ERBAKAN'IN DRAMI

Erbakan geçen hafta yeniden siyasete döndü.


Cumartesi günü de basın toplantısında İran’a gidişini anlattı. Erbakan’ı, İran Dini lideri Hamaney, Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ve eski cumhurbaşkanı Rafsancani’nin davet edildiğini yazanlar olmuştur ama kendisi ufak (!) bir düzeltme yaptı: Gezisini, İran’lı devlet adamlarıyla “tespit edilen randevular esnasında görüşmek üzere İran Parlamentosu İktidar Partisi Başkanı Ayetullah Kharazi’nin daveti üzerine gerçekleşen bir seyahat” olarak tanımladı. Hocanın hayatı, ‘Hamaney’in daveti üzerine...’ benzeri ufak kandırmacılarla doludur. Tuhaf olan, etrafında son basın toplantısındaki görünümü sağlayan kişileri her zaman bulmuş olmasıdır. Fotoğrafta Recai Kutan, Ahmet Tekdal, Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan, Temel Karamollaoğlu, Yasin Hatipoğlu, eski başbakanlarının siyasal hayata yeniden girişinin ilk adımında yanında durduklarını göstermek üzere sıralandıkları görülüyor. Beş ay önce Numan Kurtulmuş’un Genel Başkan seçildiği kongrede, Başkanlık Divanı’na ve Genel İdare Kurulu’na giren bu siyaset adamları şimdi, partiyi yönetilemez dağınıklığa taşıyacak bir girişimin yanında yer alabiliyorlar. Geçmişe saygı veya ne olur ne olmaz kuşkusuyla, bu kişilerin hep birlikte çocukça bir hevesin dekoru olmayı kabul etmeleri şaşırtıcı değil mi? Görüşlerine katılırsınız katılmazsınız, fakat çoğunun bu görüntüden rahatsız olmalarını beklemez miydiniz? Hoca kendilerini davet etmiş, birlikte olmaya zorlamış olabilir; hepsi kabul de, bir dakika etrafa bakıp, olup biteni değerlendirme feraseti göstermeleri gerekmez miydi? Erbakan’ın partisini ve hayatları boyunca kendisine bağlı kalmış olan ‘kardeşlerini’ yok sayarak, hayallerine dalabilecek ruh halinde olduğu anlaşılıyor; bir ölçüde kabul edilebilir de bir durum! Onların tavırları kadar ilgi çekici olan, Erbakan’ın davranışını Cumhurbaşkanı sayın Gül’ün değerlendirmesidir. Herhalde sayın Gül, Erbakan’ın “Ciddi bir işbirliğiyle dünya’ya yön verebilecek güç olan D-8 ler arasında atılması lazım gelen önemli adımlar vardır; bunların işbirliğini ve mekanizmalarını kurmak, bunlar hakkında fikir teatisinde bulunmak üzere” İran’a gittiğini söylediğini duyduğunda, “iyi ki geçen yıl kanunları zorlayarak cezayı kaldırmışım” diye düşünmüş olmalıdır! Acaba sayın Gül, Vatan’ın ‘Milli Görüş müzesi’ olarak adlandırdığı Kutan ve arkadaşları hakkında ne düşünüyordur? Onları, eski liderlerine gerçek durumu söyleyip, siyasetten uzak durmasını sağlayamayan ‘çaresizler’, ya da gerçek bir ‘şahlanış’ karşısında bulunduklarını sanan ‘saflar’ olarak da nitelendirenler olabilir! Erbakan’ın bugünkü durumuna üzüldüğü açık olan sayın Gül’ün eski dostları hakkındaki değerlendirmesini söyleyeceğini sanmıyorum. Bilemiyorum, durum bu kadar ciddiye alınmaya değer miydi?

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER