ABD’nin ulusal ve küresel düzeyde güvenlik stratejisinin belirlendiği 33 sayfalık belgede Soğuk Savaş’tan bu yana oluşturulan Amerikan stratejilerinin yetersiz kaldığı belirtilerek dış politikada amacın “temel ulusal çıkarların korunması” olduğuna işaret ediliyor.
NSS’e göre ABD, küresel askeri angajmanlarını azaltarak dünya çapında “kitlesel göçü sona erdirmeyi” ve “sınır kontrolünü Amerikan güvenliğinin temel taşı” haline getirmeyi hedefliyor.
Strateji, Trump yönetiminin denizlerde uyuşturucuyla mücadele bahanesiyle askeri varlığını artırdığı, Venezuela dahil olmak üzere solcu liderleri devirmek için müdahalede bulunduğu ve Panama Kanalı gibi kilit kaynakların kontrolünü ele geçirmeye çalıştığı Latin Amerika’da ABD hakimiyetini cesur ifadelerle dile getiriyor.
Belgede “yıllarca süren ihmalden” sonra ABD’nin “Batı Yarımküre’de” Amerikan üstünlüğünü yeniden tesis etmek ve “vatanı ve bölgedeki önemli coğrafi bölgelere erişimi korumak” için Monroe Doktrini’ni “Trump İlkesi” ile güncelleyerek yeniden yürürlüğe koyacağı ilan ediliyor.
Batı Yarımküre için hedeflerin “Katılım ve Genişleme” olarak tanımlandığı belgede “Yarımkürede yerleşik dostlarımızı, göçü kontrol etmek, uyuşturucu akışını durdurmak ve karada ve denizde istikrar ve güvenliği güçlendirmek için katılımlarını sağlayacağız. Yarımkürenin tercih edilen iktisadi ve güvenlik ortağı olarak ülkemizin cazibesini artırırken, yeni ortaklar geliştirip güçlendirerek genişleyeceğiz” deniliyor.
Belgede Çin’e karşı ABD’nin tek başına baskı kuramayacağını, bunun yerine geniş bir ekonomik koalisyon inşa etmeyi hedeflediği belirtiliyor. Belge, Çin’e yönelik çok sayıda bölüm barındırsa da Pekin’in adı çoğu zaman doğrudan anılmıyor. ABD yönetimi “ekonomik ilişkiyi yeniden dengeleme” ve “karşılıklılık” ilkesini öne çıkarırken, “Çin ile hassas olmayan alanlarda dengeli ticaret” ve “karşılıklı avantaj sağlayan ilişkilerin sürdürülmesi” ifadelerine de yer veriyor.
Stratejide, “Hint-Pasifik’te bir savaşın önlenmesinin ABD’nin temel önceliği” olduğu vurgulanıyor. Ayrıca Tayvan Meselesi’nde ABD’nin “statükonun tek taraflı olarak değiştirilmesini desteklemediği” belirtiliyor. Öte yandan bölgedeki “güvenli ve güvenilir tedarik zincirlerini ve kritik malzemelere erişimi sürdürmek”, ABD’nin öncelikleri arasında gösteriliyor.
ABD’nin “müttefiklerinin yükünü üstlenmesi” ve uluslararası kuruluşlara da eleştirilerin yöneltildiği belgede Avrupa medeniyetinin “silinme” riskiyle karşı karşıya olduğu belirtilerek “mevcut eğilimler devam ederse, kıta 20 yıl veya daha kısa bir sürede tanınmaz hale gelecek” deniliyor. Belge, Avrupa’daki bazı hükümetlerin iç siyasi adımlarını hedef alırken “göçün uzun vadede Avrupa’nın kimliğini dönüştürebileceğini” belirtiyor. Güncellenen stratejide, Rusya-Ukrayna çatışmasının çözümünün ABD’nin temel önceliklerinden biri olduğu belirtiliyor. Belgede, “Ukrayna’daki düşmanlıkların hızlı biçimde sona erdirilmesi için müzakere yürütmenin ABD’nin temel çıkarı olduğu” ve “Rusya’nın Avrupa’daki diğer ülkelerle karşı karşıya gelme riskini azaltmayı hedeflediği” aktarılıyor. Ulusal Güvenlik Stratejisi, Trump yönetiminin önümüzdeki dönemde yayımlayacağı bir dizi önemli politika metninin ilki. Bunlar arasında “Ulusal Savunma Stratejisi” de bulunuyor.










