Şiştiniz mi düdük makarnaları!


Başlık Engin Ardıç’tan ödünç alınma, kusura bakmasın çünkü son gelişmelere ‘’cuk’’ diye oturuyor. Aslında yine şiştiniz mi diye sormak lazım çünkü şişmekten bir hal oldular. 2002’de şiştiler, 2007’de şiştiler, kapatma davası açtırdıklarında şiştiler, Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanlığına seçtirmeme işinde şiştiler, Danıştay baskınında şiştiler... Şimdi de Balyoz darbe planı ve siyasete müdahale belgesinde şiştiler. Basının ve siyasetin şişme bebekleri bunlar. Sonunda Balyoz ve Çiçek’in belgesinin gerçek olduğu kesinleşti. Kim kesinleştirdi, askeri yargı. Belgeler ortaya çıkınca esip gürleyen Genelkurmay Başkanlığı, kısa bir yazılı açıklamayla geçiştirdi. Neymiş, belgede gerçeklik unsuruna rastlanmış ama bağımsız askeri mahkeme tutuklama kararını yerinde görmemiş. Olsun buna da şükür. Ne diyeceklerdi, ‘’Kağıt parçası dedik, gerçek çıktı. Özür dileriz mi?’’ Yani neymiş? ‘’Allah Allah’’ diye bağıran ordunun kimi mensupları kendi camiini bombalama planı yapabilir, kendi jetini düşürme hazırlığı yapabilirmiş. Bu ne demek biliyor musunuz? ‘’Allah Allah’’ diye bağıran ordu mensuplarının 12 Eylül öncesi neler yapmış olabileceğini düşünmeniz gerekir demek. Bu kanları kim döktü, Çorum’u, Kahramanmaraş’ı kim örgütledi, ortaya çıkarmak gerekir demek. Ayrıca ne demek biliyor musunuz? Darbenin açık ve yakın bir tehdit olduğu demek. Ayrıca ne demek biliyor musunuz? Sivil darbe tehdidinden bahseden emekli yayın yönetmeni ve saz arkadaşlarının kıç üstü oturduğu demek. “Canbaza bak” diyerek asıl tehlikeyi gözden saklamaya çalıştılar hep. Ergenekon’u, Kafes’i, Balyoz’u, siyasete müdahale planını yok saydılar. Hrant Dink’i maceracı çocukların öldürdüğünü, Danıştay’ı irticacıların bastığını yazdılar. Gerçekleri gizleme ve çarpıtma komitesi gibi çalıştılar. Şimdi gerçek gelip tokat gibi yüzlerine çarptı. Darbe şakşakçılıkları, Ergenekon sempatizanlıkları, karargah bağlantılı yazıları ortaya çıktı. Utanma duyguları olmadığı için yüzleri kızarmaz. Vicdanları karardığı için yürekleri sızlamaz. Gerçeği çarpıtma çabalarına devam ederler. Sorun şudur? Şimdi ne olacak? Türkiye bu darbeci zihniyeti tasfiye etmeden huzura erebilir, hukuku üstün kılabilir, demokrasinin üstünlüğünü sağlayabilir mi? Hayır! Son gelişmeler, Türkiye’de asimetrik bir savaş olduğunu ortaya koydu. Elinde silah olan kimi Silahlı Kuvvetler mensuplarının topluma karşı açtığı savaş bu. Darbe ve kaos ortamı yaratmak için cami bombalamaktan, kendi savaş uçağını düşürmekten kaçınmayan bir anlayış bu. Siyaset ve medya dünyasında da işbirlikçileri var. Bir süre daha da olmaya dikkat edecekler. Onun için durmak yok, mücadeleye devam. HSYK taca çıktı Erzincan’daki gelişmeler, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu ciddi olarak sıkıntıya soktu. HSYK bu müdahaleyi başsavcıyı mı, yoksa 3. Ordu Komutanını mı kurtarmak için yaptı bilemiyorum. Ama dosya içeriğini bilmeden karar alarak hukuku yerlebir ettiği kesinleşti. Çünkü başsavcı hala tutuklu, ordu komutanı da sanık. Mahkeme iddianameyi kabul etti. Henüz ifade vermeye gitmedi ama olsun. 30 Ağustos’ta emekli olunca, Albay Dursun Çiçek’le birlikte gider. Belki gruba başka emekli olanlar da katılır. Güneş balçıkla kaplanamıyor. Attıkları her adım dönüp kendilerini vuruyor. Özür Dünkü yazımda bahsettiğim filmin orjinal adı Invictus, hikayeye konu olan spor da beyzbol değil rugby olacaktı. Düzeltir, özür dilerim.
<< Önceki Haber Şiştiniz mi düdük makarnaları! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER