Yunanistan, su üstünde koşmaya çalışıyor

Atina, Yunan Parlamentosu’nun AB ve IMF’nin mali yardım karşılığındaki kemer sıkma paketine evet demesi ile günler sonra tekrar ateş alanına döndü.

Yunanistan, su üstünde koşmaya çalışıyor

45 binanın yakıldığı eylemler, parlamentonun acı reçeteyi onaylamasını engellemedi. 2015’e kadar 150 bin kamu görevlisinin işine son verilmesini talep eden AB, eş zamanlı olarak asgari ücretin ve emeklilik maaşlarının da yüzde 22’ye varan oranlarda düşürülmesini istiyor. Bu kararları alıp reform programının arkasında durabilecek Yunan siyasi iradesinin ortalıkta görünmemesi, Brüksel’in umutlarını kırıyor. Diğer tarafta ise alınan tasarruf tedbirleri devlet ile Yunan toplumu arasındaki uçurumu sürekli açıyor. Krizin patlak verdiği ilk günlerden itibaren zengin Yunanlar sermayelerini yurtdışına çıkarttıkları için, iflas eden devletin faturasını ödeme işi yine en alttakilere kaldı. Daha önce yüklü miktarda geçmiş borçları silinen Atina’nın hâlihazırda yeni borçlarını da kendi imkânları ile ödeyemeyeceği ortada. Mevcut bütçe yapısı ile bu kadar çok kredi verilmemesi gereken ülkenin birçok bankadaki borcu, bizzat AB tehdidi ile silindi. Atina’nın borçlanma sürecinde aşırı riskli kredilere imza atan uluslararası bankalar da bu şekilde cezalandırılmış oldu. AB ve IMF’den aldıkları yeni kredilerle ekonomilerini çevirmeye çalışan Yunan siyasiler, mevcut durumun düzelmesinin uzun yıllar alacağını halka anlatma çabası içindeler. Üretebilen ve dünya pazarlarına açılan dinamik bir ekonomiye sahip olmayan Atina hükümetinin, daha önce krizlerden büyüyerek çıkan Türkiye’den ders alması da mümkün görünmüyor. Yunan halkı aşırı borçlanma ile sübvanse edilen lüks tüketime sahipti. Başkalarından borç ve emir almak istemeyen halkın öncelikle tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi gerekiyor. Anadolu tabiri ile ‘Artık deniz bitti!’ Daha önce büyük tartışmalar neticesinde ülkenin IMF ve AB tarafından 110 milyar avro destekle ilk “kurtarılma” teşebbüsünün işe yaramamasına ciddi tasarruf tedbirlerinin alınamaması ve tüketim alışkanlıklarından vazgeçilmemesi sebep gösteriliyor. Sosyal patlamaların eşiğine gelen komşunun değişmeyen ekonomik gündemlerinden biri de avro bölgesinden çıkıp tekrar millî paraları olan drahmiye geçmek. Millî para birimleri ile ihtiyaç hasıl olduğunda para basıp devalüasyon yapmanın faydalı olabileceğini iddia edenler şimdilik azınlıkta. Avrodan çıkmanın muhtemel negatif psikolojik etkisi ile işlerin daha da kötüye gitmesi, bu senaryoyu savunanların en büyük endişesi. Siyasi kariyer hesaplarını bir tarafa bırakıp bazen halka rağmen doğru bildiği programlardan şaşmayan iktidarlar ekonomik krizleri yönetemiyorlar. Belki de bu gerçeği erken gören iktidardaki PASOK ve Yeni Demokrasi partileri, parlamentoda alınan kararlara destek vermeyen vekillerini ihraç edeceklerini açıkladılar. Bu tehdide rağmen 32 vekil hayır oyu kullanırken 7 vekil de parlamentoya girmedi. Her iki parti de daha önce aldıkları ortak karar neticesinde bu arkadaşları ile yollarını ayıracaklar. AK Parti’nin doğmasına vesile olan etkenlerden biri de 2001 ekonomik kriziydi. Görünen o ki Yunanistan’da da kriz bir şekilde siyasi yelpazeyi yeniden şekillendirecek. Geçen sene Türkiye’nin büyüdüğü oranda küçülen ülke, nisanda seçime gidiyor. Yeni borç alabilmek için yeni tasarruf paketlerini parlamentodan ‘ipotek’ olarak geçirmek zorunda kalan siyasilerin sandıkta da işleri kolay olmayacak. İktidar yaptıklarını savunurken muhalefete ‘Senin alternatif çözüm planın ne?’ diye soracak. Siyasilere güveni kalmayan Yunan halkı ne yapacağını bilemez durumda. Herkül Milas’ın ifadeleri ile nisan seçimleri millî mutabakatı arkasına alabilecek yeni ve kurtarıcı bir partiye kapılarını açabilir. İşe yarayıp yaramayacağı belli olmayan reçeteler için komşu ülkenin karar alıcıları aşağılanan bir tavırla AB tarafından denetleniyor ve her kuruş için hesap soruluyor. Daha önemlisi, onlara silah satan Batılı ülkelere savunma sanayiinde tasarrufa gitmeyecekleri garantisini de veriyorlar. Özellikle ülkeye giden maddi yardımların büyük bölümünü karşılayan Almanya’nın tavrı Atina’yı kişiliksizleştirecek kıvamda. Attığı adımlarla AB’ye karşı zaman kazanan ve yeni kredileri almayı şimdilik başarabilen Atina hükümeti, su üstünde koşmaya çalışan adam gibi nefes almaksızın efor sarf ediyor. Bakalım, Yunan halkı bu koşuya eşlik edecek mi? SAVAŞ GENÇ - AKSİYON
<< Önceki Haber Yunanistan, su üstünde koşmaya çalışıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER