5 bin Türk'ün durumu ne olacak?

Avrupa Konseyi, şimdi de Rodos ve İstanköy'de yaşayan 5 bin Türk'ün durumunu masaya yatırmaya hazırlanıyor.

5 bin Türk'ün durumu ne olacak?

Rodos ve İstanköy Türkleri de Avrupa'dan azınlık raporu bekliyor Rodos Sokratus Caddesi'ndeki (Uzunçarşı) Vakıflar'a ait birçok dükkan satılmış. Adada bulunan tarihi eserlerin onarımları ile imam ve müezzinlerin maaşları için kullanılması gereken gelirler, söz konusu satışlar yüzünden her geçen gün azalıyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, haziran ayında Gökçeada ve Bozcaada raporunu açıklayarak, Rum azınlığın sorunlarını kamuoyunun gündemine taşıdı. Rumların eğitim, mülkiyet ve diğer konulardaki taleplerine yer veren raporda, Türkiye'nin bu problemlere ilgi göstermesi, zarar gören doğal ve kültürel mirasın da tamir edilmesi istendi. Avrupa Konseyi, şimdi de Rodos ve İstanköy'de yaşayan 5 bin Türk'ün durumunu masaya yatırmaya hazırlanıyor. İsviçreli parlamenter Andreas Gross başkanlığındaki İnsan Hakları Komitesi, önümüzdeki günlerde adalara giderek Türk azınlığın durumunu inceleyecek. Bu, Rodos ve İstanköy'deki Türkler için tarihî bir öneme sahip. Çünkü iki ada, Yunanistan ile Türkiye'deki azınlıkların durumunu belirleyen 1923 tarihli Lozan Anlaşması imzalandığında İtalya'nın kontrolünde bulunuyordu. Adalar 1947'deki Paris Antlaşması'yla Atina'ya devredildi. Dolayısıyla Lozan'ın getirdiği 'azınlık hakları'nın ve sonrasında iki ülke arasında yapılan nüfus mübadelesinin dışında kaldılar. Hakları kısmen güvence altına alınan Batı Trakya Türklerinin sahip olduğu haklardan uzaklar. Zaman, Avrupa Konseyi heyetinden önce Rodos ve İstanköy'e giderek, yanı başımızdaki 'unutulmuş Türkler'i mercek altına aldı. Türkiye ile Yunanistan arasında zaman zaman yaşanan gerilimlerden en büyük zararı Rodos ve İstanköy'deki Türkler görüyor. Hakları kısıtlamak için uygulanan 'mütekabiliyet' esasından da en çok etkilenen yine onlar. Türkçe eğitimden kapatılan okullarının açılmasına, vakıf gelirlerinden müftü atanmasına ve vatandaşlık haklarına kadar bir dizi beklentileri var. Adalarda yaşayan Türkler, Yunanistan'ın resmi söylemine göre 'Yunan vatandaşı Müslümanlar.' Sorunları kendilerinin olduğu kadar yerel siyasetin gündeminde. Bazı mahalli politikacılar azınlığın sorunlarına duyarlı. Yeni Demokrasi Partisi iktidarının birinci yılı dolayısıyla 'Kos (İstanköy) adasındaki Müslüman Toplumunun Sorunları' adlı bir rapor hazırlayan Nikos Milonas, "Genelde Müslüman toplumuyla ilgili sorunlara değinmekten kaçınırız. Ancak Avrupa Birligi'nin bütün üyeleri gibi bizde de açık ve demokratik yeniden yapılanma çerçevesinde bu konular gündeme gelmeli ve üzerinde konuşulmalıdır." diyor. Milonas, Rodos gibi İstanköy'de de önemli bir sorun olan vakıf konusuna dikkat çekiyor. Vakıf Yönetim Kurulu'nu belirlemek için yapılan halka kapalı, şeffaflıktan uzak seçimleri eleştiriyor. Çünkü Rodos ve İstanköy'de Türkler'e ait vakıfların beş kişilik yönetimi Yunan makamlarınca seçiliyor. Bazıları dönemsel olarak bazıları ölene kadar görev yapıyor. Ada halkının tasvip etmediği bu kişiler, vakıf mülklerine yönelik tasfiye kurumu gibi çalışıyor. Rodos'taki Türk vakıflarına ait 450 gayrimenkulden geriye sadece 40 tane kalmış. Satış ve bağışlar yoluyla vakıf eserlerinin azaltılması birçok tarihi yapının varlığını da tehlikeye atıyor. Fakat yöneticiler için bu sorun değil. "Vakıf malları satılırsa geride kalan tarihi ve kültürel miras nasıl korunacak?" sorusuna, "Kalmazsa kalmaz. Devlet korusun." cevabı veriliyor. İstanköy'de ise kalan sadece 35 dükkan ve arsa. Vakfın aylık geliri yaklaşık 20 bin Euro. Bunun yüzde 60'ı vergiye gidiyor. Bu durum, vakıfların varlıklarını sürdürmesini her geçen gün daha da zorlaştırıyor. İngilizce sayesinde Türkçe öğreniyorlar Önemli sorunlardan biri de, dil ve din eğitimi. Türkçe 1972 yılından bu yana okullarda okutulmuyor. Osmanlı Devleti'nin ayrıldığı 1912'den Yunanistan'a devredildiği 1947 yılına kadar, anadil öğretimi konusunda adalarda herhangi bir sorun yaşanmamış. Sonrasında da Türk okulları varlıklarını sürdürmüş; fakat dersler Yunanca ve Türkçe olarak devam etmiş. 1972 yılında ise Türkiye'nin Bozcaada ve Gökçeada'daki Rumca eğitimi yasaklaması üzerine 'azınlık' olarak kabul edilmemelerine rağmen Türkçe öğretimi tamamen müfredattan çıkarılmış. Çocuklar ana dillerini evde ailesinden öğreniyor. Anadillerinde okuyup yazmaya ise Ortaokul'dan sonra İngilizce öğrenmek için Latin harflerini tanıdıktan sonra başlıyor. Yunanca okula devam eden ve bu yıl üniversite için Rodos'a gidecek olan Emine K.(19) tezgahtarlık yapıyor. "Okuldan sonra İngilizce kursuna gittim. Latin harflerini öğrendikten sonra Türkçemi geliştirdim. Özel Türkçe dersi aldım. Çalıkuşu gibi romanlarla dilimi geliştiriyorum." diyor. Dil ve din eğitimindeki sıkıntıya çare arayan Rodos ve İstanköy'deki Türkler, ortaokul ve lise çağlarında çocuklarını Türkiye'ye gönderiyor. Bu durum, evlatların ailelerinden kopması anlamına geliyor. Geri döndüklerinde ada toplumuna entegre olmakta zorlanıyorlar. Türkçe eğitiminde bir başka yol da Rodos'taki üniversitenin Akdeniz Bilimleri bölümündeki Türkçe dersleri. Sadece birkaç öğrencinin gittiği bölümde lisans seviyesinde ve yabancı dil olarak anadili öğrenme imkanı var. Rodos ve İstanköy'de iki yıl önce dil kursları açılmış. Ancak adadaki Türkler sahip çıkmadığı için derneklerin öncülük ettiği bu girişim başarılı olamamış. Din dersini papazlar veriyor Din eğitimi de okul müfredatında yok. Din derslerinde Ortodoks Hıristiyanlık öğretiliyor ve dersleri papaz veriyor. Türk çocukları, din derslerinde sınıfta oturmak durumunda. Son yıllarda okul aile birliklerinin çalışmalarıyla din derslerinde dışarı çıkma hakkı elde edilse bile, uygulamada sorun tamamen giderilmiş değil. Rodos'ta İslam'ı öğretmek amacıyla yaz kursları yok. Dini bilgileri sadece aileler öğretiyor. İstanköy'de ise yaz Kur'an kursu açılmış. Beklenilen kadar olmasa da ilgi var. Yaz başında 40 çocuk müracaat etmiş, şimdi 25 kişi devam ediyor. 15 yıl önce Ramazan ayında geçici olarak adaya gelen ve daha sonra geri dönmeyerek din hizmetlerini sürdüren Batı Trakyalı imam Şükrü Damadoğlu, Germe Camii'nde çocuklara ilmihal bilgileri ve Kur'an öğretiyor. Plazma ekran ve bilgisayar yardımıyla işlediği derslerde cami adeta şenleniyor. Ders ve oyun bir arada sürüyor. Zor tercih; Atina mı Ankara mı? Rodos ve İstanköy'de ilk ve ortaokulu bitiren çocukların yüksek öğretim konusunda iki alternatifi var; Yunanca kariyer için Atina'ya gitmek veya Türkçe gelecek için Türkiye'ye gelmek. Diğer seçenek ise adada esnaflık yaparak hayatlarını sürdürmek. Tıpkı, ünü bütün Yunanistan'a yayılan lokantacı Ali Hacısüleyman'ın oğulları Ahmet (31) ve Ali (28) gibi. Onlar şanslı; çünkü babaları meşhur Ali lokantasını açmış. Kabak çiçeği dolmasından tavuk iskendere kadar Türk ve Yunan mutfağının lezzetli yemeklerini yapıyor. Adanın yerlileri ve Yunanistan'ın diğer bölgelerinden gelen Türk ve Yunan müşterilerine hizmet ediyor. Hafta sonları müşteri sayısı günlük 400'ü geçiyor. Ali Hacısüleyman, "Bizim zamanımızda okulda yarı Türkçe, yarı Yunanca eğitim vardı." diyor. Çocukları ise bir saat bile Türkçe ders almamış, baba mesleği lokantacılığı seçmişler. SELAHATTİN SEVİ/ZAMAN
<< Önceki Haber 5 bin Türk'ün durumu ne olacak? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER