YÖK'te 'yok' olan bir Kaptan Erdo

Fatih’te yaşayan İstanbullu bir ailenin çocuğu olarak 1936’da dünyaya geldi. Babası Arif Teziç, hem hâfız hem de hacıdır.

YÖK'te 'yok' olan bir Kaptan Erdo

YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in görev süresi 8 Aralık’ta sona eriyor. “Eski Teziç”i tanıyanlar, YÖK’te ona büyük umut bağladı; ancak “Yeni Teziç” ile hayal kırıklığına uğradı. Teziç YÖK’ü değil, YÖK Teziç’i çok değiştirdi. ‘Dışarıdan nasıl bakılırsa bakılsın, siyasi kanattan nasıl bir YÖK düşünülürse düşünülsün, bilimin verileriyle yola çıktık. İlk günden itibaren çalışmalarımızı buna göre yoğunlaştırdık. İsteyip de yapamadığım bir şey olmadı. Çünkü hayal kurmadım. İçim rahat, huzurluyum...’ 8 Aralık 2003’te atandığı görevine veda etmeye hazırlanan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in geçen ay giderayak söylediği sözlerdi bunlar. Erdoğan Teziç ismi, kendisi gibi hukukçu olan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından YÖK Başkanlığı’na atanmasıyla geldi gündeme. Sezer’in Anayasa Mahkemesi’nden ahbabıydı. O güne kadar Galatasaray Üniversitesi ve hukuk camiasının aşina olduğu Teziç, yeni göreviyle ülkenin en tanınanları arasına girdi. Üniversite camiasını da umutlandırmıştı ismi. Çünkü onun gelişi demek, sekiz yıllık Kemal Gürüz saltanatının bitişi demekti. Eski YÖK Başkanı Gürüz’ün çalkantılı başkanlığından sonra, YÖK’te yeni gelişmelerin yaşanacağı sinyalini vermişti herkese. Üniversitede görev yaptığı dönemlerde deneyimli, iyi bir anayasa hukukçusu, üniversite sistemini bilen bir isim olarak tanındığı için beklentiler yüksekti Teziç’ten. Ancak Sezer tarafından atanması, endişeyle bakılan bir isim yaptı onu. Göreve geldiğinde başörtüsü, kamusal alan, katsayı eşitsizliği, meslek liseleri, imam hatip liseleri hâlâ muallâktaydı. Teziç’in bu konulardaki tavrını ise zaman gösterecekti. TEZİÇ: YÖK’Ü ‘YOK’ EDECEĞİZ! Göreve başladığında ılımlı bir çizgi sergiledi. Hatta kendisiyle yapılan bir sohbet sırasında “YÖK’ün iki noktasını kaldırıp, YOK edeceğiz!” bile demişti. Yakın çevresi onun 12 Eylül’ün getirdiği YÖK sistemine karşı çıkacağını umuyordu. Çünkü kendisi, 12 Mart 1971 darbesinde sol görüşlü olduğu için üniversiteden atılmıştı. Sistem mağdurlarından biri olarak tarafsız hareket edeceği düşünüldü. Ancak beklenilenin aksine farklı bir Teziç portresi çıktı ortaya. Sık sık Rektörler Komitesi’ni toplayarak yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine çekti. Cumhurbaşkanı Sezer’le birlikte, son yıllarda unutulmuş “hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü” kavramlarını yeniden halkın ve siyasetin gündemine soktu. Dört yıldaki konuşmalarında anayasa, laiklik, özgürlükler ve demokrasi ifadelerine vurgu yaptı. Ama AK Parti hükümetiyle yıldızı hiç barışmadı. Üniversite yıllarında demokrat kimliğiyle tanınan Teziç, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 tezinin en önemli savunucusu olarak karşımıza çıktı. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini, “rejim krizine sebep olur” diyerek reddetti. Son olarak ise hükümetin hazırladığı sivil anayasa taslağı için kameraların karşısındaydı. Taslağı “aceleye getirilmiş gayri ciddi bir çalışma” olarak nitelendiren Teziç, giderayak hükümete yönelik sert açıklamalara imza atmaktan kendini alamadı. Kimileri ona YÖK’ü kurtaracak adam gözüyle baksa da kimilerine göre o da sistemin kurbanı olmuştu. Dört yıllık görev süresinde sert ifadeleri, karşı çıkışlarıyla hatırlanacak Teziç, bugün geldiği noktada YÖK Başkanı olmadan önceki portresine hiç uymuyor. Yakın çevresine göre YÖK, dört yılda Teziç’i çok değiştirdi. Aslına bakılırsa Teziç’in bambaşka bir hikâyesi var. YÖK öncesi ve YÖK sonrası diye ayırınca bu daha da netleşiyor. İşte, voleybol eski milli takım oyuncusu, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin en önemli Anayasa Hukuku hocası ve Galatasaray Lisesi müdürü, üniversite rektörü Teziç’in bilinmeyen yönleriyle portresi. MİLLİ TAKIM KAPTANI ‘YAKIŞIKLI ERDO’ Erdoğan Teziç, Fatih’te yaşayan İstanbullu bir ailenin çocuğu olarak 1936’da dünyaya gelir. Babası Arif Teziç, hem hâfız hem de hacıdır. İstanbul’daki mütevazı ayakkabı dükkânında kunduracılıkla uğraşır. Ancak Teziç ailesi erken yaşta kaybeder babalarını. Erdoğan Teziç derslerden fırsat buldukça babadan kalma dükkânda çalışır. Lise çağlarına geldiğinde ise Galatasaray Lisesi’ne yaptırır kaydını. Teziç’in Galatasaray Lisesi’nden arkadaşı Oral Yılmaz, onun her daim çalışkan bir öğrenci olduğunu söylüyor. Lise yıllarında da hayalinin hukuk okumak olduğunu anlatıyor. Müstakbel YÖK Başkanı’nın o yıllardaki lakabı ‘yakışıklı’ imiş. 50 yıllık arkadaşı Oral Yılmaz o dönemleri şöyle anlatıyor: “Erdoğan, lise zamanlarında da uzun boylu, yakışıklı bir delikanlıydı. Hanımlar hep ona baktığı için onunla gezmezdik! Sağlam karakterli, dürüst bir kişiliği vardı.” Hakkında çok şey bilinmeyen bir isim Erdoğan Teziç. Görevini düzgün yapmaya özen gösteren, kurum içi faaliyetlerde gevşemeyen birisi aynı zamanda. YÖK Başkanı’nın bilinmeyen yönlerinden biri de sporcu kimliği. Erdoğan Teziç lise yıllarında girdiği okulun voleybol takımında filelerin “Yakışıklı Erdo’su” olarak tanınıyor. Teziç, ilerleyen zamanlarda voleyboldaki kariyerini hem okul takımı hem de Milli Takım’da kaptan olarak sürdürüyor. Böylece takımın yakışıklısına bir de ‘kaptan’ sıfatı ekleniyor. Türkiye Voleybol Federasyonu eski Asbaşkanı Oral Yılmaz, Teziç’in kaptanlık yaptığı takımın da oyuncusu. Takım arkadaşı Yılmaz, Teziç’in iyi bir voleybolcu olduğunu anlatıyor. “1956’da Fransa’da yapılan dünya şampiyonasında Milli Takım’ın başında sahaya çıkan ender sporculardan biridir. Ancak çok erken ayrıldı voleyboldan.” Üniversiteye girince sahalara veda eden YÖK Başkanı, yine de voleybolla bağını koparamaz. Uluslararası Voleybol Federasyonu’nun (FIVB) Hukuk Kurulu Başkanlığı’nı yürütür. Bir süre Yeşilyurt Kulübü’nde yöneticilik yapan Teziç, Galatasaray voleybol şubesinde görev alır. Sözünü esirgemeyen, sert ifadelerle konuşmaktan çekinmeyen biri olarak tanınır voleybol camiasında. Arkadaşlıkları yıllarca süren Yılmaz’a göre ise tanıyanların çekinerek yaklaştığı biridir o. Ancak üstesinden gelmeyeceği hiçbir iş yoktur. NEDEN DEĞİŞTİNİZ HOCAM! 1959’da mezun olduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne 1980 yılında anayasa profesörü olarak döner. Yedi yıl Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nı yürütür. Ancak rektör Kemal Alemdaroğlu ile anlaşamayarak ayrılır. ‘Galatasaray’ ismi Teziç’in hayatında önemli bir yere sahip. Okuduğu lise, oynadığı takım, rektörlük yaptığı üniversite… Hepsinin ön adında Galatasaray var. Ancak onun hayatında Galatasaray Lisesi’nin ayrı bir önemi var. Çünkü fakülteden ayrıldığında yıllarca eğitim gördüğü Galatasaray Lisesi’ne müdür olacaktır Teziç. Mezun olduğu lisede yedi yıl görev yapar. Öğrencileri onu çok sevse de koridorda gördüklerinde hemen ortadan kaybolacak kadar korkarlar ondan. Okuldan kaçmayı ‘başaran’ öğrencileriyle ‘gurur duyacak’ kadar da sıra dışı bir ilişkisi vardır talebeleriyle. Teziç’in otoriter ve işine bağlı kişiliği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’yle başlayan akademik hayatında da devam eder. Ders anlatış üslubu, dünya anayasaları hakkındaki birikimi ve öğrencileriyle kurduğu seviyeli ilişki diğer hocalardan ayırır onu. Erdoğan Teziç’in Hukuk Fakültesi’ndeki öğrencilerinden Samanyolu Haber Televizyonu Ana Haber bülteni sunucusu Kemal Gülen, üniversitedeki hocası için “Onun gibi bir hoca olmayı arzu ederdim” diyerek anlatıyor: “Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku derslerimize girerdi. Sosyal demokrattı. Çok kıymetli bir öğretim üyesiydi. Başörtüsü sorunu o dönemlerde yine vardı. Ancak kendisinin başörtüsü ile derslere giren arkadaşlarımıza hiçbir şey dediğini hatırlamıyorum. Hoşgörülü bir insandı.” Kemal Gülen, Teziç’in derslerde sık sık 1982 Anayasası’nın askerî vesayet altında hazırlandığından bahsettiğini belirtiyor. Derslerinde öğrencileri birbirlerine kutuplaştıracak laik-antilaik, din gibi kavramları kullanmaktan kaçındığına dikkat çekiyor. Eski hocasının YÖK Başkanı olduktan sonra farklı tavırlar sergilediğine değinerek, Teziç’i “Siz neden değiştiniz hocam? Eskiden daha demokrattınız.” diyerek sorguluyor: “15 sene önce başörtülü öğrencilerin okumasına izin verirken bugünkü öfkeniz neden? Hiçbir kanun, yönetmelik hatta uluslararası sözleşme, Anayasa’ya aykırı olamaz diye öğretmiştiniz. Eski kitaplarımızı ve notlarımızı yakmaya zorlayan, bütün öğrettiklerinizi unutmaya teşvik eden siz olamazsınız!” TEZİÇ YÖK’Ü BASKICI HALE GETİRDİ Erdoğan Teziç’i dört yıl boyunca yaptığı sert açıklamalarla hatırlıyor çoğu kişi. Röportaj vermeyen biri olarak tanındığı için medyayla arasındaki ilişki sadece kameralar aracılığıyla hükümete yönelik yaptığı sert açıklamalardan ibaret kaldı. Arşivdeki fotoğraflarına bakılırsa Teziç’i üniversite açılışları, konferanslar ve Atatürk’ü anma toplantıları haricinde görmek imkânsız. AK Parti’yle iletişimi ise protokollerin ve hükümetin eğitimle ilgili kararlarını eleştirmenin dışına çıkmıyor. Peki, Teziç itirazlarının dışında üniversite camiasında nasıl bir izlenim bıraktı? Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Tüm Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tahir Hatipoğlu, Teziç’in YÖK’ü tamamen siyasallaştırdığını düşünüyor. Kendisine ‘hukukçu başkan’ denmesine rağmen en büyük hukuksuzluklara imza attığını iddia ediyor. Bir yıllık dostluklarından sonra Teziç’le araları açılan Hatipoğlu, “Cumhurbaşkanı’nın rektörleri YÖK üyesi yapmasına göz yumdu. 15 yeni üniversiteye yasadışı yolla rektör ataması yaptı. YÖK denetleme kurulu başkanı, aynı zamanda Manas Üniversitesi mütevelli heyet üyesi. YÖK yasasında ‘Mütevelli heyet üyeleri YÖK dışında hiçbir yerde çalışamaz’ yazar. Bu da hukuk dışı bir çalışmaydı.” diyor. Hatipoğlu’na göre YÖK’teki siyasallaşma Kemal Gürüz’le başladı; Teziç bunu pekiştirerek devamını sağladı. Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in en büyük handikabını İstanbul’da ikamet etmesine bağlıyor. Teziç’in İstanbul grubuyla YÖK’ü idare ettiğini dile getiren Hatipoğlu, “Salı günü geliyor, cuma gidiyor. Böyle YÖK yönetilmezi ki. YÖK, Teziç döneminde sahipsiz bir kurum haline geldi.” eleştirisini getiriyor. BAŞKANIN SAVUNULACAK TEK YANI… Peki, Teziç bu kadar olumsuzluğa rağmen dört yılda YÖK’e ne kazandırdı? Teziç’in yaptığı en önemli çalışma yargı kararlarının uygulanışı konusunda kendini gösteriyor. Hatipoğlu’na göre Teziç’in tek savunulacak yanı, YÖK yasasının öğretim üyelerinin atamalarını içeren (7L) maddesini çok kullanmaması. Yani öğretim üyelerinin sürgün edilmesine fırsat vermeyişi. Ancak, rektör atamalarında Cumhurbaşkanı Sezer’in etkisinden kurtulmayan Teziç’in de payının olduğunu unutmamak gerekiyor. TOKTAMIŞ ATEŞ: ESKİ TEZİÇ BAŞKAYDI YÖK Başkanı’nın okul yıllarından arkadaşı İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toktamış Ateş de Teziç’in beklentileri karşılamadığını anlatıyor: “Okul yıllarında çok saygı duyduğumuz, demokrat bir insandı. Ama yenisi eskisiyle uyuşmadı!” Erdoğan Teziç, görev süresini 8 Aralık’ta tamamladıktan sonra İstanbul’a dönerek özel çalışmalarını sürdürecek. Son güne kadar toplantılara devam edecek. Çalışma arkadaşları, Teziç’in İstanbul’da Anayasa Hukuku kitabının ikinci cildini tamamlayacağını söylüyor. Teziç’in yeniden akademisyenliğe dönmesi ise beklenmiyor. AKSİYON
<< Önceki Haber YÖK'te 'yok' olan bir Kaptan Erdo Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER