'ABD, Laden'i bitirmiş gözükse de...'

Laden'in ardından Güney Asya'da Afganistan - Pakistan hattında bilenenler ve bilinmeyenler...

'ABD, Laden'i bitirmiş gözükse de...'

Yıl 1999’dan bu yana... Taliban yönetimi, Afganistan’da yavaş yavaş ülkenin geneline hakim olmaya başlamıştı. Her ne kadar çatışmalar yer yer devam etse de Taliban, çok uzun yıllar bu toprakların egemenliği altında kalacağına inanıyordu. Kuzey Afganistan’da Penşir Aslanı “Şah Mesud” faktörü olmasına rağmen, ”PENŞİR” vadisi gibi, uzunluğu 80 km olan vadiyi bir türlü alamıyordu. Ülkenin neredeyse %90’ına hakim idi. Tacik Lider Şah Mesud Ruslar’a bu vadide geçit vermemiş, kan kusturmuştu. Zaten Taliban’ın 3 yıldan beri de umrunda değildi ancak; Şah Mesud’un can dostu Hindikuş dağlarından kolayca gelip, zaman zaman Başkent Kabil’e saldırı düzenlemesi can sıkıyordu. Ve de en önemlisi bütün gruplar Taliban’a karşı Penşir vadisinde toplanıyorlardı. Kuzey İttifakı adı ile Şah Mesud eski gücüne kavuşuyor gibiydi. Şah Mesud, dış dünyada siyasi ve politik olarak tanınıyor ve bir ünü, efsane adı vardı. Ama Taliban da Afganistan’ın geneline hakim, ülkenin %10’luk bölümü hariç yönetimdeydi. Taliban Demokratik Afgan Cumhuriyeti adını kaldırmış, adı ile özdeşleşen hükümetin adını “ISLAMIC EMIRATE OF AFGHANISTAN “(İSLAM EMARETİ AFGANİSTAN) olarak değiştirmişti. Pekala! Bu zihniyet hangi zihniyetti? Taliban rejiminin içinde kimler vardı ki kendilerini bu kadar güçlü ve hakim görüyorlardı. Tabii ki Taliban Lideri, aynı zamanda dini lider “Emir ül-Müminün” (halife) sıfatı ile Molla Ömer bulunuyordu. Taliban rejiminde her bakanlık ta bulunan bakanlar, aynı zamanda birer cephe komutanıydı, haftanın 3 günü cephede, diğer günlerde evinde ya da konutunda bulunuyorlardı. Lider Molla Ömer hakkında bilgiler çok sınırlı. Dünya kamuoyundaki bilgiler; onun Rus savaşında bir gözünü kaybettiği, Ruslara karşı savaşan Mücahid grubun içerisinden biri olduğudur. Bunun dışında az konuştuğu, zeki olduğu hep söylentilerden ibaret olarak kaldı. Molla Ömer bir asker çocuğu, babasının bir albay olduğu ve de köklü bir aileden olduğu biliniyor. Peştuca’dan başka dil bilmediği ve konuşurken kelimeleri çok sınırlı olduğu kendisine yakın kişilerce belirtilmiştir. Laden ile yolu Afganistan da çekişmesinin ortak tarafları oldukça çok, her ikisinin de cesur savaşçılara sahip olması fazla etrafında kimse olmaması ve varlıklı kitlelere sahip olmaları ve hitap edebilmeleridir. Molla Ömer, Pakistan’da medreselerde yetişmiş dini bilgiye sahip, savaşçı ve etrafını tel örgülerle örmüş cesur savaşçılarla dolu. Laden ise, yine petrol ağası, milyarder bir ailenin çocuğu, kendisine bölge olarak Afganistan coğrafyasını seçmesi o dönemde Rusların Afganistan’ı işgal etmesi etkenlerden biri olabilir. Ruslara karşı savaş’ta Molla Ömer ile beraber olmadığı ne malum. Laden’in de bu bölgeye cesur Arap savaşçıları ile geldiği ve özellikle 1998-2001 yılları arası Başkent Kabil’de Wazirakbarhan mahallesinde özel malikanelerde oturduklarına bizzat şahit oldum. Wazirakbarhan semti eski Rus rejimi döneminde en zengin ve varlıklı ailelerin oturduğu lüks malikanelerden ve de en güvenli bölge olarak biliniyordu. Laden, bu bölgeye gelişinde El-Kaide’nin bütün bilişim ağını baştan aşağı kurmuş, yeni bilgisayarlar getirerek, yetiştirilmiş elmanlar koymuştur. Sınırlı bilgi hazine sahip olan dünya kamuoyu, her iki liderin de Amerika’ya savaş açtığını biliyor. Ancak yeterli bilgi hazinesine Molla Ömer hakkında Pakistan istihbaratı(ISI),Usame Bin Laden hakkında da CIA sahip ve öyle ki Laden’e ait sınırlı sayıdaki bilgiler dışında hiç bir bilgi yayınlanmadı. Belki, her iki lider de kendileri hakkında bilgileri kısıtladılar ve sınırlandırdılar. Her iki lider arasından son döneme kadar yaklaşık 15 yıl su sızmıyordu. Hatta Molla Ömer; 14 Mayıs 2007 de Taliban’ın askeri beyni başkomutan Molla Dadullah’ın Nato’nun Uluslararası Güvenlik Destek Gücü ISAF askerleri ile girdiği çatışmada öldürüldükten sonra Kasım 2007’de Usame Bin Laden’i orduların başkomutanlığına getirdi. Zamanlama önemli idi. Çünkü ABD 11 Eylül saldırıların bir numaralı zanlısı Laden’i ilan edilmişti. Taliban yönetimi sanki ABD ile alay ediyor gibiydi. Taliban rejiminin yapısında Molla Ömer ismi hiçbir zaman ön plana çıkmadı. O dönemde Dünya medyasında gündemden düşmeyen iki isim vardı. Taliban rejiminin son Dış işleri bakanı Vekil Ahmed Mütevekkil ve Milli Eğitim bakanı Emir Han Muttaki. 1996-2001 yılları arasında Taliban sözcüsü gibi açıklama yapan bu iki isim devamlı ön plana çıktı. Hatta bu dönem içerisinde ve sonrasında ve de bu süreçten günümüze kadar Taliban lideri Molla Ömer‘den bile ön plana çıkan Vekil Ahmed Mütevekkil ılımlı, İslamcı ama Taliban mensubu olarak bilindi. Mütevekkil, hakkında en ağır ceza ABD’nin Afganistan işgalinin ardından 18 ay Bagram Havaüssü’nde tutukluluk süresi oldu. Daha sonra Hamid Karzai hükümetinin özel izniyle Afganistan’ın başkenti Kabil’de yaşamaya başladı. Zaman zaman özellikle Dış Dünya basınına açıklamalar yapan Mütevekkil, çarpıcı açıklamaları ile ön plana çıkmaya devam ediyor. Amerika, 11 Eylül saldırısının ardından Afganistan operasyonu öncesi ve sonrasında Pakistan’ın çeşitli eyaletlerinde resmi ve gayri resmi görüşmelerin tamamında Taliban ile uzlaşı sürecinde heyette Vekil Ahmed Mütevekkil bulunmuştur. Taliban rejiminin dış dünyada görünen yüzü olarak bilinmektedir. İyi derecede İngilizce bildiği halde Afganistan içerisinde yaptığı açıklama ve özel röportajların da Peştuca veya Farsça konuşmakta idi. Ekim 2001 yılında Usame Bin Laden’in İKÖ(İslam Konferansı Örgütü)tarafından yargılansın fikrini ABD yetkililerine götüren ve gizli olarak görüşen de Mütevekkil idi. Taliban, Afganistan yönetimine en karışık dönemde bu bölgede söz sahibi olan Pakistan’ın desteği ile geldi. Pakistan çıkarları doğrultusunda 3,4 yıl tahammül edebildi. Taliban’ın Afganistan topraklarından tamamen bitirilememesinin ve bunun 10 yılı aşkın mümkün olamamasının tek sebebi kendi içerisinde de bölünmüşlüğünden dolayıdır. Taliban da kendi içerisinde gruplardan oluşmaktadır. Taliban’ın çoğunluğu Peştun ırkındandır ama içerisinde diğer Özbek, Tacik ve Hazara(Şia)olarak da gruplar bulunmaktadır. Bu gruplar asla asıl kimliklerini aile içerisinde dahi zikretmezler. Kimse de bu insanların Taliban içerisinden olmadığını iddia edemez, çünkü hem fikren, hem de düşünce olarak Taliban’ı benimsemişler. Taliban grupsal olarak; a)Halife Grubu(Molla Ömer taraftarları, Peştunlar)Lider Molla Ömer ”Emir El Müminin” emrinde tamamı Peştun sayıları en çok olan topluluktur. Afganistan’ın Kandahar bölgesinde ve Pakistan’ın Bluchistan eyaletinde yaşıyorlar. Peştunlar,1996-2001 yılında Afganistan da Taliban rejiminde yönetimin emir komuta yönetiminde yer aldı. Tabi emir tek kişinin iki dudağının arasından çıkan Molla Ömer ‘e aitti. Dış dünyaya tamamen kapılarını kapatan bu grubun İslami yaşam biçimlerinden başka bilgi edinme hazineleri de yoktu. Taliban’ın hakim olduğu 6 yıl, Afganistan da dışarıda neler olup, bitiyor aktaran, yazan gazete, mecmua hiç yoktu. Olmasına da izin verilmemişti. Sadece günde 2 saat Afgan Radyosu adı ile Başkent Kabil de yayın yapan Taliban radyosu vardı, verdiği haberler de genelde Kuzey ittifakı ile devam eden çatışmalara ilişkin oluyordu. Zaten Kabil’de gün içerisinde elektrik 3, 4 saat ya oluyor ya da olmuyordu. b)Demokrat İslamcı Grubu; Taliban rejiminin dış dünyaya açılım ayağı dış işleri gibi devlet yönetiminin idari kadrosunu oluşturmaya çalışan gruplardı. Kararları esnekti, ılımlı İslamcı kimlikleri ve uzlaşı, barışçıl ve halka merhametini göstermeye çalışan isteyen liderlerden oluşurdu. Bu grup aynı zamanda eski yönetimde bulunan eski Cumhur başkanı Rabbani grubu olduğu da söylenir. Bu grubun içerisinde İstihbarat Başkanlığının da olduğu ve KGB gibi Ruslar zamanında etkin olan ve halen devam eden kişilerin Gazneli olması dikkat çekiyordu. Kuzey Afganistan’a Taliban hakimken Kuzey İstihbarat Şefi H.Z.A. 74’yılından beri Afganistan da İstihbarat’ta Gazneliler’ in olduğunu söylemişti. Aynı zamanda 50,60 yıldır Başkent Kabil yönetiminin değişmeyen fertleri Taliban döneminde bile konumlarını korumuşlardır. 2000 yılında Basın enformasyon Müdürü F.A.F ve yardımcısı O.Ş. ile yapmış olduğumuz özel görüşmede, 1992 yılında Türkiye’nin Kuzey Afganistan’da General Abdulraşit Dostum’a vermiş olduğu bir matbaa makinasının sözünü hatırlattı. c)Politik ve Siyasi Gruplar;Taliban rejimine dışarıdan katılan Arap ve Afrika kökenli insanların oluşturduğu gruptu. Hatta Rusya’dan bile kişilerin olduğu saptanmıştır. Bu grup aynı zamanda aktif olarak yönetimde yer almak isteyen idealist olmaya çalışan kişilerden oluşuyordu. İşte bu gruplar içerisinden ABD operasyonu sonrasında kurulacak olan yönetimin oluşmasını sağlayan LOYA JİRGA(Büyük Meclis)bu grupların tümünden temsilcilerin olmadığı ne malumdu. Çünkü Loya Jirga içerisinde Haziran 2010’ da başkent Kabil’de bütün engellemelere rağmen toplanan barış şurasına dini liderler, önde gelen aşiret liderleri ve milletvekilleri ile beraber 1600 kişi toplanmıştı. ABD, Afganistan'da Taliban ile 9 yıldır mücadele vermesi ve Afgan Hükümeti aracılığı ile uzlaşı aramaya çalışması ihtimal dahilinde olan bir şey değildi. Bu konu gün yüzüne ancak Ocak 2010 sonu Türkiye’de yapılan 3’lü zirve ile çıktı. Türkiye, Pakistan ve Afganistan Liderlerinin buluşması ile açıkça bilinmiş oldu. Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, ısrarla Taliban ile uzlaşı olması vurguluyor ve ulusal güvenliğin korunması açısından Haziran 2010’da yapılan “Barış Şurası”ndan çıkan sonuç ile istediği sonucu almış. Karzai, Ocak 2010’da Londra’da yapılan Afganistan’ın geleceğini ilgilendiren konferansta izleyeceği politikanın Taliban ile uzlaşı olması gerektiğini söylemişti. Bu konferansta Afganistan’ın geleceği ve toprakların güvenliği için birlikte hareket edilmesi kararı çıkmıştı. Bu toplantıya ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İngiltere Başbakanı Gordon Brown, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ve 70 ülke temsilcileri katılmıştı. Afganistan’da Taliban’ın yönetimde bulunduğu 1996-2001 yılları arasında 11 defa Pakistan’ın Peşaver eyaletinde ABD delegeleri ve Taliban yetkilileri bir araya geldiği aşikardı. Bu bilinen görüşmelerin yanında bir de gayri resmi yapılan temasları sayacak olursak ABD, Taliban ile bayağı içli dışlı görüşmeler yapmıştı. ABD bu bölgede söz sahibi olmak istiyor elbette ama unutulan bir şeyde bölgede gelişen siyasi, politik gelişmeler ve coğrafyada çok bilinmez bir bilgi hazinesinin olduğudur. Afganistan yer altı zenginlik kaynakları ile gözde bir konuma sahip, daha da önemlisi bu bölge Rusya ve Çin gibi iki güçlü ülkenin de kıskacı konumunda bulunuyor. ABD,bir şekilde bu bölge de kalmak varlığını hissettirmek istiyor. Laden, bir sebep, bir etkendi. ABD, terör ile hem de Uluslar arası bir terör ile mücadele ediyor tarzı hiç bir zaman değişmeyecek. Usame Bin Laden, Taliban ve El-Kaide arasında bir köprü konumundaydı. Afganistan da Hamid Karzai yönetimi, askeri güç ile operasyonlarla Taliban’ı dağıtamayacağını biliyor. Stratejisi uzlaşma yoluyla çözüme kavuşturmayı amaçlıyor. Tabii ki, bunu ABD’nin hem desteği hem de istediği ölçüler doğrultusunda uzlaşma yoluna gidiyor. Taliban, dış güçler olarak tanımladığı ABD,ve NATO güçlerinin ülkelerinden çekilmesi kaydıyla silah bırakacağını şart koşuyor. ABD,askerlerini azaltacağını ya da çekeceğini açıkça dile getirse de Taliban’ı ikna etmiş gözükmüyor. ABD, Laden’i bitirmiş gözükse de El-Kaide ve Taliban içerisinde yeni liderler bu konumlara gelmek için çoktan hazır vaziyette bekliyor. El-Kaide ve Taliban’ın en çok kullandığı, Afgan halkının savaşlardan yorulmuş olması ve artık barışa hasret, huzurlu, refah bir hayat istemesi hissiyatını, özlemini çok kullanıyorlar. ABD, Afganistan ve Pakistan halkının gözünde bir düşman olarak görülüyor. Mücadelesi, teröre karşı askeri güç ile müdahale olarak operasyonlarla yıldırmaya çalışıyor. Ancak; bu bölgede halkın sesi ve barış arzusu bilinmeyenlerin bilinmesi, belirsizliklerin belli olması Taliban rejiminin dağılmasına ve belki de Afganistan yönetiminde zayıf bir ihtimal dahilinde de olsa söz sahibi olmasına yola açacaktır. Taliban’ın ileri gelenleri de bunu çok iyi biliyor. Ancak; yıllar yılı çeşitli ırklara sahip olan bu toprak parçası üzerinde çok liderler grupların başında mücadele etmiş ve en önemlisi de Dış Güçlere karşı hep birlik olmuşlar ve birlikte baş kaldırmışlar. Cumhur Dereli - Samanyolu Tv
<< Önceki Haber 'ABD, Laden'i bitirmiş gözükse de...' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER