Muhabir: Özgür Ayaydın-Ümit Özdal-Veysel Narlayan/İrfan Cemiloğlu
     Yayıncı: Osman Kurt
<< Önceki Haber BDP Genel Başkanı Demirtaş: Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER