Türkiye'nin çekilmek istendiği büyük tuzak!

Ak Parti'den rahatsız olan derin yapı, savcının yaptığı hatayı çok iyi değerlendirdi ve müthiş bir planı uygulamaya koydu!

Türkiye'nin çekilmek istendiği büyük tuzak!

Türkiye'nin çekilmek istendiği büyük tuzak MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, KCK soruşturması çerçevesinde savcı tarafından ifadeye çağırılması Türkiye'yi karıştırdı. KCK operasyonunun MİT'e gelip dayanması, aslında Türkiye'nin kritik kurumlarının derin yapılardan temizlenmesi sürecinde çok da sürpriz sayılmaz. Fakat burada ortalığın toz duman hale gelmesinin tek sebebi, MİT'in başındaki Hakan Fidan'ın savcı tarafından ifadeye çağırılması. Bu; Başbakan'ın kabul edebileceği bir durum değildi, Başbakan'ı ve hükümeti vurmaya çalışan kesimler tarafındansa kaçırılmaması gereken bir fırsattı. Hatırlayın; Hakan Fidan gibi bir ismin MİT'in başına getirilmesinden rahatsız olanlar, onu ilk günden karalamaya “şucu bucu” ilan etmeye başlamışlardı. İfadeye çağırılma olayında Hakan Fidan'ı koruyormuş gibi görünenler, göreve ilk geldiğinde onu hedefe oturtanlardı. Özeti şu ki; Hakan Fidan derin yapıların hazzetmediği bir adam. İyi bir adam. Ülkesine ihanet etmeyecek bir adam. Hakan Fidan, Başbakan'ın belki de en güvendiği adamlardan biri. Peki savcı onu niçin çağırdı ? Bu kadar düzgün ve ülkesine ihanet etmeyecek bir adamın KCK ile ne işi olabilir ? Savcı bir hata yaptı. Hakan Fidan ile görüşmek isteyebilirdi, Fidan'ı bizzat arayabilirdi. Aramalı ve görüşmeliydi de. Ama bunu yaparken MİT'i aratıp birilerine haber bırakmamalı, bizzat kendisi irtibata geçmeliydi. Aslına bakarsanız bu görüşme, Ergenekon savcılarının eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün ifadesine başvurmaları gibi hassas bir tarzda olmalıydı. Olmalıydı… Ama olmadı. O halde savcı kötü niyetli mi ? Bazılarının iddia ettiği gibi İsrail'in adamı falan mı ? Hayır; kesinlikle değil. Çünkü aynı savcı gözünü budaktan esirgemeden, çok önemli KCK operasyonlarını yürütüyor. Bizzat hükümetin politikalarını sabote etmek üzere faaliyet gösteren ve Türkiye Cumhuriyetini hedef alan KCK yapılanması, bu savcının eliyle yürütülen operasyonlarla darmadağın ediliyor. Savcının Ak Parti'ye, hükümete, Hakan Fidan'a ve onun üzerinden de Başbakan'a karşı bir tavrı olamaz. Savcıyı her anlamda linç etmeye kalkmak çok büyük haksızlık olur. Savcı olsa olsa, bu olayın sonunun nerelere gideceğini, daha doğrusu götürüleceğini hesap edememiş olabilir. Başsavcıvekili Fikret Seçen'in açıklaması da, bu operasyonların altında hükümete karşı bir tavır yatmadığını ilan etti. Şimdi toz duman ortamında herkes birbirine yumruk sallarken, olup biteni yukarıdan ellerini ovuşturarak izleyen bir kesim var. Ak Parti'den rahatsız olan bu derin yapı, savcının yaptığı bu hatayı çok iyi değerlendirdi ve müthiş bir planı uygulamaya koydu. Başbakan İstanbul'dan uçağa binerken kendisine KCK operasyonunun MİT'e uzandığı bilgisi verildi. 40 dakikalık uçak yolculuğunun sonunda Başbakan Ankara'ya indiğinde konuşulan şuydu: “Hakan Fidan Oslo görüşmesinden dolayı ifadeye çağırıldı, soruşturma buradan Başbakan'a uzanacak.” İlginç bir şekilde, Başbakan uçağa bindiği dakikalarda, ifade çağrısı basına sızdırıldı. Ve 40 dakika içinde internette ve televizyonlarda, nihai hedefin Başbakan olduğu yönünde yorumlar yapılarak süreç krize dönüştürüldü. Tıpkı 27 Nisan gibi, tıpkı Ak Parti kapatma davası gibi, bazı medya organları üzerinden krizin şartları olgunlaştırıldı. Herkesin kafasında, ifade çağrısının Başbakan'ın görevlendirmesiyle yapılan Oslo görüşmesi sebebiyle olduğu algısı oluşturuldu. Aslında hiç de öyle değildi. KCK operasyonlarında ele geçirilen bazı belgelerde, bir kısım MİT personelinin görevleri dışına çıktığı ve örgütle farklı ilişkiler içine girdiği, örgütün amaçları doğrultusunda hareket ettikleri bilgisi vardı. İfade çağrısının basına emniyetten sızdırıldığı gerekçesiyle fatura, İstanbul'daki KCK operasyonlarını yöneten ve örgütün korkulu rüyası olmuş başarılı emniyet müdürlerine kesildi. Halbuki bu hiç mantıklı değildi. KCK operasyonlarını yürüten emniyet niçin kendi işine taş koyacak bir bilgiyi sızdırsın ? İfadeye çağırılma bilgisinin; MİT içindeki derin yapı tarafından, KCK bağlantısının ortaya çıkarılmasını engellemek ve kendilerini korumaya almak için sızdırılmış olabileceğini kimse sorgulamadı. Ve konu ardından "Cemaak-Ak Parti çekişmesi" tartışmalarına getirilip dayandırıldı. Bütün süreci profesyonelce sabote eden derin yapı, savcının bu işin sonunun nerelere gidebileceğini hesap edememiş olmasını çok iyi değerlendirip, Hakan Fidan'a, Başbakan'a, Ak Parti'ye, cemaate, yargıya ve emniyete operasyon yaptı. Hakan Fidan'a operasyon yaptı çünkü; derin yapılar MİT'in başındaki bu isimden rahatsız. Başbakan'a operasyon yaptı çünkü; “6 ay ömrü var” dedikleri Ak Parti 10 yıldır iktidar. Cemaate operasyon yaptı çünkü; Ak Parti ile cemaat Türkiye'nin içinden geçtiği kritik süreçte kader birliği yaparak derin yapılara karşı mücadele veriyor. Yargıya operasyon yaptı çünkü; son yıllarda derin yapılara karşı yargı çok önemli soruşturmalar yürütüyor. Emniyete operasyon yaptı çünkü; emniyet, Ergenekon-KCK yapılanmasına göz açtırmıyor. Bugün Türkiye'nin derin yapılardan temizlenmesi sürecinde elbirliği yapan kim varsa, bu toz duman ortamında birbirine düşürülmek istendi. Bu oyunu herkesin çok iyi okuması lazım. İktidardan rahatsız olan derin yapı, Ak Partinin ancak kendisini destekleyen kesimlerle yollarını ayırırsa yıkılabileceğini düşünüyor. Şimdi aynı operasyon, MİT kanununda yapılacak düzenlemeyle ilgili devreye sokulacak. Ak Parti yalnız bırakılarak, dahası KCK'nın işine gelecek bir düzenlemeyi yapmış gibi gösterilerek, yeni bir antipropaganda başlayacak. Başbakan'ı, terör örgütüyle işbirliği yapan MİT çalışanlarını korumaya almakla ve vatana ihanet etmekle suçlayacaklar. Kamuoyunda, Başbakan'ın Meclis'ten kendine, adamlarını yargıdan kaçırma yetkisi çıkarttığı algısını oluşturacaklar. Bundan sonra MİT personelinin karıştıkları terör eylemleri üzerinden, Başbakanın korumasındaki adamların teröre yardım ettikleri yönünde propaganda başlayacak. Emin olun bunu da; bu toz duman ortamını oluşturan ve Ak Parti iktidarından rahatsız olan kesimler yapacak. MİT içinde ülkeye ihanet edenlerin olduğunu neredeyse düşünmeyen yokken, toptan bir koruma kalkanı oluşturmak, savcının yaptığı yanlışı başka bir yanlışla düzeltmeye kalkmak olur. Türkiye'nin içerde ve dışarıda daha güçlü olması gereken böyle bir dönemde, bu süreci sabote etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemek gerekiyor. Şu asla unutulmamalı ki; Ak Parti iktidarını devirip Türkiye'yi 2003 öncesine döndürmek isteyenlerin tuzakları hiçbir zaman bitmeyecek. ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER [email protected] twitter.com/aakadiroglu
<< Önceki Haber Türkiye'nin çekilmek istendiği büyük tuzak! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER