'SAR değeri telefonlara yazılsın'

Düşük değerlerinin cep telefonunun olası zararlarını azalttığı belirtilen elektromanyetik radyasyonların vücutta soğrulma hızını tanımlayan SAR değerinin, cep telefonu firmalarınca telefonun bulunduğu ambalaj kutusu üzerine yazılması öneriliyor.

'SAR değeri telefonlara yazılsın'

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Topbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, cep telefonu kullanımında özellikle bir değere üzerine basa basa dikkat çektiklerini belirterek, ''Bu değer, Spesific Absorption Rate (SAR) dediğimiz ve elektromanyetik radyasyonların vücutta soğrulma hızını tanımlayan değerlerdir'' dedi. Hekim olarak bu değerlerin 1'in altında olduğu telefonların tercih edilmesini önerdiklerini ifade eden Topbaş, ''Günümüz teknolojisinde artık tüm cep telefonlarıyla ilgili SAR değerlerine internetten ulaşmamız mümkün, ancak tercihimiz, üretici firmaların SAR değerlerini telefon kutusunun görünür yerlerine yazmasıdır. Böyle bir yasal zorunluluk yok ama tüketiciler olarak bunu artık talep etmeliyiz. Nasıl ilaç üzerinde veya gıda maddelerinin ambalajlarında içeriği ayrıntılı olarak yer alıyorsa, cep telefonunun SAR değeri de ambalajı üzerine yazılmalı'' diye konuştu. Türkiye'de cep telefonu kullanım alışkanlığının yaklaşık 15 yıllık bir geçmişi olduğunu ve kullanıcı sayısının hızla arttığını vurgulayan Topbaş, şöyle devam etti: ''Geçtiğimiz yıl eylül ayı itibariyle ülkemizde 62 milyon cep telefonu abonesi bulunuyor. 2009'dan bu yana da 3G kullanımı başladı. Ülkemizde yaklaşık 17 milyon 3G abonesi var. Bununla birlikte GSM şirketlerinin, kar amacı güderek değişik tarifeler ve hizmetlerle insanları telefon bağımlısı yaptığını görmekteyiz. Şu anda aylık ortalama 240 dakika ile Avrupa 3'üncüsü durumundayız. Bu dehşet bir rakamdır ve giderek bunun arttığını görüyoruz. Çünkü bu bir yıl önce 210 dakika civarındaydı.'' Topbaş, cep telefonunun gerekli bir araç olduğunu, ancak bunun kullanıcılara, çevredekilere ve özellikle çocuklara zarar verme olasılığı bulunduğunu dile getirerek, ''Yapılan çalışmalar şunu göstermektedir ki, özellikle çocukların cep telefonlarına maruz kalmalarında sağlık sorunlarının ortaya çıkması olasıdır. Bu nedenle çevremizdekileri ve çocuklarımızı korumak için cep telefonunu bilinçli, gerekli yerlerde ve kısa konuşmalar şeklinde kullanmak zorundayız. Sadece haberleşmek için ve iletişimin gerekli olduğu durumlarda kullanmalıyız'' dedi. ''KISA GÖRÜŞMELERLE DERDİMİZİ ANLATMALIYIZ'' Cep telefonlarının konuşma yapmıyorken veya kapalıyken baz istasyonuyla minimal düzeyde bağlantı kurduğunu anlatan Topbaş, şunları söyledi: ''Ama biz aramaya başladığımızda veya arandığımızda baz istasyonuyla olan iletişim artacağı için ortamda oluşacak elektromanyetik alan daha yüksektir ve bu 20 kata kadar varabilmektedir. Dolayısıyla her elektromanyetik alan oluşumunun, insan sağlığı açısından da olumsuz etkileri olacağı yönünde görüşler vardır. Psikolojik etkilerinden baş ağrısına, ısıl etkilerinden daha ilerideki bazı hastalıklarla ilişkili etkileri olabileceği yönünde şu anda çalışmalar devam etmektedir. Net bir şekilde 'zararlıdır' diyemiyoruz ama zararsız demek de mümkün değildir. Bu nedenle tedbirli olma ilkesini göz önünde bulundurmalıyız. Kısa görüşmelerle derdimizi anlatmalıyız.'' Doç. Dr. Topbaş, kar endişesinin GSM firmalarını değişik hizmetler ve tarifeler sunmaya itebildiğini kaydederek, ''Kampanya ve tarifeler, cep telefonunun insanlar tarafından ölçüsüz ve çılgınca kullanılmasına neden olmaktadır. Bundan dolayı da ilerki yaşantımızda ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya kalabiliriz'' diye konuştu.
<< Önceki Haber 'SAR değeri telefonlara yazılsın' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER