Yargıtay'ın kararına tepki yağıyor

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararı onamasına her kesimden tepki geldi.

Yargıtay'ın kararına tepki yağıyor

AK Parti Grup Başkanvekili Bozdağ: Yargıtay resmen yargı bağımsızlığını çiğnedi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın tahliyesini reddeden hakimler aleyhine verilen tazminat cezasını onaması büyük tepkiyle karşılandı. AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, kararı sert bir dille eleştirirken, yargı bağımsızlığının Yargıtay tarafından resmen çiğnendiğini kaydetti. Kararı değerlendiren AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, 4. Hukuk Dairesi'nin kararını yerinde bulan Yargıtay'ın almış olduğu bu kararla Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 142. maddesine tartışmasız bir şekilde aykırı olduğunu vurguladı. Kararın, yargı bağımsızlığının Yargıtay tarafından çiğnendiğinin açık bir delili olarak hukuk tarihine geçeceğini vurgulayan Bozdağ, böylece Anayasa ve yasaların da ayaklar altına alındığını ifade etti. Yargıtay'ın, söz konusu karar ile devam eden Ergenekon davasına çok açık olarak müdahale ettiğine dikkat çeken AK Parti Grup Başkanvekili, söz konusu karara imza atanların 'Yargı görevini yapan hakim ve savcıları etkileme' suçunu işlediğinin altını çizdi. "Bu haksız ve hukuka aykırı bir karadır." diyen Bekir Bozdağ, "Yargıtay üyelerinin imza atması, haksız kararı haklı hale getirmez. Bu karardan sonra hangi hakim korkmadan bağımsız bir şekilde karar verecektir. Herhangi bir dava devam ederken hakim ve savcılara açılabilecek tazminat davaları, hakim ve savcının görevini etki altında kalmadan, hakimlik teminatı altında yapmasına engel olacaktır." diyerek, verilen kararı eleştirdi. Osman Can: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararı, yürütülen bir davaya müdahaledir Eski Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Doç. Dr. Osman Can, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararını 'yargılamaya müdahale' olarak niteledi. Yargıtay'ın Mehmet Haberal'ın davasına bakan hakim ve savcılar üzerinde baskı unsuru oluşturduğunu dile getiren Can, "Bu karar 'siz niye tahliye etmiyorsunuz?' anlamına gelen bir karardır. Tahliye yetkisine sahip hakimlerin bu kararlarına müdahale edilmiştir. Son tahlilde yürütülen bir davaya müdahaledir. Anayasanın 138. maddesine göre açıkça hukuka aykırı bir karardır. Yüksek yargı üyelerinin Türkiye'deki ve dünyadaki değişimi algılayamadıklarını söyleyen Can şöyle konuştu: "Dünya bir değişim geçiriyor. Hukuk sisteminde geleneksel yaklaşımlar terk ediliyor. Türkiye daha evrensel bir hukuk sistemine doğru gidiyor. Fakat Yargıtay üyelerinin bu değişimden haberdar olmadıkları anlaşılıyor. Halen eski sistemin devam ettiğini ve kendi ideolojilerini hukuk adı altında tüm topluma dayatabileceklerini zannediyorlar. Bu şekilde davranmaları şunu da gösteriyor; bütünüyle meşruiyetlerini kaybediyorlar ancak kaybettiklerinin farkında değiller. Bu kararın hakimler ve savcılar üzerinde bir baskı unsuru oluşturabileceğini zannetmiyorum. Karar, hakim ve savcıları yıldırma eylemlerinin anayasaya aykırı olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Yeni HSYK'nın önündeki en büyük engel Yargıtay ve Danıştay'dır." Reşat Petek: Karar hukuki dayanaktan yoksundur Emekli Başsavcı Reşat Petek, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirtti. Petek, "Ceza Muhakemesi Kanunu'nda hakim ve savcıların görevleriyle ilgili yaptığı işlemlerde sorumlu oldukları belirtilir. Hakim ve savcıların bu sorumluluklarına binaen mağdur olanların devlet aleyhine dava açabilecekleri ifade edilir. Söz konusu bu davada devlet aleyhine değil doğrudan doğruya hakimler aleyhine bir tazminat davası açılmıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi bu davayı kabul ederek hakimler hakkında tazminata hükmetmişti. Bu kararın hukuk genel kurulundan döneceği hukuk çevreleri tarafından dile getiriliyordu. Türk Medeni Kanunu'nda tazminatla ilgili hükümlerde; hakim ve savcıların da elbette hesap verebilirlik ilkesi çerçevesinde görevlerinden dolayı başkalarına zarar vermişse dava açılabilmeli. Ama görevi kötüye kullanıp kullanmama konusu ceza hukuku uzmanlığını gerektiren bir konudur. Bu konuda hakim veya savcı hakkında bir ceza soruşturması ve kovuşturması yapılmadan, görevini kötüye kullandığına dair iddia sübuta ermeden bu konuyu Yargıtay'daki ilgili hukuk hakimlerinin tazminata hükmetmesini anlamak mümkün değil." diye konuştu. 2009 yılı Kasım ayında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun verdiği bir kararı hatırlatarak şöyle konuştu: "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2009 yılındaki bu kararında, kürsü hakimleriyle Yargıtay üyelerini birbirinden ayırdı. 'Yargıtay üyeleri hakkında bir tazminat davası açılırsa önce ceza soruşturması yapılıp mahkum olmaları gerekir ki tazminat kararı verilebilsin.' şeklinde bir karardı bu. Eğer Yargıtay'ın kendi üyeleri hakkında verdiği bu karar doğru ise o zaman kürsü hakimleri hakkında ciddi bir ayrımcılık yapılarak hem de devlet aleyhine açılması gereken bir davayı hakimler aleyhine açılmış oluyor. Dolayısıyla kara anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu'na aykırıdır." DEÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Karakoç: Yargıtay kararının doğruluğu tartışılır Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, Ergenekon davası tutuklusu Prof. Dr. Mehmet Haberal hakkında verdiği kararı değerlendiren Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Karakoç, Türkiye'de ilk defa böyle bir olay yaşandığını söyledi. Yargılama bitmeden, Haberal'ın mahkum olup olmadığı konusunda bir mahkeme kararı çıkmadan, süreç devam ederken, "Haksız yere tutuklandı, arandı, gözaltına alındı, yargılanıyor" gibi bir izlenim bırakmanın, kararı tartışmaya açık hale getirdiğini belirten Karakoç, "Kararın doğruluğu tartışılır." dedi. Yargılama sona ermeden, yargılamanın içindeki bir unsurda hukuka aykırılık olup olmadığı konusunun belirsiz olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Karakoç, bu dikkate alınmadan, "Hukuka aykırılık vardır, dolayısıyla birtakım yetkiler kötüye kullanılmıştır, kişiler mağdur edilmiştir." demenin doğru olmadığını vurguladı. Karakoç, "Yargılama sona erer, gerçekten kişi aklanır, dolayısıyla mağduriyetine keyfi olarak sebebiyet verilirse bunu yapanlar şüphesiz ki bir yaptırımla cezalandırılabilir, tazminat verilebilir." şeklinde konuştu. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararının, bundan böyle herhangi bir konuda takip yapmak istediklerinde hakimleri tedirgin edeceğini vurgulayan Dekan Yusuf Karakoç, "Ya bizim başımıza da tazminat yükümlülüğü, ileriki aşamada görevi kötüye kullanmak gibi bir durum çıkarsa ne yaparız?" düşüncesinin, yargılama yapan kadroları etkisi altına alacağının altını çizdi. Hakimlerin cesaretini kıracağını ve motivasyonlarını azaltacağını belirten Karakoç, şunları söyledi: "Yüksek yargı organları, karar verirken dikkatli olmalı, yani kötüye emsal olabilecek tutum ve davranışlardan kaçmak lazım. Kişilerin yetkilerini kullanmasını engelleyecek baskılardan da uzak durulmasında yarar var. Verilen karar doğru da olabilir ama yargılama devam ederken verilmesi biraz anlamlı gibi."
<< Önceki Haber Yargıtay'ın kararına tepki yağıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER