Kışlada sigara rekabeti

350 milyon dolarlık sigara satışı yapılan askerî kantinlerde Tekel ve yabancı markalar arasında kıyasıya rekabet yaşanıyor.

Kışlada sigara rekabeti

Tekel dört yıl öncesine kadar dünyanın en büyük beş sigara üreticisinden biriydi. Yüzde 70’leri aşan payıyla Türk sigara pazarının da tartışmasız lideri. Bugün kurumun piyasa payının yüzde 38’lere kadar gerilemesine kötü yönetim, kaçakçılık ve gerekli yatırımların yapılmaması sebep oldu. 10 milyar dolarlık pastadaki payını korumak için verdiği savaşta kamu kuruluşu olmanın avantajını kullanan Tekel, bu pazarı da kaybedince tarihinde ilk kez ikinci sıraya geriledi. Sigara şirketlerini cezbeden yüzde 3’lük askerî pazarı bile yabancı şirketlere kaptıran kurum kamudaki en büyük müşterisini yeniden kazanmak için uğraş veriyor.Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) her yıl 350 bin kişiyi vatani hizmet için çatısı altında topluyor. TSK’nın sahip olduğu bu büyük kitle tütüncüler için de büyük bir müşteri potansiyeli taşıyor. Böylece 1,5 yıllık hizmet süresi içinde ele geçirdiği hazır müşteri kitlesini sivil hayata da taşıma imkânına sahip şirketler askerî kantinlerde boy gösterebilmek için büyük çaba harcıyor. Yılda 350 milyon dolarlık sigara satışının yapıldığı askerî kantinlerin kapıları yakın zamana kadar yabancı üreticilere kapalıydı. Kışlalardaki bu korumacı uygulamanın kaldırılmasıyla yabancılar Tekel karşısında ezici bir üstünlük sağladı. Genç nüfusu ve büyüyen ekonomisi ile çokuluslu sigara şirketlerinin gözdesi haline gelen Türkiye aktif kullanıcı sayısıyla da dikkat çekiyor. Dünya Bankası’nın hazırladığı “Türkiye Tütün Raporuna” göre 1990’da 73 milyar 270 milyon adet olan sigara tüketimi 2005’in sonu itibarıyla 115 milyar pakete ulaştı. Bu, 7 milyar dolarlık satışın gerçekleştiği sektörün 10 milyar dolarlık ciroya ulaşması demek. Sigara şirketleri, büyüyen Türkiye pazarından daha çok pay alabilmek için üretim tesislerini bile ülkemize taşımaya başladı. Piyasaya ilk giren yabancı şirket Philip Morris(PM) hariç piyasa oyuncularından British American Tabocco (BAT), Japan Tabocco International (JTI), European ve Imperyal gibi uluslararası devlerin hemen hepsi son dört yılda Türkiye’de sigara fabrikaları kurdu. Ayrıca, uluslararası tütün kartelleri askerî kantinler gibi önemli satış noktalarını hedefleyerek pazar paylarını büyütme çabasında. Bu amaçla şirketler bayi ve satış noktaları kazanmak için ‘promosyonlu’ satış kampanyaları düzenliyor. İstanbul Gaziosmanpaşa’da kuruyemişçilik yapan Engin Terzi, “Sigara şirketi gelir, dükkânınızı buzdolabından raflara, yer karosundan teraziye kadar yeniler. Birkaç bin YTL’lik bu değişim için dükkân sahibinin cebinden tek kuruş çıkmaz. Şirket sizden kendileri tarafından hazırlanan elektronik panonun en az üç yıl kaldırılmamasını, standın ışığının sürekli yanık bırakılmasını ister.” diyor. Terzi’ye göre şirketlerin satış reyonunda kendi markalarının en üstte yer alması ve rafların sürekli dolu tutulması dışında talepleri olmuyor bu durumda. Üreticiler işyeri sahiplerine bir de yaptıkları satış kadar puan veriyor. Toplanan bu puanların karşılığında da hediye. Seyahat, ev eşyası, beyaz eşya, bisiklet gibi ürünler en fazla önerilenler arasında. Promosyonlu kampanyalarını askerî birliklere de taşıyan özel şirketler burada beklemedikleri kadar büyük bir ilgi ile karşılaştı. Daha önce nizamiyeden öteye geçemeyen şirketler yapılan özel anlaşmalarla kısa zamanda askerî kantinlerin reyonlarında boy göstermeye başladı. Pazar araştırma şirketlerinin verilerine göre yıllık 350 milyon dolarlık tütün ve tütün mamulünün satıldığı askerî birliklerde yılda 3,5 milyar adet sigara tüketiliyor. Her pakette 20 sigara olduğu düşünülürse yılda 175 milyon paket sigaranın satıldığı askerî kantinler bu haliyle toplam pazarın yüzde 3’ünü oluşturuyor. Mehmetçiklerin önemli bir bölümünün ‘hazır içici’ olduğu, birçoğunun da sigarayla ilk kez tanıştığı askerlik hizmeti üreticiler için bu sigara pazarını daha da değerli kılıyor. Sigarayla Savaşanlar Vakfı (SSV) Genel Başkanı Ubeyd Korbey tiryakilerin çok önemli bir bölümünün ilk deneyimlerini uzun askerlik hizmeti sırasında kazandığını verilerle ortaya koyuyor. 1990’ların ortasına kadar erkeklerin sigaraya ilk kez askerde başladığını anlatan Korbey, yabancı sigara şirketlerinin yürüttüğü ‘sinsi’ pazarlama yöntemleriyle bu alışkanlığın daha erken yaşlara kadar indirildiğini ifade ediyor. Bugün kışladan adımını atan her 10 askerden 6’sının zaten aktif bağımlı olduğunu kaydeden Korbey, “Hasret, gurbet veya görevden kaynaklanan stres erkeklerin askerde sigaraya başlamasına neden oluyor. Sivil hayatta bu zararlı alışkanlıktan uzak duranları etkileyen bir diğer faktör de içenlerin sayısının hayli fazla olması. Bu durum sosyal koşulların doğurduğu bir sonuç olarak değerlendirilebilir.” 1945-90 yılları arasında Mehmetçiklere istihkak olarak belirli sayıda sigara dağıtılarak bu zararlı alışkanlığın bizzat devlet eliyle fertlere aşılandığını anlatan Korbey, devletin vergi gelirlerini artırmak adına vatan hizmetini pazara dönüştürmesini eleştiriyor. Tekel’in bu zararlı uygulamayı sevimli hale getirmek için “Silahlı Kuvvetler” ve “Asker” gibi iki özel marka bile ürettiğini hatırlatan Korbey devletin bu yüzden çok uzun yıllar bu pazarı sadece Tekel’e açık tuttuğunu anlatıyor. Korbey’in de vurguladığı gibi çeşitli nedenlerle askerî kantinlerin tek hâkimi olan Tekel, 2002’den bu yana neredeyse dışlanmış durumda. Serbest piyasada uyguladıkları yöntemleri TSK’ya taşıyan sigara şirketleri, askerlerin alım gücüne uygun ürünleriyle kısa zamanda reyonları ele geçirdi. Şirketlerin bu özel müşteri grubu için özel uygulamalara imza attıkları görülüyor. Bayilik sisteminden farklı olarak satıcıları değil birlikleri ödüllendiren kampanyalarla, satış üzerinden belirli bir miktar birliklere promosyon olarak bırakılıyor. Birliğin mevcudu büyüdükçe cirosunun da büyüdüğünü bilen şirketler tümen ve tugay seviyesindeki birliklere özel kampanyalar yapıyor. Örneğin 100 bin paket sigara satan tümen seviyesindeki bir birliğe üretici firma 5000 paket sigara da hediye veriyor. Promosyon olduğu üzerinde yazılmayan bu ürünler kantinlerde aynı fiyata satılıyor. Yabancı şirketlerin bedava verdikleri bu sigaraları hesaplarında nasıl gösterdikleri bilinmiyor. Ancak Tekel’in promosyon olarak verdiği sigaralar için bile vergi ödemesi böyle bir uygulama yapmasını imkansız kılıyor. Tek-Gıda İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türker, kurumun en önemli müşterilerinden birisini kaptırdığını doğruluyor: “Tekel’in askeri pazarda ciddi bir kayba uğradığına ilişkin elinizdeki bilgiler maalesef doğru. Özellikle 2002 yılından itibaren yabancı sigara şirketlerinin yürüttüğü kampanyalar yüzünden askerî birliklerde Tekel ciddi bir pazar kaybına uğradı. Askeri şartnamelere aykırı şekilde bazı kişilerin yaptığı bu uygulamaların önüne geçmek için Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı nezdinde görüşmelere başladık.” Milli Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 22 Mart 2002 tarihinde yürürlüğe giren “Askerî Kantin Yönetmeliğine” göre, Tekel tarafından üretilen Silahlı Kuvvetler markalı sigaranın satışından elde edilen kârın, kantin geliri içinde ayrı bir kalemde gösterilmesi ve her ayın 10’una kadar Mehmetçik Vakfı’nın banka hesabına yatırılması gerekiyor. Görev esnasında hayatını kaybeden veya sakat kalan erbaş ve erlerin eş, çocuk ve bakmakla yükümlü oldukları kimselere ekonomik destek amacıyla kurulan vakfın sigara satışlarından elde ettiği gelir promosyonlu satışlar nedeniyle ciddi şekilde düştü. Son dört yılda satışları 272 bin 891 kg’den 15 bin 17 kg’ye gerileyen Silahlı Kuvvetler sigarasının satışlarında yaşanan yüzde 94,5’lik düşüş, vakfa aktarılan gelirin de azalmasına neden oldu. Bu konuda vakıf yetkilileri herhangi bir açıklama yapmasalar da durumdan rahatsız oldukları biliniyor. YÜZDE 3 TEKEL İÇİN NEDEN ÖNEMLİ? 1997’de yüzde 71’lik pazar payına sahip olan Tekel kısa zamanda yüzde 33 gibi inanılması güç bir kayba uğradı. Yabancı şirketlerin gelişine kadar Samsun, Maltepe gibi markalarıyla iç pazarı kontrol altında tutuyordu. Uzun yıllar Türk pazarında kaçak olarak boy gösteren yabancı markalar, 1980’lerin ortasında vize alarak pazara girince Tekel için zor günler başladı. Kurumun rekabet için piyasaya sürdüğü Tekel 2000 ve Tekel 2001 gibi daha kaliteli ürünler bile Tekel’deki kan kaybını durduramadı. Tekel’in eski genel müdürü Sezai Ensari, gazetecilerle yaptığı bir sohbette kurumun pazar payının neden sürekli eridiğine ilişkin bir soruya şu cevabı vermişti: “Ülkemizde uzun yıllar yabancı sigaraların sosyal statü ve saygınlık kaynağı olarak görülmesi Tekel ürünlerinin neden tercih edilmediğini bir anlamda ortaya koyuyor. İlk yıllarda iki şirket arasında süren rekabet zaman içinde yeni piyasa oyuncularının sektöre girmesiyle daha kızıştı. Buna bir de Tekel’in özelleştirilme süreci eklendiğinde kurumun sektördeki payının giderek küçülmesi kaçınılmaz hale geldi.” Tekel, Ensari’nin genel müdürlük yaptığı 2001-2005 yılları arasında yüzde 30 gibi inanılmaz bir pazar kaybına uğradı. Tekel’den boşalan bu alanı Amerikalı PM ve İngiliz BAT ele geçirdi. Yine bu dönemde kurumun modernizasyonu için açılan makine ihalelerinde büyük yolsuzluklar yapıldı. Aynı dönemde ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş tarafından çıkarılan ‘Tütün Kanunu’ ile kuruma ciddi sınırlamalar getirildi. Yılan hikâyesine dönen özelleştirme süreci ve sigara kaçakçılığındaki patlama kurumun kan kaybını daha da artırdı. Gelinen son durumu yeni Tekel Genel Müdürü Fahri Arıkan şu sözlerle değerlendiriyor: “2002’den önce Tekel kendi alımlarını mevzuat çerçevesinde yapabilirken bu dönemde çıkartılan bir dizi yasa kurumu etkiledi. Birincisi 4733 sayılı yasayla piyasayı denetleme ve kontrol etme görevi Tütün Piyasası Üst Kurulu’na devredildi. Böylece Tekel belirleyici konumdan oyuncu konumuna geldi. İkinci olarak 4734 sayılı Kamu İhale Kurumu Kanunu’na tabi olmamız nedeniyle bu kanunla tedarik konusunda da sınırlandırıldık. Düzenleme ile en düşük fiyatla en kaliteli ürünü satın almamız isteniyor. Rekabetin böylesi güçlü olduğu bir ortamda ihaleler uzadığı zaman tedarik sürecinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor, bunları yine yasal çerçevede yeni aşıyoruz.” Kurumun kan kaybına neden olan bir diğer nokta da yüksek özel tüketim vergisi (ÖTV). Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) tarafından hazırlanan ‘Tekel Raporu’na göre konulan yüksek vergiler Tekel’i ciddi şekilde etkiliyor. YDK uzmanları düzenlemeyle Tekel’in tamamen yerli tütünle ürettiği Maltepe, Samsun ve Bahar sigaralarında paket başına 1,2 YTL’lik ÖTV zorunluluğunun bazı sigaralarda yüzde 125’e varan fiyat artışına yol açtığının altı çiziliyor. Raporda, Tekel’in yurtiçi pazarda yüzde 22 pay sahibi olan üç ürününde bu şekilde fiyat artışları yaşanırken, aynı düzenlemeyle vergi miktarının Marlboro’da yüzde 8, LM’de yüzde 4, Muratti’de yüzde 22 oranında azaldığına dikkat çekiliyor. ‘Yerli tütün kullanımını artırdım’ diyerek düşük ÖTV avantajından yararlanan özel şirketlerin gerçekte yerli tütün oranını artırmamış olabileceğini, çünkü bunun tespitinin mümkün olmadığını kaydeden YDK uzmanları düzenlemenin sadece Tekel’i vurduğuna ilişkin tespiti son derece önemli. 17 bin çalışanı, 180 bin bayisi ve 256 bin tütün emekçisi ve ödediği vergilerle tüm ülke için büyük önem taşıyan Tekel’deki bu kötü gidişata ne zaman ‘dur’ denileceği bilinmiyor. KAÇAK SİGARADAN YILLIK KAYIP 350 MİLYON DOLAR Tekel’in son yıllardaki pazar payındaki erimenin nedenleri arasında, kaçak ve sahte sigara satışları ciddi bir yere sahip. Yılda 15 bin tonu bulan kaçak ve sahte sigaranın kuruma maliyeti 1,5 milyar YTL’yi buluyor. Tütün Piyasası uzmanları tarafından hazırlanan raporlara göre kaçak özellikle de sahte sigaralar nedeniyle Tekel, ülke genelinde pazar payını yüzde 40 kaybederken doğu illerinde bu oran yüzde 70’e kadar çıkıyor. Yani piyasaya kasıtlı olarak sürülen sahte Tekel 2000 ve Tekel 2001 sigaralarıyla şirketin mali yapısı ciddi anlamda sarsılıyor. AKSİYON
<< Önceki Haber Kışlada sigara rekabeti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER