17 Aralık sabahı Erdoğan'a sunulan yolsuzluk dosyası ortaya çıktı

17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yapıldığı sabah, İstanbul Valiliği dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a 23 sayfalık bir yazı gönderdi .

17 Aralık sabahı Erdoğan'a sunulan yolsuzluk dosyası ortaya çıktı

17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun gerçekleştirildiği sabah, saat 10.30 sıralarında İstanbul Valiliği aracılığıyla dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a ulaştırılan 23 sayfalık yazıda soruşturmanın başlangıcından son aşamasına kadar tüm bilgiler yer alıyor.

t24'de yer alan habere göre, Reza Zarrab'ın (Rıza Sarraf) "suç örgüt lideri" olduğu belirtilen bilgi notunda, şüphelilere isnat edilen suçları “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, rüşvet vermek almak,  resmi ve özel belgede sahtecilik, gümrük kanununa muhalefet, fuhşa aracılık” olarak sıralandı.

Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'le ilgili olarak, "Rıza Sarraf Muammer Güler’İn İçişleri Bakanı olmasından sonra kendisi ve oğlu Barış Güler ile tanışmış ve bu bakanlık nezdindeki işlemlerini hallettirmek üzere çok kısa bir zamanda rüşvet ilişkisi geliştirdiği anlaşılmıştır" ifadeleri yer aldı. Muammer Güler'in Zarrab'dan rüşvet olarak 12 milyon TL aldığı belirtildi.

Dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın Zarrab ile maddi menfaat ilişkilerinin olduğu belirtilerek, Ekonomi Bakanlığı özel kalemlerinin adeta Zarrab'ın özel kalemi gibi çalıştığı ifade edildi. İki özel kalemin Zarrab'ın işlerini çözmek için 14 milyon TL para alıp aralarında paylaştıkları iddiası da yer aldı.

Polisin Erdoğan'a gönderdiği dosyada, "Zafer Çağlayan’a değişik tarihlerde toplam 32 milyon 153 bin 600 Euro (Bilgi notunun "Toplam" kısmında bu rakam 3 milyon Euro olarak görülüyor ) ve 1 milyon 400 bin dolar rüşvet gönderdiği ve bunun dışında Çağlayan’ın talimatıyla alınan mücevher ve lüks saatler için 200 bin Euro ve ve 5 milyon 426 bin 761.00 dolar paranın da Reza Zarrab tarafından ödendiği ve bu miktarın %03,4’lük rüşvet payından düşüldüğü tespit edildiği" belirtildi.

Zafer Çağlayan'ın Zarrab'ı, dönemin AB Bakanı ve Başmüzakerecisi Egemen Bağış ile tanıştırdığı ve bu iki isim arasında kısa sürede maddi menfaat ilişkisi geliştiği ifadeleri yer aldı. Erdoğan'ın önüne gelen notda, Zarrab'ın Bağış'a 3 defada 500'er bin dolar olmak üzere toplamda 1,5 milyon dolar rüşvet verdiği belirtildi.

Polisin gönderdiği bilgi notunda, Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan ile ilgili şu iddialar yer aldı:

"Exel dosyasına bakıldığında 29.03.2013 tarihi itibariyle Süleyman Aslan’a gönderilen 2.000.000.00 (2 milyon) EURO ve 500.000 (500 bin) Dolar gönderildiği anlaşılmış bu rüşvetlerin gönderildiği hem teknik takip, hem de fiziki takip çalışmalarıyla tespit edilmiştir.

Süleyman Aslan’ın ikametine rüşvet gönderme eylemleri bundan sonra da 500’er bin dolar olmak üzere çok defa (14) devam etmiş ve çoğu sefer bu eylemler fiziki takip görüntüleri ile tespit edilmiş, hatta bir uygulamada ayakkabı kutusuna yerleştirilmiş 500 bin dolar net bir şekilde görüntülenmiştir."

“Rıza Sarraf Liderliğindeki Suç Örgütü ve Eylemleri” başlığı ile gönderilen yazıda, suç konusu şöyle anlatıldı:

Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, rüşvet vermek almak,  resmi ve özel belgede sahtecilik, gümrük kanununa muhalefet, fuhşa aracılık”

Yazının devamında ise soruşturmanın başlangıcından itibaren gelinen süreç anlatıldı.

Soruşturmanın başlangıcı bölümünde şu bilgilere yer verildi:

Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğünün 07.05.2010 tarihli e posta ihbar formunda ve aynı konu ile ilgili olarak 18.07.2012 tarihinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüze gönderilen faks ihbarında özetle;

Rıza Sarraf isimli şahsın organizatörlüğünde (ihbarda ismi geçen) birçok şahsın İran’a Arabistan’a ve Irak’a altın ihracatı yapıyor gibi gösterilip uyuşturucu ve kaçakçılık çetelerinin paralarını döndürdükleri,

Rıza Sarraf’ın şoförlüğü ve kuryeliğini yapan Turgut Happani’nin 150 milyon dolar parayla Rusya’ya giderken yakalandığı, bu paranın da Rıza Sarraf’ın olduğu, Rıza Sarraf’ın İran’a altın satıyor gibi görünüp karaparaları  bu yöntemle Türkiye’ye geri soktuğu son günlerde gazetelerde çıkan İran’a altın ihracatı haberlerine bakıldığında bu çetenin döndürdüğü kaçakçılık parasının büyüklüğünün görüleceği iddia olunmuştur.

Konuyla ilgili şube müdürlüğümüzün arşiv kaynaklarında yapılan araştırmada; MASAK’ın 13.05.2008 tarihli ve R-61 sayılı kapsamlı inceleme raporunda; ihbarda adı geçen şahısların da aralarında bulunduğu şahıslarla ilgili şüpheli işlemlerin incelenmesi neticesinde, kara para aklanıyor olabileceği, ancak yapılan kara para incelemelerinde şüpheli para hareketlerinin tespitinin tek başına yeterli olmadığı, konunun delilleri ile açığa için iletişimin dinlenmesi tedbirine ihtiyaç duyulduğunun değerlendirildiği belirtilmiştir.

İhbarlar ve MASAK raporunda geçen hususlarla ilgili 13.09.2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından CMK.MD. 158 kapsamında soruşturma talep edilmiş, 2012120653 sayılı soruşturmaya kayden araştırmaların yapılması talimatı alınmıştır.

07.05.2010 tarihli e posta ihbarının Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü tarafından Şube Müdürlüğümüz ile birlikte İstihbarat Şube Müdürlüğüne de gönderildiği, ilgili birimin yaptığı çalışma sonucu 02.09.2012 tarihinde Rıza Sarraf liderliğinde bir suç grubunun “kara para aklama” suçunu işledikleri bildirilmiştir.

32 kişilik şüpheli isimlerinin yanı sıra, örgüt lideri olarak dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu, Halk Bank Genel Müdürü, Ekonomi Bakanı Özel Kalemi, Ekonomi Bakanı Özel Kalemi” şeklinde bilgiler yer aldı. O tarihte “Reza ve Ebru’nun şoförü 150 Milyon Dolarla yakalandı” başlıklı gazete haberi bilgi notuna dahil edildi. Ayrıca kara para aklanmasına ilişkin trafiği gösteren bir şemada bilgi notuna yansıdı.






Projeli çalışma ve tespitler

Konuyla ilgili olarak ilk etapta “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “kaçakçılık”  ve “suçtan elde edilen mal varlığının aklanması” suçları ile ilgili dinleme tedbirlerine başlanmış olup yapılan çalışmalarda şahısların rüşvet suçunu da işlediklerine dair delillere rastlandığından daha sonraki süreçte rüşvet suçu ile ilgili olarak iletişimin dinlenmesine devam edilmiştir.

Yaklaşık 14 ay süren çalışmalar neticesinde şüpheli şahısların:

-İran ve Rusya’daki bankalarda parası bulunan müşterilerinin sıcak para ihtiyacını uluslararası bankacılık işlemlerine takılmayacak şekilde geliştirdikleri iki farklı sistemle paravan firmalar üzerinden sahte fatura ve beyanlarla komisyonla para transferi ve kuryeliği yaptıkları ( bu sistemler ağı da detaylıca anlatılmaktadır)

-İran’a gönderilen külçe altınların toplanması ile ilgili olarak Gana’dan usulüne aykırı olarak gelen 1,5 ton altın olayı ile ilgili resmi makamlara sahte belge vererek, kaçakçılığa teşebbüs ettikleri ( Olay aşağıda detayları ile anlatılcaktır)

-Havalimanlarından yurt dışına para çıkarma işlemlerinde kullandıkları 55 farklı kurye ile yaptıkları sevkiyatlarda nakit beyan formu doldurmadan çıkış yaparak gümrük kanununa ve Türk parasını koruma kanuna aykırı hareket ettikleri usulsüzlüklerine veya işlemlerine zorluk çıkaran gümrük ve ya emniyet görevlilerinin tayinini çıkarttıkları anlaşılmıştır

Örgüt Lideri Rıza Sarraf’ın özetle bahsedilen bu usulsüzlüklerinin gerçekleşmesi kolaylığı rakiplerinin engellenmesi adliidari tedbirlerden korunmak veya usulsüz veya usulünce her türlü işlemlerini çözdürmek amacıyla Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan , İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Bakanı Eğemen Bağış, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, Ekonomi Bakanı Özel Kalemleri Onur Kaya ve Mustafa Behçet Kaynar ve Çin’de ismi bilinmeyen banka yetkilileri ile maddi menfaat ilişkisi gerçekleştirerek rüşvet verdiği şahısların Dubai havalimanında görevli olup bahse konu kurye işlemlerinde kolaylık sağladıkları anlaşılan yabancı emniyet görevlilerine İstanbul’da lüks otellerde kadın sağlayarak rüşvet mahiyeti ile fuhşa aracılık ettikleri anlaşılmıştır.

“Sistem (İran odaklı  yeni sistem)” başlıklı bölümde ise şu bilgilere yer verildi:

şüpheli şahısların İran’a uygulanan ambargodan kaynaklanan bankacılık işlemlerindeki kara para ve swift sorgulamalarını delmek amacıyla geliştirdikleri bu yeni “Sistem” de , “Müsteri” diye tabir edilen İranlı şahısların İran bankalarında bulunan paralarını yurt dışına çıkarttıkları ve akabinde tekrar İran’a (fiziki) altın veya döviz olarak soktukları, böylece İran’ın nakit para ihtiyacını karşılama odaklı komisyonculuk yaptıkları anlaşılmıştır.

Bu kapsamda şüphelilerin Çin Halk Cumhuriyeti’nde paravan firmalar kurdukları, bu firmalar adına açtıkları banka hesaplarına İran’daki bankalardan  ihracat ödemesiymiş gibi havale yaptıkları, ve bu işlemler için sahte evrak tanzim ettikleri,

Çin’den gelen paraları bekletmeden Türkiye’de kurdukları paravan ve gerçek firmaların hesabına ihracat ödemesi gibi gönderdikleri, İran’a göndermek üzere altın ihracatına dönüştürecekleri para ile ilgili gerçek firmaların Halk Bankası’ndaki hesabını kullandıkları, döviz olarak fiziken İran’a çıkartılacak paralar ile ilgili diğer bankaları kullandıkları, toplanan külçe altın ve nakit paraları kuryeler aracılığı ile havalimanından İran’a ya da İran’a gönderilmek üzere Dubai’ye fiziki olarak yolladıkları

Halk Bankası’nda kullandıkları işlemlerde Dubai-İran-Türkiye üçgeninde gerçekte olmayan transit gıda/ilaç ticaretine dair sahte belgeler ibraz ettikleri,

Geliştirdikleri bu sistemle resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri anlaşılmıştır.

Diğer yandan şüphelilerin külçe altını nasıl temin ettikleri ile ilgili yapılan çalışmalarda; her ne kadar çoğu zaman bu altınların legal faaliyet gösteren firmalardan normal ticareti faaliyetle satın alındığı anlaşılmış olsa da aşağıda detaylıca anlatılan bir olayda sahte evraklarla (kaçak yöntemle) 1,5 ton altının Gana’dan Türkiye’ye sokulmaya çalışıldığı, olayın ulusal medyada ses getirmesi üzerine yine oluşturdukları siyasi ve bürokratik baskı ve bu doğrultuda hazırlanan sahte evraklarla altınların el konulmadan Dubai’ye gönderimi sağladıkları tespit edilmiştir.

NOT: Türkiye’nin İran’a olan petrol ve gaz ödemelerinin altın ihracatı ile gerçekleştirilmesi ile ilgili işlemlerde Rıza Sarraf’ın rolü olduğu anlaşılmış olmakla birlikte bu transferler ve işlemler tahkikata konu incelemelere dahil edilmemiştir.


<< Önceki Haber 17 Aralık sabahı Erdoğan'a sunulan yolsuzluk dosyası... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER