19 Mayıs ve Vahdettin


Derslerimde öğrencilerim zaman zaman sorarlardı: "Hocam Vahdettin vatan haini miydi?" Benzer bir soru Abdülhamit'le ilgili olarak da dile getirilirdi. "Hocam; Abdülhamit kızıl sultanAbdülhamit Han mı?" Bizde bazı meslektaşlarımın toptan değerlendirme merakı var. Oysaki insanları değerlendirirken; hem olumlu hem de olumsuz yönlerini dikkate almak gerekir. Zira hiç kimse tümüyle "iyi" ya da tümüyle "kötü" değildir. En kötü kişiliğin bile iyi bazı yönleri bulunabileceği gibi en iyi kişinin bazı kötü yönleri ve zaafları olabilir. Xxxxxxxxxxxx Vahdettin de; hepimiz gibi iyi ve zayıf yönleri olan bir insandı. İnsanları değerlendirirken; gözümün önüne bir bakkal terazisi getiririm. (Gençler pek bilmezler ama...) İnsanların iyi ve olumlu yönlerini terazinin bir kefesine; olumsuz yönlerini terazinin öbür kefesine koyarım. Bakarım kefelerden hangisi ağır basıyor. Ve kararımı ona göre veririm. Böyle bir değerlendirmeyi Vahdettin için yaptığım zaman; maalesef olumsuz yönleri ağır basıyor. Ancak bu konuda bir değerlendirme yaparken insaflı olmak gerektiğini düşünüyorum. Mustafa Kemal ve beraberindeki 19 kişilik heyeti; Anadolu'ya hem de çok geniş yetkilerle Vahdettin'in gönderdiği bilinir. Halkımızın bir bölümü okuma özürlü olduğu için; bunun aksini dile getirenler de vardır. Oysaki Mustafa Kemal bazı yakınlarına anlattığı anılarında bu olayı gayet net olarak aydınlatır. Zaten bu anılar Mustafa Kemal yaşarken yayınlanan anılardır. Mustafa Kemal'in anlattığına göre; Anadolu'ya doğru yola çıkmadan önce veda etmek için Yıldız Sarayı'na gider. Vahdettin cam kenarında bir koltukta oturmakta ve toplarını kente çevirmiş olan düşman zırhlılarına bakmaktadır. Yanındaki bir sehpanın üzerinde siyah ciltli kalın bir kitap vardır. Vahdettin bu kitabın bir tarih kitabı olduğunu söyler ve elini kitabın üzerine koyarak; "Paşa şimdiye dek yaptıkların bu kitaba geçti. Şimdi seni daha önemli görevler bekliyor" der. Mustafa Kemal saraydan ayrılırken de bir adamı gelerek "Padişahımızın bir armağanı" diyerek bir kese içinde değerli bir saat hediye eder. Mustafa Kemal'in bu konudaki yorumu "Vahdettin tahtını kurtarmak istiyordu. Benim kafamda başka şeyler vardı" der. Xxxxxxxxxxxxx Bir adım daha ileri giderek şunu vurgulamak isterim ki; Mustafa Kemal ve beraberindekiler özel bir vapurla İstanbul'dan ayrılmadan önce; "çıkış izni" için yapılan hükümet başvurusunda en üstteki imza hainlerin haini damat Ferit'indir. Zaten başka türlü böylesine üst düzey asker ve sivillerden oluşan bir gruba işgal altındaki bir kentten ayrılma izni verilmezdi. Peki şimdi bu yaşananlara bakarak Sultan Vahdettin ve Damat Ferit için olumlu değerlendirmeler mi yapacağız? Elbette hayır. Damat Ferit'in ihanetlerini bir yana bırakarak Vahdettin'in kimi uygulamalarına baktığımız zaman; olumlu bir şeyler söylememiz mümkün görünmüyor. Sadece 1920 Nisan'ında yaptıklarına bir göz atalım: Kuvay-ı Milliye karşısına; "Kuvay-ı İnzibatiye" adı da verilen bir hilafet ordusu kurdurmuştur. Şeyhulislam Dürrizade Aldullah Efendi'nin Anadolu hareketine katılanları kafir olarak suçladığı ve idamlarının gerektiğini bildiren fetvasını Anadolu'da İngiliz uçaklarıyla dağıttırmıştır. Nemrut Mustafa Divanı'nın kararlarını onaylaması da aynı dönemdedir. Balıkesir yöresinde 2 kez ayaklanarak kardeş kanı dökülmesine neden olan Ahmet Anzavur'a paşalık unvanı vermiştir. Toplantılarını erteleyerek Ankara'ya meşruiyet kazandıran Mebusan Meclisi'ni kapattığını ilan ederek; Ankara Meclisi'nin meşruiyetine gölge düşürmek istemiştir... Xxxxxxxxxxxxxxx Bu türden olumsuz örnekleri çoğaltabiliriz. Fakat sanıyorum bu kadarı yeter. Ve bunları dikkate aldığımız zaman Vahdettin'in vatan haini olmadığını söylememiz epeyce zorlaşıyor...
<< Önceki Haber 19 Mayıs ve Vahdettin Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER