Tetikçi Arslan'dan esrarengiz ziyaret

Ergenekon sanığı Muzaffer Tekin'le Türk İntikam Tugayı'ndan Semih Gülaltay arasındaki bağlantılar çok çarpıcı.

Tetikçi Arslan'dan esrarengiz ziyaret

Ergenekon sanığı Muzaffer Tekin, Akın Birdal suikastını TİT adına azmettiren Semih Tufan Gülaltay ile yakın ilişki içindeydi. Tekin, cezaevinde ziyaret ettiği Gülaltay'ın serbest kaldıktan sonra kurduğu oluşumun içinde yer aldı Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile Akın Birdal suikastini Türk İntikam Tugayı (TİT) adına azmettiren Semih Tufan Gülaltay'ın ilişkileri, Ergenekon ile TİT arasında bağlantı olabileceği kuşkusunu doğuruyor. Veriler şöyle: Gülaltay'ın Birdal'a yönelik suikast sonrası evinde saklandığı emekli binbaşı Namıh Zihni Ozansoy, Tekin'in harp okulundan arkadaşıydı. Tekin, Gülaltay ve Ozansoy'u tutuklu oldukları cezaevinde de 'arkadaşlarını' yalnız bırakmadı, Gülaltay'ın ailesine yardım etti. Tekin, Gülaltay'ın cezaevinden çıkınca kurduğu 'Ulusal Birlik Komitesi'nin de üyesiydi. İddiaya göre, Gülaltay'ın 'Komutan' dediği Tekin ile Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, bu saldırıdan hemen önce Gülaltay'ın bürosuna gelmişti. Avukat Alparslan Arslan'ın 17 Mayıs 2006'da gerçekleştirdiği Danıştay saldırısı sonrası gözaltına alınanlardan biri de, Muzaffer Tekin'di. Tekin, 26 Mayıs'ta Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde verdiği ifadede, Gülaltay ile tanışıklığını şöyle anlatıyordu: "1988'de Mete Yalazangil vasıtasıyla tanıdım. Güvenlik şirketi kurduğunu, yurtdışında tahsil için bulunduğunu duymuştum. Akın Birdal olayında beş sene cezaevinde yattı. Çıkınca, 'Türklerin Tarihi'ni yazdı, araştırmalar yaptı. Ulusal Birlik Partisi'ni kurup genel başkanı oldu. Yönetim kuruluna gelmemi istedi, kabul etmedim." Ortak arkadaş: Emekli Binbaşı Namık Tekin, eksik bilgi veriyordu. Bunun anlaşılması için bir sene geçmesi gerekti. Tekin 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda el bombaları bulununca yeniden gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde 19 Haziran 2007'deki ifadesinde, bu kez şu bilgileri verdi: "Birdal suikastı konusuyla alakalı olarak, eylemi yapanları azmettiren Gülaltay'ı evinde saklayan emekli binbaşı Namık Zihni Ozansoy isimli bir alt devrem olan arkadaşımı tanıyorum." TİT'çi iki saldırganın 12 Mayıs 1998'de Ankara'daki İHD Genel Merkezi'ne gelip Akın Birdal'a kurşun yağdırması sonrası, azmettirici Gülaltay, Ozansoy'un Kozyatağı'ndaki evinde saklanmıştı. Saldırganlar bulununca Gülaltay ile üzerinden 'Yaşar Aydın' adına düzenlenmiş sahte kimlik çıkan Ozansoy evde yakalandı. Ayrıca evden dört tabanca, gaz tabancası ve iki tüfek çıktı. Gülaltay ve Ozansoy, Kastamonu Cezaevi'ne konuldular. DYP yöneticisi Mete Yalazangil ise bu olayla ilgili ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Yalazangil, Gülaltay'ın çocukluk arkadaşıydı. 1988'de tanıştığı Tekin'i Gülaltay'la da tanıştırmıştı. Bu 'arkadaşlık' cezaevinde de sürdü. Tekin, "Gülaltay cezaevine girdiği zaman takip ettim, ailesiyle biraz ilgilendim" sözüyle bunu kabul ediyordu. Ancak Tekin, yine eksik bilgi veriyordu. Ergenekon Operasyonu'nda gözaltına alınan Mete Yalazangil, 25 Ağustos 2007'de İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde verdiği ifadede, Tekin ile Gülaltay arasındaki 'dostluğun' bununla sınırlı kalmadığını kaydediyordu: "Tekin yanıma gelerek, (Gülaltay benim mahalleden tanıdığım yaş itibariyle ufak olan bir kişi idi), Namık Zihni Ozansoy'un da kendi arkadaşı olduğunu, arkadaşlarımızın cezaevinde ve zor durumda olduklarını, arkadaşlarımızla görüşmemizi söyleyince... arabamla Kastamonu'ya giderek 30 dakika kadar Gülaltay ve Ozansoy ile cezaevinde görüştük." Gülaltay, 2003'te cezaevinden çıkınca UBP'yi kurdu. Tekin, 19 Haziran'dak ifadesine göre, kendisine yöneticilik öneren Gülaltay'ı geri çevirdi. Gerekçesi de şuydu: "Tekrar irtibat kurduk ancak tutarsız ve psikopat davranışları sebebiyle 2-3 senedir görüşmüyorum." Gülaltay'a yönelik Piyon Operasyonu'nun başlamasına neden olan şikayetin sahibi, Feride Esra Gökçimen, aksini iddia ediyor. Bir süre Gülaltay'ın şirketinde çalışıp tehditler üzerine Ankara'ya kaçan Gökçimen, Ankara emniyetindeki ifadesinde Tekin'in binaya sık sık uğradığını öne sürüyor, şu bilgileri veriyordu: "Bu şahsa komutan deniliyordu. Geldiğinde birinci kattaki parti kısmına çıkar, Gülaltay'la baş başa görüşürlerdi. En son Danıştay'a saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik grupla gelmiş, Gülaltay'la saatlere toplantı yapmıştı." Tekin'in adı Gülaltay'ın UBP'den sonra kurduğu Ulusal Birlik Komitesi'nin kurucu listesinde vardı. Gökçimen'e göre, Danıştay saldırısından sonra kendisinden, komitenin internet sitesindeki 'kurucular listesiden' Tekin'in adının silinmesi istendi. Ayrıca Gökçimen, Danıştay saldırganı avukat Alparslan Arslan'ın kalabalık bir grupla Gülaltay'ı ziyaret ettiğini öne sürdü. Gülaltay, 6 nisan 2007'de İstanbul emniyetinde, Tekin'in ziyaret için geldiğini kabul ederken, 1.5 yıldır görüşmediklerini, toplantılar yapmadıklarını, Arslan'ı ise tanımadığını söyledi. Birinci TİT'ten ikinci TİT'e Uzman çavuş Cengiz Ersever, Semih Tufan Gülaltay ve eski MİT'çi Cemal Kulaksızoğlu'nun liderliğini yaptığı grup, kendisini ülkücü Abdullah Çatlı'nın kurduğu TİT'in devamı olarak görüyordu. Çatlı'nın liderliğindeki TİT'in başlıca kanlı eylemleri, Ankara Bahçelievler'de 7 TİP'li gencin, Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul'un ve DİSK Başkanı Kemal Türkler'in katledilmesiydi. TİT'in kadrosu Abdulah Çatlı, Haluk Kırcı, Oral Çelik, Mehmet Ali Ağça, Ercüment Gedikli, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı ve Mehmet Şener gibi isimlerden oluşuyordu. TİT'çiler 12 Eylül'den sonra yurtdışında uyuşturucu ticaretine bulaştı. Bir süre ASALA eylemlerine karşılık kimi Ermeni hedeflerine yöneldiler. Çatlı'nın öldüğü 1996'daki Susurluk kazası, bir dönemin kapanması demekti. Ancak adından bahsedilen 'Yeşil' lakaplı Mahmut Yıldırım'ın izine ulaşılamıyordu. Yıldırım'ın öldüğü iddia edilirken, onun yakınındaki üç isim, Ersever, Gülaltay ve Kulaksızoğlu ikinci TİT'i kurdu. Amaçları, PKK'ya karşı Türkçü bir örgüt kurmaktı. Birdal suikastı davasının iddianamesinine göre TİT, Birdal suikastınden sonra HADEP Sarıgazi ilçe örgütünü basacak, partilileri öldüreceklerdi. Fakat yakalandılar. TİT'in adı son kez 12 Eylül 2006'da 10 kişinin ölümü ve 16 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Diyarbakır Bağlar semtindeki bombalı saldırıyla duyuldu. RADİKAL
<< Önceki Haber Tetikçi Arslan'dan esrarengiz ziyaret Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER