İNANMAMIZI BEKLEMEYİN !

Sanırım ilk yazan Taraf'tan Yasemin Çongar oldu.


Onu Milliyet'ten Hasan Cemal, Taha Akyol, Güneri Cıvaoğlu, Zaman'dan Ekrem Dumanlı, Radikal'den İsmet Berkan, Star'dan Eser Karakaş takip etti. Kimi iddiayı tekrarladı. Kimi açıklığa kavuşması gerektiğini yazdı. Neydi iddia? Önce olayları hatırlayalım: Geçen yıl... " Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk iki turunda en az 367 milletvekilinin olması şart mı " tartışması yapılıyordu. Bu icadı yapan Yargıtay'ın eski başsavcısı Sabih Kanadoğlu'ydu. Hukuk şapkasından böyle bir tavşan çıkarmasının sebebi, iktidar partisi AKP'nin, Cumhurbaşkanını seçmesini engellemekti. İlk tur yapıldı. CHP, DYP ve Anavatan, Meclis'e girmedi. 367 kişi bulunamadı. CHP, iptal için Anayasa Mahkemesi'ne ( AYM ) gitti. Şimdi ne olacaktı? 27 Nisan gecesi Genelkurmay'ın internet sitesinde bir ' muhtıra' yayınlandı. Sivil siyaset ve Anayasa Mahkemesi uyarıldı. Bu arada Deniz Baykal, " 367 şart koşulmazsa, ülkede kargaşa çıkar " diyordu. Neticede AYM, " 367 gereklidir " kararını aldı. Seçime gidildi. '367 şartı' ise 21 Ekim 2007'deki referandumla kaldırıldı. Gelelim bugüne... İddiaya göre, o tartışmalar devam ederken, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, AYM üyelerine 367 konusunda en hafif tabirle, "telkinde" bulunmuştu. Bu iddiaya karşı, Karahanoğlu da, AYM'nin geçen yılki başkanı Tülay Tuğcu, özetle, " Böyle bir şey olmadı " dedi. * * * Peki, olay kapandı mı? Beyan, beyandır. Şimdilik doğru olduğunu kabul ediyoruz. Ama ben buna inanmıyorum. Sebebini anlatayım: 1) 28 Şubatçı generallerin bazı yargıç ve savcılara, " Onu öyle yapın, bunu böyle yapın " diye telefonlar ettiklerini biliyoruz. Yani bu tip müdahaleler bal gibi yapılıyor. 2) Nokta dergisi, 'Darbe Günlükleri'ni yayınladı. Emekli Oramiral Özden Örnek, Yayın Yönetmeni Alper Görmüş'e karşı " hakaret " ve " iftira " davası açtı. Sonuçta Görmüş beraat etti. Böylece 'Günlükler'in doğruluğu ortaya çıktı. (Başka kanıtlar da var.) 3) Madem 'Günlükler' sahih, o zaman gelin 21 Ocak 2004'e uzanalım. Şöyle yazılmış: "14.00-14.30 Eski Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca'nın ziyareti... 14.45-15.15 Mehmet Ali Kışlalı'nın ziyareti. (...) Her ikisi de bana, ' zaman geçiyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz; ne yapacaksanız yapın, yoksa geç olacak " mesajını verdiler." Yani Radikal yazarı, gazeteci Mehmet Ali Kışlalı, ordunu siyasete müdahale etmesini istiyor. Peki, 'Günlükler' ortaya çıkınca Kışlalı ne dedi? 20 Nisan 2007'de şöyle yazdı: "Nokta piyasaya çıktığında (...) arayan muhabir meslektaşlara kısaca ' Özden Amiral'i birkaç defa ziyaret ettim. Ama kendisine bu tarz görüş bildirmiş olmam söz konusu olamaz' dedim. (...) Özden Amiral de, bir günlüğün mevcut olmadığını söylüyor." Hadi buyurun bakalım! "Kendisine bu tarz görüş bildirmiş olmam söz konusu olamaz" diyor. Ben bu cümleye geçen yıl okuduğumda da inanmamıştım. Çünkü: - Bu tip " ret " cümleleri öyle yandan çarklı biçimde kurulmaz. " Amiralle buluştum ama böyle bir şey demedim " diye yazarsın, olur biter. - Ama öyle yazmıyor. Yazamıyor. " Ben yapmadım " diyemiyor Kışlalı. " Söz konusu olamaz " diyebiliyor ancak. Yani topu bize ( söz konusu edenlere ) atıyor. Niye söz konusu olamazmış ki? - Amiralle konuşmuş; 'günlük' yokmuş. Ee, var işte! Hem de adıyla, sanıyla, tarihiyle, yeriyle var... Tekrarlayayım: Beyanı doğru kabul ederiz ama şimdilik. İnanmamızı, güvenmemizi ise beklemeyin. Çünkü vukuatınız çok.
<< Önceki Haber İNANMAMIZI BEKLEMEYİN ! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER