Demirtaş: Siyasi iktidarlar gidicidir bunlara güvenerek suç işlemeyin


Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın, çözüm süreci ile ilgili bölgede görev yapan bürokratları suçlamasını, "Ortada bir suç falan yoktur. Dolayısıyla büyük bir suçluluk psikolojisi ile topu birbirine atmalarını çok yadırgıyorum." dedi. Eğer suç varsa siyasilerin bu sorumluluğu rahatlıkla üstlenebilmeleri gerektiğini söyleyen Demirtaş, bölgedeki vali ve kaymakamlara da şu tavsiyede bulundu: "Benim valilere kaymakamlara nacizane tavsiyem baki olan devletin yönetimidir, siyasi iktidarlar gidicidir. Kendinizi güvenceye alın, hukukun dışına çıkmayın. Aksi takdirde devran döner, hükümetler düşer ve hesap verirsiniz, yargı karşısında hepiniz hesap verirsiniz. Bunlara güvenerek de suç işlemeyin derim. Nacizane tavsiyem o olur."

DİSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği'nden oluşan bir heyet bugün HDP Genel Merkezi'nde Selahattin Demirtaş ve parti yönetimi ile görüştü. Çıkışta bir açıklama yapan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, "Bugün DİSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği olarak 10 Ekim'de Ankara Sıhhiye meydanında gerçekleştireceğimiz Savaş İnat Barış Hemen Şimdi Barış Emek ve Demokrasi mitingimizle ilgili olarak Demirtaş ve parti yöneticileri ile bir araya geldik. 10 Ekim'de dört örgütün çağrısıyla barıştan yana olan herkesin katıldığı büyük bir Ankara buluşması gerçekleştireceğiz. 'Saray'ın saltanatına ağzından çıkan her sözün kanun sayılmasını isteyen bir diktatörlük yönetimine karşı bu ülkede 35 günlük bebekten 80 yaşındaki insanımıza kadar herkesi katleden bu savaş politikalarına karşı kardeş kanının durması için herkesi 10 Ekim'de Ankara'ya çağırıyoruz." dedi. Çerkezoğlu, aynı şekilde CHP'ye de bir ziyaret gerçekleştireceklerini belirtti.

Ziyaretle ilgili konuşan Demirtaş da HDP olarak mitinge destek vereceklerini kaydetti. Demirtaş, barış isteyen herkesi 10 Ekim'de '2 saatini barışa ayırmaya' çağırdı.

'BÜYÜK OLASILIKLA BEN DE BARIŞ MİTİNGİNE KATILACAĞIM'

Ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Demirtaş'a ilk olarak kendisinin de mitinge katılıp katılmayacağı soruldu. Demirtaş, "Seçim çalışması içinde bir yoğunluk var. Ama bugün arkadaşlarımızın davetini resmi olarak da almış olduk. Şahsen benim katılmamı da istiyorlar. Biz de planlamaya çalışacağız, katılmayı çok istiyorum. Çok büyük olasılıkla ben de barış mitinginde bir barışsever, barış isteyen olarak bulunacağım." dedi.

'SEÇİM KAMPANYASI YÜRÜTEN BİRİNİ MECLİS'TE DİNLEMEK ZORUNDA DEĞİLİM'

Bugün Meclis'in açılışı gerçekleştirildiği ve kendisinin açılışa katılmaması sorulan Demirtaş, şu açıklamayı yaptı: "Arkadaşlarımız oradalar. Bugün parlamentoda bir siyasi parti genel başkanı gibi davranan, seçim kampanyasında partimizi hedefe koyan, ağır hakaretler, ağır ithamlar, iftiralarla partimizi baraj altında bırakmaya çalışan bir siyasi kişilik konuşacak. Tarafsız gerçekten hepimizin cumhurbaşkanı sıfatıyla bunu hak eden bir sıfatla Genel Kurulda konuşuyor olsaydı memnuniyetle gider kendisini dinlerdik. Bir cumhurbaşkanına gösterilmesi gereken saygıyı da memnuniyetle gösterir, bundan gocunmazdık. Ama hakkı olmadığı halde bir parti genel başkanı olarak seçim kampanyası yürüten bir siyasiyi de parlamentoda açılış konuşması yapıyor diye dinlemek zorunda hissetmiyorum kendimi doğrusu."

Ankara buluşması ile ilgili bir güvenlik ya da provokasyon endişesi taşıyıp taşımadıkları sorulan Demirtaş, "Hayır. Ankara buluşması Türkiye toplumunun çok renkliliğinin çok sesliliğinin sesi olur. Dolayısıyla barışseverlerin hepsi o gün orada olacak. Bu konuda hiçbir kaygı yoktur." cevabını verdi.

'YARIN İŞLER SARPA SARDIĞINDA MUHTARLARI DA SUÇLAYACAKLAR'

Ardından Demirtaş'a, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eski İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın, çözüm süreci ile ilgili bölgede görev yapan bürokratları suçlaması soruldu. Demirtaş, şu değerlendirmeyi yaptı: "Siyasi sorumluluk herkestedir, hepimizdedir. Sorumluluktan kaçmanın bir anlamı yok. O dönem yapılan büyük çözüm arayışları var. O çözüm arayışları içerisinde siyasetçiler bürokratlar, yargıçlar, gazeteciler, savcılar, herkes barışa destek sunma çözüm sürecine destek sunma adına elinden gelen gayreti gösterdi. Ve ortada bir suç falan yoktur. Dolayısıyla büyük bir suçluluk psikolojisi ile topu birbirine atmalarını çok yadırgıyorum işin doğrusu. Suç varsa da eğer siyasiler bu sorumluluğu rahatlıkla üstlenebilmelidir. Bu bir sorumluluktur. Yoksa valiye kaymakama topu atarak bu işler yürümez. Yarın göreceksiniz işler daha da sarpa sardığında muhtarları da suçlayacaklar. Saraya çağırdıkları muhtarlar yarın sorumlu sizdiniz bütün bu olup bitenlerden deyip o iş muhtarlara kadar götürecekler."

VALİLERE: KENDİNİZİ GÜVENCEYE ALIN BUNLARA GÜVENEREK SUÇ İŞLEMEYİN

O dönem valilerin kaymakamların bu dönem olduğu gibi bizatihi bakanların, cumhurbaşkanının, başbakanın emriyle çalıştıklarını vurgulayan Demirtaş, "Halen de öyle çalışıyorlar. Bugün bazı valiler suç işliyorlar örneğin. Sokağa çıkma yasağı mevzusunda sivillerin öldürülmesi mevzusunda mezarlıkların yıkılması, cenazelere yapılan hakaretler, işkenceler mevzusunda bazı vali ve kaymakamlar suç işlemeye devam ediyor örneğin. Ve bugün gördüğünüz gibi bizatihi Cumhurbaşkanı bunun talimatını veriyor. Yarın bir gün inkar edebilir ama. 'Ben mezarlıkları yakın yıkın demedim' diyebilir. Ya da 'cenazelere işkence yapın demedim' diyebilir. Ama sizler duydunuz. Biz o mezarlıkları yerle yeksan ediyoruz diye bizatihi Cumhurbaşkanının açıklaması vardı. Benim valilere kaymakamlara nacizane tavsiyem baki olan devletin yönetimidir, siyasi iktidarlar gidicidir. Kendinizi güvenceye alın, hukukun dışına çıkmayın. Aksi takdirde devran döner hükümetler düşer ve hesap verirsiniz, yargı karşısında hepiniz hesap verirsiniz. Bunlara güvenerek de suç işlemeyin derim. Nacizane tavsiyem o olur." ifadelerini kullandı.

'AHMET HAKAN'A SALDIRIDA ASIL SORUMLU SİYASİ YÖNLENDİRMELERDİR'

Ardından gazeteci Ahmet Hakan'a düzenlenen saldırıya ilişkin değerlendirmesi sorulan Demirtaş, şöyle konuştu: "Son derece çirkin bir saldırı. Her şeyden önce kınadığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Sıradan bir olay olmadığı çok aşikar. Aylardır gazeteciler hedef gösteriliyor, ismen ifade edilerek hedef gösteriliyor. Hedef gösterenler hakkında en ufak bir işlem yapılmıyor. Basın yayın organlarının kendisi basılıyor, bunu yapanlar hakkında en küçük bir işlem yapılmıyor. Bakın bir tweet attı diye Parti Meclis üyemiz tutuklandı. Yani niyetini aşan, kesinlikle niyetini yansıtmamasına rağmen bunu savcılık ifadesinde de çok açık bir şekilde belirtmesine rağmen partimizin meclis üyesi tutuklandı. Ama her gün AKP'nin yayın organlarından sosyal medya hesaplarından isim vererek hedef gösteriliyor gazeteciler, siyasetçiler. Ölüm tehditleri yağdırılıyor. Fakat bunlarla ilgili tek bir soruşturma dahi açılmıyor. Bugün gazeteci Ahmet Hakan'a yapılan saldırının altında yatan psikolojik zemin budur. Arkasında hangi tetikçiler var, yönlendiriciler kimdir, ortaya çıkar mı bilmiyorum çok umudum yok. Bugüne kadar hiçbir şekilde gazeteci saldırılarında cinayetlerinde arkasındaki güçler ortaya çıkarılmadı maalesef."

'HERKES BASINA SALDIRILAR KARŞISINDA DİK DURMALI GERİ ADIM ATMAMALI'

Ancak siyasi yönlendirmenin bu işin temel sorumlusu olduğunu kaydeden Demirtaş, "Cumhurbaşkanı Başbakan AKP sözcüleri AKP milletvekilleri isim vererek bu gazetecileri alenen hedef göstermişlerdir. Partimize yönelik saldırılar da böyle gelişti. Düşünün ki bir gazeteci sadece gazeteciliğini yapmaya çalıştığı için şu anda ölüm korkusu yaşıyor. Birçok gazetecinin psikolojisi bu şu anda. Kendisi de ifade etmiş. Geri adım atmayacağız, korkmayacağız demiş. İşin kilit noktası budur. Faşizm karşısında geri adım atmanın sınırı yoktur. Herkes dik durmalı, bütün bu saldırılar karşısında saldırı dalgası karşısında el ele olmalı omuz omuza olmalı. Aydını, gazetecisi yazarı bütün muhalif güçler demokrasi barış isteyen herkes bir adım geri değil birkaç adım ileri atmalıdır. Gazetecilik yaptırılmak istenmiyorsa bazılarına daha iyi gazetecilik yaparak cevap vermelidirler. Aksi takdirde bunların karşısında faşizmin karşısında kesinlikle başarılı olunmaz. Bir kez daha kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum." diye ekledi.

'SANDIĞI SARAY'IN BAHÇESİNE DE KURSALAR SEÇMEN GİDİP OY KULLANACAK'

Son olarak seçim güvenliğine ilişkin bir soru yöneltilen Demirtaş, şu şekilde cevapladı: "Seçmen 7 Haziran'dan bu yana neyin ne olduğunu biliyor çok iyi ölçüyor. 1 Kasım'da da sandığa gidecektir diye düşünüyorum. Sandığı Saray'ın bahçesine de koysalar seçmenler gidecek oy kullanacak. Sandıktan çıkan sonuca herkes de saygılı olacak. 7 Haziran'dakine benzer bir ortam yok, durum daha gergin. Sıkıntılar sorunlar var ama seçim olamayacak durumda değil. Biz durumun stabil hale gelmesi için çok uğraşıyoruz. Bütün partilere de çağrı yaptık. Tekrarlıyorum; nerede sandık güvenliği yok deniyorsa hep birlikte sandığın güvenliğinin sağlanacağı koşulları oluşturalım. Sadece oradaki sandık kurullarına bırakmayalım. Üst düzey yöneticilerimizi parti merkez yürütme kurulu üyelerimizi gönderelim oraya. 4 parti beş parti en üst düzey temsilcilerimizi gönderelim. Güvenlik güçlerimizle değil siyasetçilerle öncelikle güvenliğimizi sağlayalım. Biz buna hazırız. HDP olarak biz sandık güvenliğinin sağlanması konusunda ne gerekiyorsa katkı sunmaya hazırız. Biz sandık güvenliği sağlanmasın falan demiyoruz. Kamera önerisini Yüksek Seçim Kurulu'na bizzat biz yaptık. Yani sandık bölgesi kamera ile çekilsin kayıt altına alınsın, bütün okullarda. Hani sandığın etrafında okulun etrafında gerçekten bir güvenlik tehlikesi oluştuğu anda kayıt altına alınsın, insanlar korkmadan gidip oylarını kullansınlar. Biz tek bir insanın bile partimize korkarak tedirginlikle oy vermesini azla arzulamayız. Kimse de korktuğu için bir partiye oy vermesin diye bir çağrı yapıyorum. Şu anda seçim iptali boykotu ertelenmesi gibi bir durumları tartışmanın gereği yok. Bu seçim yapılacak ve bir kez daha daha etkili bir sonuç elde edeceğiz diye düşünüyorum." CİHAN
<< Önceki Haber Demirtaş: Siyasi iktidarlar gidicidir bunlara güvenerek... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER