Balkonun altındakiler


Son dönemde her seçimin ardından Başbakan'dan bir balkon konuşması beklemek moda oldu. Kucaklayıcı mesajlar... Çoğunluğun değil azınlığın haklarını gözeten bir anlayış... Medya, her defasında bu balkon konuşmasına atıfta bulunur ama dönüp kendine bakmaz hiç. Şu günlerde TV'lere biraz daha dikkatli baktıysanız görmüşsünüzdür. "Hayır" diyeceklerini bağıra bağıra ilan eden ve muhalefetin tüm kusurlarını örten kalemler, referandum sonucunu şu laflarla yorumladılar: -Hayırı izah etmek güçtü. -Özgürlük, toplu sözleşme, kadınlara pozitif ayrımcılık, fişlemeye son gibi maddelere karşı çıkmak, bunları çürütmek zordu. -Muhalefet konuyu fındığa, kayısıya çekerek yanlış yaptı. -MHP, 12 Eylül Anayasası'na sahip çıkarak özüne ters düştü, tabanı kaydı. -CHP, kampanyayı iyi yönetemedi. "Rahibe gibi örtünmeye evet" afişi, genel af çağrısı gibi gaflar "hayır" oylarını aşağı çekti. ** Sadece yazarlar mı? TV'lerin yayın anlayışı da değişti. Pazar gününden itibaren, en koyu "hayırcı" kanallar, 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılması üzerine saatler süren programlar yaptılar... CNN Türk, "Dünyanın en zengin generali" Tahsin Şahinkaya'yı hatırladı. Projektörlerini Diyarbakır Cezaevi'ndeki işkencelere tuttu. Star Haber, "Ne değişecek" başlığı altında, referandumda kabul edilen Anayasa değişiklik paketini anlattı. "Hayır" denmesi mümkün olmayan düzenlemeleri, objektif bir bakışla alt alta sıraladı. Bu yayınlar, referandum öncesi yapılmadı. "Yapılsa sonuç daha farklı olurdu" demiyoruz. Mesele bu değil. Muhalif yazar ve televizyonların, referandumdan sonra sadede gelmelerinden şunu anlıyoruz; amaçları üzüm yemek değildi. Amaçları, halk oylamasını bir güven oylamasına dönüştürmek, vatandaşa AK Parti'yi oylatmaktı. Bir anlamda başarılı da oldular ama yetmedi. ** Radikal, üç gün önce yayımlamadığı anketi, "Tahminlerin galibi A haberleri'>KONDA oldu" diye verdi. "Doğan Grubu anket yayımlamıyor" gibi tutarsız ve yanlış bir gerekçeyle kendi yazarı Tarhan Erdem'in anketini görmeyen gazete, referandumdan sonra KONDA'nın gönlünü almaya çalıştı. Anlayacağınız, her seçimden sonra yaşanan cicim günleri bu günler... Muhaliflerin kuyruklarını bacaklarının arasına kıstırıp "havlama" modundan "vikleme" moduna geçtiği bir süreç... Halkın kararını, "Diktatörlüğe giden yolların taşları düzenlendi" diye yorumlayan kafadan başka ses de çıkmaz zaten. Bu uzun sürmez. Sonra yine, "kutuplaşma", "mahalle baskısı", "sivil dikta" yayınları başlar. Her seçimde çuvallayan "sahibinin sesi" anketörler, yine çarpıtılmış oranlarla çıkarlar ortaya... Üç vakte kadar.
<< Önceki Haber Balkonun altındakiler Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER