Terör bozar, halkın iradesi değiştirir


Üsame Bin Laden öldü. Afganistan'ın Tora Bora dağlarındaki bir mağarada değil, Pakistan'ın başkenti İslamabad'ın 90 km kuzeyindeki Abbottabad kentinde düzenlenen bir operasyonla öldürüldü. Pakistan Askeri Akademisi'ne yalnızca 800 m mesafedeki ikametgâhında... Pakistan güvenlik güçlerince değil, CIA timi tarafından... Talimatıyla gerçekleştirilen 11 Eylül (2001) eylemlerinden neredeyse on yıl sonra... Bin Laden'i Afganistan'ın Sovyetler Birliği tarafından işgali üzerine Amerikalılar bölgeye davet etmişti; canını alan operasyonu da ABD düzenledi. Amerikalılar bayram ediyor; 11 Eylül eylemlerinin tarihin akışını değiştirdiği düşünülünce anlaşılabilir bir tepki bu... O güne kadar 'terör' başka ülkelerin iç işiydi Amerikalılar için; New York'ta ikiz kulelerin yıkılması, Washington'da Pentagon'un tahribi kimyalarını bozdu. 'Terörle mücadele' ABD'nin neredeyse tek maddelik önceliği haline dönüştü 11 Eylül sonrasında; Amerikan halkı başka hiçbir biçimde razı olmayacağı özgürlüklerini kısıtlayıcı tedbirler alınmasına ses çıkaramadı. Eylemler sonrasında dayatılan 'Yurtseverlik Yasası' Amerikalılar'ın hak ve özgürlüklerinin önemli bölümünü tırpanladı. Uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış türden işkenceleri uygulayan, 'suçlu-masum' ayırımı yapmaksızın 'tehlikeli' görülen insanları yargılamadan Guantanamo'da tutan, Afganistan ve Irak'ı işgal eden bir ülkeyse bugün ABD, Üsame bin Laden'le irtibatlı 11 Eylül eylemleri yüzündendir. On yıl önce gerçekleşen 11 Eylül eylemleri üçbin kadar Amerikalı'nın hayatını kaybetmesine yol açtı; o eylemler yüzünden başlatılan Afganistan ve Irak'taki askeri operasyonlarda 11 Eylül'de hayatını kaybedenlerden bir misli fazla Amerikan askeri öldü. Savaşların yol açtığı bireysel ve toplumsal rahatsızlıklar bir tarafa, 'terörle savaş'ın Amerikan bütçesine getirdiği yükler 'global ekonomik krizi' de tetikledi. Şimdilerde halk ayaklanmalarıyla koltukları sarsılan İslâm coğrafyasındaki diktatörler, 11 Eylül'ün ardından kendilerini ayakta tutacak en güçlü gerekçeyi elde ettikleri için rahat nefes almaya başladı; ne zaman 'demokrasi' talebiyle karşılarına çıkılsa "Biz gidersek radikaller gelir" deme fırsatı ellerine geçtiği için... Bin Laden'in talimatıyla ABD'nin kalbine eylem düzenleyen 19 genç yaptıklarının ne tür sonuçlar doğurabileceğini düşünmüş müdür, bilemem; ancak bugünden geriye bakıldığında, eylemlerinin, dünyanın geri kalanıyla İslâm coğrafyası arasında telâfisi güç bir güven bunalımına sebep olduğu çok açık... Adı 'terörle mücadele' olsa da, ABD'nin yeni güvenlik doktrini İslâm Dünyası'na ve o dünyanın inanç sistemine bakışı olumsuzlaştırdı. Müslümanlar dünyanın her yerinde 'potansiyel tehdit' olarak görülüyor artık. Afganistan'da, Irak'ta kaç Müslüman öldü, bunun çetelesini tutan yok. George W. Bush '11 Eylül' eylemlerini dünyayı kana bulayacak biçimde yanlış yorumladı; o sebeple bir türlü dengeye kavuşamıyor dünyamız... Halkların kendilerini değiştirme iradesinin dışa vurması olan 'Arap baharı'nın etkisini gösterdiği bir dönemde hayatını kaybetti Üsame bin Laden; terörün değil kendi kaderine sahip çıkmanın değişimi getirdiği günlerde... Ne kadar simgesel, değil mi?
<< Önceki Haber Terör bozar, halkın iradesi değiştirir Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER