Senaryo hırsızlığından DAVALIK

Savaş Ay’ın “Hokkabaz’ ile ilgili iddiaları, Türk sinemasında üzeri küllenen bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.

Senaryo hırsızlığından DAVALIK

Bu iddialar üzerine yapımcı şirket mahkemeden bilirkişi istedi. Mahkemenin kararı ne olursa olsun ‘çalıntı senaryo’ polemiği bitecek gibi görünmüyor. Çünkü Türk sinemasının tarihi bu tür iddialarla dolu. Cem Yılmaz’ın senaryosunu yazdığı, yönettiği ve başrolünü oynadığı Hokkabaz filminin senaryosunun kendisinden çalıntı olduğunu iddia eden gazeteci Savaş Ay, Türk sinemasında üzeri küllenen bir tartışmayı yeniden alevlendirdi. Bu iddia üzerine Hokkabaz’ın yapımcısı Beşiktaş Kültür Merkezi, Savaş Ay’ın iddiaları üzerine konuyu mahkemeye taşıyarak iki senaryonun bilirkişiler tarafından incelenmesini istedi. Şimdi her iki taraf da mahkemenin vereceği kararı bekliyor. Ancak mahkemenin kararı ne olursa olsun ‘çalıntı senaryo’ polemiği bitecek gibi gözükmüyor. Çünkü Hokkabaz ile gündeme gelen iddialar ne ilk ne de son! Türk sinema tarihi bu tür iddia ve tartışmalarla dolu. Geçmişte de çok sık yaşanan ve çoğu hakim önünde noktalanan sinema ve dizi senaryosu hırsızlığı, pek çok yapımcı ve senaristi davalık etti. Kimi sinemacı konuların birbirine benzediği noktasında fikir birliği içinde olup yaşananları normal karşılarken, kimisi de fikir hırsızlığının önlenmesini istiyor. Senaryo hırsızlığı kavgaları arasında en eskisi Bedri Baykam ve Sinan Çetin arasında yıllar önce yaşanmıştı. Bedri Baykam, ‘Bay E’ filminin öyküsünün kendine ait olduğunu söylemiş, Sinan Çetin buna karşı çıkmıştı. ‘Karafatmanın Sarayı’nın yazarı Daniel Koplowitz’in ‘O Şimdi Mahkum’ adlı filmi kendi kitabından çalıntı yapmakla suçlaması medyaya bomba gibi düşmüş ve filmin senaryo yazarı Levent Kazak’ı harekete geçirmişti. Kazak, “O Şimdi Mahkum, çekim öncesi çalışmaları sırasında yönetmen Abdullah Oğuz ile birlikte yaptığımız diyalogları, öyküsü ve senaryosuyla tamamen bana aittir. Daniel Koplowitz’in eserini okumamama rağmen, kendisinin çalıntı diye basına belirtmiş olduğu hiçbir unsur filmimizde yer almamaktadır.” diyerek sert bir açıklamada bulunmuştu. ‘Üç Tekerlekli Bisiklet’ filmi de Memduh Ün ile Ömer Lütfi Akad’ın arasını açan yapımlardan. Her ne kadar filmi Ömer Lütfi Akad çektiyse de Memduh Ün halen filmin kendisine ait olduğunu savunur. Sinan Çetin’in yönettiği, senaryosu Ümit Ünal’a ait olan ‘Berlin In Berlin’ filminin senaryosunun da bir dönem çalıntı olduğu idda edilmişti. Hülya Avşar, Cem Özer ve Armin Block’in rol aldığı filmin “Sınır” adlı senaryosundan değiştirilerek çalındığını iddia eden Gökhan Akçura ile Sinan Çetin karşı karşıya gelmişti. Uğur Yücel’in oyuncu ve (Alican Yücel takma adıyla) senaryo yazarı olarak görev aldığı “Alacakaranlık” adlı dizinin bazı sahneleri ile tiyatro yazarı Coşkun Büktel’in, 2000 yılında yazdığı “Jigolo” adlı film senaryosunun bazı sahneleri, çarpıcı benzerlikler taşıyor. “Jigolo”nun yazarı Coşkun Büktel, “Alacakaranlık”ın, yapımcı, yönetmen ve senaristleri aleyhine, haksız iktibas suçlamasıyla, İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde tazminat davası açmıştı. ‘Senaryo hırsızlığı’ yalnızca sinema filmleriyle sınırlı değil elbette. Yapımcı ve yönetmen Osman Sınav, Metin Erksan imzalı Acı Hayat’ın telif hakkını ödeyerek TV dizisi çekmek için kolları sıvadığı bir sırada Kanal D’de ekrana gelen ‘Ihlamurlar Altında’ dizisi bir anda tansiyonu yükseltti. Sınav, kendi dizisinden önce yayına giren ‘Ihlamurlar Altında’nın yapımcısını senaryoyu başka ad’a uyarlayıp dizisini çekmekle suçladı. Adliyeye intikal eden davanın nasıl sonuçlanacağı ise halen merak konusu... Bir zamanların çok izlenen dizilerinden ‘Çocuklar Duymasın’da benzer bir olay yaşanmıştı. Bir televizyon programına konuk olan “Kadınları Kullanma Kılavuzu” kitabının yazarı İlhan Uçkan, dizinin bir sahnesinin kendi kitabından alıntı olduğunu söylemişti. Hatta bir dönem benzer iddialar o kadar çok abartıldı ve gülünç bir hal aldı ki; Alanya’da, Canım Ciğerim adlı restoranda garson olarak çalışan Osman Gümürdü’nün, 1990 yılından bu tarafa birçok ünlü için yazdığı senaryoların çalındığı iddiaları medyayı uzun süre meşgul etti. Gördüğü ilgi ile mikrofonlara açıklamalar yapan Gümürdü, olayı daha da ileri götürerek, Kurtlar Vadisi ve Deli Yürek gibi filmlerin senaryolarının kendisine ait olduğunu iddia etmişti. Sadece Türkiye’de olmuyor... Benzer olaylar sadece ülkemizde değil, Avrupa ve diğer ülkelerde de zaman zaman yaşanıyor. Bir İngiliz bağımsız film stüdyosu dev bütçeli “Ada” filminin senaryosunun çalıntı olduğunu iddia etmişti. 1976 yapımı “The Clonus Horror” filminin yapımcıları, “Ada”nın kendi filmlerinden kopyalandığı iddiasıyla, yapımcılar DreamWorks ve Warner Bros’a dava bile açtı. Savaş Ay (Gazeteci): İddiamda ısrarcıyım ama kimse dikkate almıyor “Bu kadar ciddi bir iddia ile ortaya çıkıyorum, adam benimle gırgır geçiyor. Bu konuda görüş bildirenler Cem Yılmaz’ın böyle bir şey yapmayacağını söylüyorlar. Bunların hiçbirinin bir kıymeti harbiyesi yok benim için. Ama insan bir sorar; sen bunu neden söylüyorsun diye, bana kimse sormadı. Senaryom özgün bir hayat hikayesi. Ben oturmuş da bir şey hayal etmiş değilim. Benim babam 45 sene sihirbazlık yaptı. Ben onun yanında büyüdüm. Onunla benim aramda geçen bir hikayeyi anlattım. Turneye çıkıyorlar birebir yaşanmış bir olay bu... Maalesef, tamamen yürütülmüş. En çok ağırıma giden de susmaları. Bir sanat eserin çalınması meselesinde benim gibi kendisini ifade etme imkanı olan hem görüntülü hem yazılı basında bu kadar çevresi olan bir insanı bile kimse umursamıyorsa, sıradan bir eser ortaya çıkaran insanların vay haline... Cem Yılmaz: Çok ağır bir suçlama büyük bir haksızlık “Ne zaman iyi bir iş yapsam eleştiri alıyorum ve Oscar alsam bile, bunu dövüp elimden alacaklar. Bu çok ağır bir suçlama. Bu haksızlıktır. Şimdi bu iddianın doğru olmadığı ortaya çıktığı zaman ne olacak? Bunun yaptırımı ne olacak? Savaş Ay’ın özür dilemesini beklemiyorum. Ama Savaş Ay’la ilişkim kalmadığını beyan ediyorum. Uzun bir çalışma sonucunda bir grubun emeğiyle bu film ortaya çıktı. Bu emeğe saygı duyulması gerekir. Bu suçlamalara diğer filmlerimde de uğramıştım.” Osman Sınav (Yapımcı): ’Ihlamurlar Altında’, ‘Acı Hayat’ın bir taklidi ’Acı Hayat’ın senaryosu ile ilgili mahkeme devam ediyor. Dizinin telif hakları Avşar Film tarafından alınmak istendi. Ama alamadılar, biz aldık. Alamayınca benzeri bir hikaye olabilir düşüncesiyle ‘Ihlamurlar Altında’yı çektiler. Olay mahkemede. Ama herkes biliyor ki ‘Ihlamurlar Altında’, ‘Acı Hayat’ın bir taklidi. Ihlamurlar Altında romanının raporu da var bizde. Romana benzemiyor, Acı Hayat’a benziyor. Biz bunu ortaya koyduktan sonra Reyhan filminden alınmıştır gibi savunmalar yaptılar. Bunu baştan yapmıyorsunuz, biz ifade ettikten sonra söylüyorsunuz. Bu biraz minareye kılıf uydurmak gibi oluyor. El yazısıyla telif haklarını aldık diyerek bir gerekçe oluşturmaya çalışıyorlar.” Birol Güven (Yapımcı): Önemli olan ne yapıldığı değil, nasıl yapıldığıdır “Ben kendimle alakalı olarak böyle bir şey duymadım. Bana yapılabilecek en son suçlama budur herhalde... Belki benim yazdıklarım hakkında çok şey söylenebilir ama bir başka projeye benzediği söylenemez. Sonuçta çok fazla konu yoktur dünyada. Konular ve hikayeler üzerine odaklanırsak benzerlikler bütün filmlerde bulunabilir. Üslup benzerliği varsa problem vardır. Zaten dünyada işlenebilecek çok fazla konu kalmadı. Bütün filmler iki kişi arasında geçer. İki kişilik bir aşk, ‘Bunu ben daha önce yazdım.’ diyebilirsiniz. Titanik filmi de özünde bir Romeo ve Jüliet’tir aslında... Bizde en çok olan yabancı filmlerin Türkiye’ye getirilip dizi yapılmasıdır. Dolayısıyla senaristleri senaristlerden korumak gerekir diye düşünüyorum. Artık öyle bir hal almış ki bu kanallarda projenin adı, Amerikan filmlerinin adıyla geçmeye bile başladı. YUSUF BÜLBÜL - Zaman
<< Önceki Haber Senaryo hırsızlığından DAVALIK Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER