Erdoğan, Şevki Yılmaz’ın taktiğini uyguluyor

Türkiye seçimlere yaklaştıkça çok güçlü bir türbülans ortamına girdi.

Şevki Yılmaz'dan AKP'ye ilginç öneri

SAMANYOLUHABER.COM- ANALİZ

 Sinan Ateş örneğinde olduğu gibi siyasi cinayetler, kirli ittifaklar, kara para operasyonları ve Sedat Peker’in hazırladığı videolar, seçim sürecinin öndelikli gündem maddeleri durumunda.

Erdoğan tekrar seçilip saltanatını sürdürebilmek için dört koldan taarruza geçti. Her zamanki gibi, devletin tüm imkanlarını kullanmaktan çekinmiyor. Uluslararası alanda ağzına geleni saydığı, hakaret yağdırdığı liderlerden yalvar yakar randevu koparmaya çalışıyor.

Evvela saltanatına gelebilecek dış tehditleri egale etmek istiyor Erdoğan. Birleşik Arap Emirlikleri ile yakınlaşarak Sedat Peker’i susturmayı şimdilik başardı. Tehdit gördüğü her ülke ve lideri, Türkiye’nin menfaatlerinden tavizler vererek yanına çekmeye gayret ediyor. En azından pasif durumda kalsınlar istiyor.

Avrupa’yı mülteci kozuyla, ABD’yi ise Yahudi lobileri ile İsrail’le kurduğu yakın bağlantılarla pasif tutmayı ümit ediyor.  

Türkiye içinde de Necip Hablemitoğlu suikastı soruşturması üzerinden Ergenekon’la nikah tazeleme peşinde. Soruşturmayı her an Ergenekon’a ve İnan Kıraç’a doğru genişletebilme kozunu elinde tutuyor. Ancak Bulgaristan’dan getirilen Levent Göktaş, İnan Kıraç için olduğu kadar, IŞİD’e verilen silahlar bağlamında kendisi için de tehlikeli.

Sinan Ateş cinayetinin de Erdoğan’a bir fırsat daha sunduğu ortada. MHP’yi ve Devlet Bahçeli’yi yumuşak karnından yakaladığı söylenebilir. Elbette suikastın arkasında olduğu belirtilen isimlerle bağlantısı nedeniyle Süleyman Soylu’yu da köşeye sıkıştırma imkanına sahip.

Erdoğan, Sinan Ateş cinayetine Hablemitoğlu suikastı tarifesi uyguluyor. Ki ilk haftadaki performansı bunu net gösteriyor. İhale, cezaevinde rahat ettirme ve bir punduna getirilerek tahliye edilme karşılığında birkaç tetikçiye kesilecek, cinayetin üstü örtülecek. MHP’deki bağlantılarının üzerine gidilmeyecek.

Türkiye dışındaki ve içindeki tehditleri etkisiz hale getirmiş olsa da, bu tablo Erdoğan’a seçimi kazandırır mı? Kazandırmaz tabii ki.

Üstelik yurt dışında ve içeride, kuyusunu kazanabilecek klikleri etkisiz hale getirmiş de değil. Tavizler vererek, birbirlerinin suçlarını örterek malum bozgunu, çöküşü ve savrulmayı biraz daha ertelemiş oluyor, o kadar. Amok Koşusunu azıcık uzatmasının dışında bir etkisi yok.

Türkiye dışında ve içinde kurduğu ittifaklar Erdoğan’a seçim kazandırmaya yetmez, doğru. Açlık ve sefalet kol geziyorken ve mutfaklar yangın yerine dönmüşken, kiminle işbirliği yaparsa yapsın, seçim hezimetinden kurtulamaz. Erdoğan bu gerçeği çok iyi biliyor.

Kazanması için daha ne lazım? Elbette seçimde oy kullanacak vatandaşın da desteğini alması lazım. Erdoğan son olarak açlıkla ve yoksullukla mücadele eden halkı arkasına alabilmek için, bugüne kadar yapmadığı bir şeyi yaptı, kesenin ağzını tamamen açtı.

Hakaret ettiği emeklilikte yaşa takılanların taleplerini yerine getirdi. Asgari ücrete yılın ikinci zammını yaptı, maaşları 8 bin 500 liraya çıkardı. Para özel sektörün kasasından çıkacağı bonkör davrandı tabi. 

Memur ve emekliler de ise zam yüzde 30’da kaldı. Ancak başka zaman olsa bunu da yapmazdı. Zira onun “cömert” yüzünü sadece Mehmet Cengiz’lerin “Beşli Çetesi” görüyor. Onun da hikmeti başka tabi. Yok ettiği orta direğe ise konut kredisi faizlerini düşürerek sinyal gönderiyor Erdoğan.

Hazine ve Merkez Bankası tabiri caizse tam takır kuru bakır. Döviz rezervleri eksi 60 milyar dolar civarında. Cari açık 100 milyar doları aştı. Memur ve esnaf perişan durumda. Erdoğan, tablo böyle dehşet verici bir durumda olmasına rağmen, Hazine’nin en güçlü olduğu dönemlerde dahi yapmadığını yapıyor, seçim ekonomisini dibine kadar uyguluyor.

Türkiye’nin geçmişteki birikimlerini har vurup harman savurduğu ve gelecekteki kazançlarını da Beşli Çete’ye ipotek ettiği gibi, belki son kalan birkaç kuruşunu da seçimleri kazanmak için kullanıyor. Bugüne kadar işçiye, memura, emekliye vermesi gereken parayı, Beşli Çete’ye peşkeş çekti, şimdi tutuştu. 

Maalesef yapılan zamların halka bir faydası yok. Bir iki ayda yine hepsi eriyip gidecek. Erdoğan seçimlere kadar bol keseden dağıtmaya, devletin tüm imkanlarını kullanarak kampanya yürütmeye devam edecek. Elbette saraydaki lüks hayatından bir nebze dahi taviz vermeyecek.

Ya seçim sonrasında ne olacak? İşte asıl kıyamet o zaman kopacak. İktidara kim gelirse gelsin, çok büyük bir enkazla karşılaşacak. Borca batmış Hazine ve onlarca milyar dolar ekside olan bir Merkez Bankası’nı kucağında bulacak.

Ama olsun, Erdoğan seçimi kazansın da Hazine’ymiş, Merkez Bankası’nın rezervleriymiş filan, hiç önemli değil. Açlıkla, sefaletle kendisi ve avanesi boğuşmayacak çünkü.

Erdoğan döndü dolaştı, Şevki Yılmaz’ın sözüne geldi. Şevki Yılmaz, 2021 yılı Aralık ayında Akit TV’de katıldığı programda, “AK Partisi kasanın ağzını açması lazım. Efendim 700 ton altınımız var, Merkez Bankası’nda şu kadar dolarımız var diyorsunuz. Kime bırakacaksınız? Bu hırsızlara mı? Bunu yayacağız” diye konuşmuştu. 


Şevki Yılmaz’ın rehberliği, kılavuzluğu Refah Partisi için, Milli Görüş için nasıl sonuçlar doğurdu, ortada. Erdoğan’a faydası olur mu? Hiç sanmam…

<< Önceki Haber Erdoğan, Şevki Yılmaz’ın taktiğini uyguluyor Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER