Başbakan Yardımcısı ve
Hükümet Sözcüsü
Bülent Arınç,
Meclis Başkanı
Cemil Çiçek'in açıkladığı 'Mutabakat Metni'ne ilişkin kullandığı '
muhtıra' sözüne açıklık getirdi.
Arınç, bu kelimeyi Türkiye'de alışıldığı şekliyle 'askeri ve uyarı' manasında değil, 'sivil ve hatırlatma' manasına kullandığını söyledi. Arınç, muhatabın hükümet olması halinde de iki maddeye itirazları olduğunu belirterek, bu maddeleri açıkladı.
Bülent Arınç,
AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını
cevapladı. Arınç'a, Cemil Çiçek'in açıkladığı 10 maddelik 'Mutabakat Metni' için
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada kullandığı 'muhtıra' kelimesi soruldu.
PAVLOV BENZETMESİ
Arınç, şöyle konuştu: "Pazartesi günü Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yaparken arkadaşlarımız Sayın
Meclis Başkanı'nın o sabah kamuoyuna açıkladığı bir mutabakat metninden bahsettiler. Ve bu konuda benim görüşümü istediler. Ben ne söylediysem zaten canlı yayında yayınlandı, onu tekrar etmeyeceğim. Ama bu konu üzerinde cehalet kokan bazı açıklamalar yapıldı. Bazı yanlış anlamalar ortaya konuldu. Bu sebeple bugün açıklama yapmama ihtiyaç oldu. O günkü konuşmama tekrar dikkat ettim, sizler de herhalde hem canlı yayından hem ajans metninden dikkatle okumuşsunuzdur. Ben Türkçeyi 25 – 30 kelimeyle konuşan biri değilim. Konuşmamı beğenenler bana der ki bu adam 5 – 10 bin kelimeyle konuşuyor. Aslolan da budur."
Türkçenin çok zengin bir dil olduğunu ve bazen eş anlamlı kelimeler, bazen de bugüne kadar pek konuşulmamış ama Türkçenin içerisinde yer almış kelimeler olduğunu vurgulayan Arınç, "Açıklamama dikkat ettim, Meclis Başkanı'nın ortaya koyduğu konuya '
bildiri' diye cevap vermişim, 'açıklama' diye cevap vermişim, 'mutabakat metni' demişim. Bir kelimeyle de 'muhtıra' demişim. Değerli arkadaşlar, Türkiye'de öyle bir anlayış var; muhtıra dendiği zaman AK Parti öncesinde askerlerin hükümete karşı o yazılı metin akla geliyor. Siz Pavlov denen birisini bilir misiniz? Rus bilgini Pavlov, şartlı refleks isimli düşüncesine eğer ne kadar haklı olduğunu göstermek isterse, Türkiye'de bu yaşadığımız olayı örnek gösterir. Benim o kadar kelime içerisinde muhtıra kelimesini kullanmam adeta birilerine geçmişte yaşananları hatırlattı ve hemen bunun muhtıra olarak askeri anlamını ortaya koyacak açıklamalar yaptı. Adeta şu oldu: şartlanmışlık o kadar kötü bir şey ki benim muhtıra sözünü söylemem birilerini esas duruşa geçirdi. Türkiye'de bir kısım
siyasetçiler ve gazeteciler, muhtırayı duyunca tüyleri diken diken oldu, esas duruşa geçtiler ve sağa bakarak
selam vermeye başladılar. Ben sivil anlamında bir muhtıradan, başka kelimeleri de yanına koymak suretiyle bahsediyorum. Bu kelime zenginliğini akla getirmek varken niçin bunun AK Parti dönemi öncesinde yaşanan 12
Mart gibi bir başka zamandaki gibi
Genelkurmay Başkanı'nın veya kuvvet komutanlarının 'ayağını denk al, hükümet
istifa et' açıklamaları akla geliyor?" diye sordu
"MUHTIRA KELİMESİYLE HAZIR OLA GEÇMEK BİR CEHALETTİR"
Türkiye'nin artık demokratikleştiğini ve muhtıra kelimesinin sivil anlamının da olması gerektiğini ifade eden Arınç, "Muhtıranın sivil anlamı da hatırlatmaktır, bildiri nasıl Türkçeyse, açıklama Türkçeyse, nasıl mutabakat metni Türkçeyse muhtıra da hatırlatmak anlamında Türkçedir. Ama zihinlere öyle yerleşmiş ki askeri anlamda muhtıralar veya siyasi anlamda verilen muhtıralar geliyor akla. Bizimkilerin hazır ola geçmek zorunda hissetmeleri bir cehalettir, bu cehaleti deşifre etmek istiyorum." dedi.
Meclis Başkanı'nın sivil bir şahsiyet olduğunu ve millet iradesinin tecelli ettiği parlamentonun başkanı olduğunu hatırlatan Arınç "O da muhtıra kelimesini kullanmanın bir siyasi anlamı olmadığını bilir, o da zengin bir Türkçeyle konuşur." diye ekledi.
"MUTABAKAT METNİ ADRESİ OLMAYAN BİR ZARFA KOYULDU"
Cemil Çiçek ile aralarında bir sorun olmadığını da vurgulayan Bülent Arınç, "Meclis Başkanı
yabancı değil, partimizin kurucuları arasında. Her hükümette kabinede görev almış bir arkadaşımız. Şahsi yakınlıklarımızın ötesinde düşünce, fikir, irade açıklaması bakımından farklı olduğumuzu kimse söyleyemez. Ancak Meclis Başkanı bir mutabakat açıklaması yapmış. Ben şuna benzettim: bir
mektup yazılmış ama bu mektup kime gönderilecek, bunu için bir zarfa koymaya ihtiyaç var. Zarfın üzerine de adres yazmaya ihtiyaç var. Ama 10. maddesinde
siyasi partilerin ve sivil
toplum kuruluşlarının
hedef alındığını görüyorum. Siz bana Hükümet Sözcüsü olarak soru sordunuz, Hükümet Sözcüsü olarak 'Ben bunun muhatabı değilim, eğer Meclis Başkanı Hükümeti hedef alıyorsa ayrıca cevap verme ihtiyacı duyabiliriz' demiştim. 10. maddede siyasi partiler derken AK Parti'yi kastediyorsa AK Parti adına cevap verilebilir." şeklinde konuştu.
"İKİ MADDEYE ELEŞTİRİ"
Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Meclis Başkanı iyi niyetle, gerçeklere dayalı, çoğumuzun pek çok maddesine aynen katılabileceğimiz bir açıklama yapmış. Ama kabul edin ki bu maddelerin bazıları eksik bazıları yanlış, bazılarını hatalı bulabilirsiniz. Sadece iki tanesini söyleyeyim. Biz hükümetiz, yürütmeyiz. 10 yıldan beri Türkiye'yi yönetiyoruz, iyi yönettiğimiz için de tek başına
iktidar oluyoruz. Bundan sonraki seçimlerde de böyle olacak çünkü biz Türkiye'yi iyi yöneten bir hükümetiz. Meclis Başkanı 'bölgeye
ekonomik yatırımlar devam etmelidir' diyor. Aslında bunu hükümet olarak muhatap olsaydık şöyle düzeltmemiz gerekirdi:
Cumhuriyet döneminin hiçbir zamanında yaşanmadık bir şekilde AK Parti hükümetleri bu bölgeye en büyük ekonomik yatırımları yapmıştır. Batıda ne varsa aynısı hatta daha fazlası yol,
hastane, okul, havaalanı, enerji yatırımları olarak bu bölgenin hiçbir eksiği yoktur. Ama Sayın Meclis Başkanı şunu da iyi biliyor ve bilmeli ki bu bölgedeki yatırımları
örgüt istemediği için her gün şantiyeyi basıyor, müteahhit ve işçileri kaçırıyor, iş makinelerini yakıyor. Biz de onlarla mücadele ediyoruz.
Yüksekova ve
Silopi havaalanları yakında açılmak üzere. Her türlü yatırımlarımızı oradaki vatandaşlarımıza
hizmet olarak götürdük."
Mutabakat Metni'nin
şehit aileleri ile ilgili maddesinin de eksik olduğunu belirten Arınç, bu konuda ise "Yine Meclis Başkanı bir maddesinde diyor ki, şehitler, gaziler için yeni düzenlemeler yapılmalı. Sayın Meclis Başkanı o tarihte
yurt dışında mıydı bilmiyorum ama Meclis tatile girmeden önce bütün partilerin BDP dışında MHP ve CHP'nin büyük desteğiyle 30 maddelik yeni bir
kanun geçti. Bu kanunla şehit ailelerine ikinci iş imkanından tutun TOKİ'den daire alma imkanına kadar ve bugüne kadar hiç akla gelmemiş mağdurların da maaşa bağlanmasına kadar bütçemizi zorlasa bile şehitler, gaziler, dul ve yetimler için değişiklik yaptık. Her maddesini ayrı ayrı incelediğimizde haklı yönler var, eksik, hatalı ve değiştirilebilecek yönler de var. Meclis Başkanı'na saygılarımı iletiyorum, muhatap doğrudan biz olsaydık söyleyeceklerimiz bunlar olurdu."
"İYİ POLİS KÖTÜ POLİS OYNAYACAK İNSANLAR DEĞİLİZ"
Arınç, sözlerinin devamında, "Gazetecilerden, siyasetçilerden ricam, muhtıra duyduğunuz zaman tüyleriniz diken diken olmasın; şartlı refleksle saçma sapan tepkiler vermeyin." ifadelerini kullandı.
Arınç, danışıklı dövüş yapıldığı iddialarına ise, "Danışıklı dövüşü yapacak, iyi polis kötü polis rolü oynayacak insanlar değiliz biz. Buna ihtiyacımız yok. Ağzımızdan çıkan her sözün yanlış olduğunu ifade eder, özür dileriz ya da doğrudur der arkasında dururuz." diye konuştu.
Meclis Başkanı ile görüşüp görüşmediğinin sorulması üzerine ise Arınç şu cevabı verdi: "Her yerde görüşürüz, her zaman görüşürüz. Ailesiyle de görüşürüz, eşleri, çocukları bizim eşlerimiz, bizim çocuklarımız gibidir. Biz yolda bugün tesadüfen tanışmadık, şu kadar yıl omuz omuza siyaset yaptık. Oylarımızla da Meclis'in en şerefli makamına seçtik. Bundan da gurur duyuyoruz. Her zaman görüşürüz, en son bayramda arayıp
tebrik etmişti, umarım şimdi torunumu tebrik etmek için arayacaktır. Bu konuyu da soracaksa cevapları buradan vermiş oluyorum ama o Meclisimizin başkanıdır."
Arınç,
Cumhurbaşkanlığı seçimi için safların belirginleşmeye başladığı yorumlarını ise, "Daha iki sene varken bu sözlerin sarf edilmesi gereksizdir. Bir
takım senaryolar olabilir, muhalefet daha ciddi, tutarlı şeyler söylerse biz de cevabını veririz. Bundan da siyaset kazanır." değerlendirmesinde bulundu.