Türk Dışişleri'nin çözemediği konuyu bir telefonla çözen kişi kim?

Nazlı Ilıcak Selam ve Tevhid örgütü soruşturmasında dinlemeye takılanlar arasında belki de en önemlisini köşesine taşıdı

Türk Dışişleri'nin çözemediği konuyu bir telefonla çözen kişi kim?

Nazlı Ilıcak, Bakan Taner Yıldız'ın uçağına Irak üzerinden uçması için çıkmayan vizeyi hangi kişilerin kimin aracılığıyla aldığını telefon dinlemelerinden öğrendiklerini belirtiyor ve ekliyor: Dışişleri Bakanlığının çözemediği meseleyi İran üzerinden, General Mir Vakili ile çözen kişi kim? Üst düzey devlet görevinde bulunan ve Emin kod adını kullanan kişi kim? İşte o yazı *** Hâkim İslam Çiçek, polisleri casusluk şüphesi altında bırakan kararında, bazı AK Parti milletvekillerinin dinlenmesini gerekçe olarak gösteriyor. Kim bu milletvekilleri? Faruk Koca, Hayrettin Çakmak ve Seracettin Karayağız… Tevhid Selam dosyasına bakarsanız, zaten Faruk Koca zan altında ve buluşmalar ona ait olan “S’lo Cafe”de gerçekleşiyor. Hayrettin Çakmak ve Seracettin Karayağız’ın, Selam Kudüs Örgütü’nde görev alan ve İran’la ilişkili olduğu belirtilen Hüseyin Avni Yazıcıoğlu ile 19 Ekim 2010’da Çamlıca’da bir araya geldiği bilgisi mevcut. Yazıcıoğlu, bu 2 milletvekilinden, Erdoğan’ın NATO, Avrupa ve İsrail hakkındaki görüşlerini öğrenmiş ve sonra da not halinde Devrim Muhafızları Ordusu sorumlusu Naser Ghaferi’ye ulaştırmış.
Enerji Bakanı Taner Yıldız meselesinde de şöyle bir gelişme aktarılıyor. 4 Aralık 2012’de, Erbil’deki (Kuzey Irak), Petrol ve Gaz Konferansı’na katılmak isteyen Yıldız’ın uçağı Irak Cumhurbaşkanı Nuri El Maliki tarafından geri çevriliyor. “Emin” kod adlı kişinin görevlendirdiği “Furgan” kod adlı Faruk Koca, konuyu çözmek amacıyla İran Devrim Muhafızı Ordusu Kudüs Gücü Generali Mir Vakılı’yı arıyor; Beşşar Esed ile toplantısı bittikten sonra Mir Vakılı, Koca’ya mesaj atıyor. “Abi ben, Esed abideyim. Bir haber var mı?” 

Faruk Koca, 18.29’da dönüş yapıyor: “Taner abi Erbil’e giderken, Nuri beyler (El Maliki) uçağa yol vermemişler geri döndü. Emin abi (Hakan Fidan’ın kod adı olduğu ileri sürülüyor) size söylememi istedi.”  Sonunda, Vakılı aracılığıyla izin çıkıyor.
1 Aralık 2013’te ise, Taner Yıldız, Bağdat’a gidip, dönüşte Kuzey Irak’a uğramak istiyor. Maliki ona da karşı çıkınca Faruk Koca gene Mir Vakılı aracılığıyla devreye giriyor; ona teminat veriyor: “Bizimkiler merkezdekilerin aleyhine olacak bir şeye evet demediler. Ama inat ediyor, oraya geçemezsin diyorlar. Bu kaprisler sıkıntı veriyor. Merkezdekilere sıkıntı verecek bir şeyi biz yapmayız.” 
Mir Vakılı: Ona kesin söz veriyorsun değil mi? Tamam… Merkezden geri dönerken Kuzey’e geçecek, onu çözeriz problem değil.
Koca: Biz bu aşamaya zor geldik, sıkıntı olmasın. Nifak ve fitneye sebep olacak hiçbir şeye evet demeyecek… Detayı sonra görüşürüz. Telefonda şey değil.
***
Görülüyor ki, sorunu Türk Hariciyesi yerine Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Generali Mir Vakılı çözmüş. Vakılı, AK Parti hükümetinin yerden yere vurduğu Esed’in de yakını. Meselâ Faruk Koca ile konuşmasında, Vakılı “Biz de kesinlikle destekliyoruz. Hem biz hem Nuri abiler hem de Esed abigiller. Bu konuda biz de elimizden geleni yapmaya hazırız” diyor.
Belki bütün bunlar, siyasetin ve uluslararası ilişkilerin icabı, doğal konuşmalardır. Ama, eğer bir casusluk dosyası açılmışsa ve Vakılı da Türkiye’de İran ajanlarını örgütleyen kişi olarak değerlendiriliyorsa, adli kolluk görevi yapan polisin onları dinlemesinden tabii ne olabilir? Bu temaslar yasal mı, yasadışı mı… Bir gün yargının konusu olursa, öğrenebiliriz.
<< Önceki Haber Türk Dışişleri'nin çözemediği konuyu bir telefonla... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER