Enflasyon artışları nedeniyle faizleri son yılların en yüksek seviyelerine çıkaran batılı merkez bankaları, şimdi yön değiştirmeleri için yoğun baskı altında.
Kanada Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası, geçen hafta ilk faiz indirimlerini yaparak daha gevşek bir para politikasına doğru ilk adımlarını attı. Ancak İngiltere Merkez Bankası (BoE) ve ABD Merkez Bankası (Fed), yapışkan hizmet enflasyonunun etkilerini tarttıkları için şimlilik geride kaldı.
Diğer taraftan yaklaşan seçimler de bu iki merkez bankasını daha fazla baskı altında bırakıyor.
Ekonomistler, Fed ve BoE'nin görevdeki hükümetlere yardım etmek için faiz oranlarını düşürdükleri algısından kaçınmak istediklerini, bu nedenle seçim gününe çok yakın hamlelerden kaçınmalarının daha olası olduğunu söyledi.
BoE'nin eski yöneticisi Charles Goodhart, “Merkez bankaları siyaset yapıyor gibi görünmek istemezler. Bu yüzden en kolayı hiçbir şey yapmamaktır. Bu ay faiz oranlarını değiştirmezseniz, gelecek ay değiştirebilirsiniz" dedi.
Ancak İngiltere'de 19 Haziran'da açıklanacak olan mayıs ayı enflasyon rakamları tüketici fiyatlarında belirgin bir yumuşama olduğunu gösterirse, BoE'nin bir sonraki toplantısında faiz oranını yüzde 5,25'ten derhal indirme ihtimali güçlü görünüyor.
Diğer yandan ABD'de Fed, İngiltere'deki sürece kıyasla çok daha uzun süren bir seçim kampanyasıyla karşı karşıya.
Piyasalar, cuma günü açıklanan güçlü istihdam raporuna rağmen Fed'in 5 Kasım'daki başkanlık seçimlerinden önceki son toplantısı olan eylül toplantısında faiz indirimine gitmesini bekliyor. Ancak bazıları bunun ABD'li politika yapıcılar için zor olabileceğini düşünüyor.
Fed, kasım toplantısını seçim sonrasına denk gelecek şekilde şimdiden ertelemiş durumda. Ayrıca Fed'e zaman kazandırabilir.
Ülkede kişisel tüketim harcamaları enflasyonu güçlü seyrederken işgücü piyasası beklenenden daha yavaş soğuyor. Bu tablo da Fed'in elini güçlendiriyor.
